Problema tradutor Português
83,796 parallel translation
- Mesele şu, yıldızlardan, belirli yıllar için tahminde bulunamazsın, çünkü gerçekte hareket etmezler, ama güneş sisteminin gezegenlerini haritaya dökebilirsek olayı çözebilir miyiz?
O problema é que não podemos prever anos a ver estrelas, porque elas não se movem. Mas, se pudéssemos mapear os planetas no sistema solar, não poderíamos prever?
Bu bölümü ele geçirmezsem, Senin ve benim bir sorunumuz olacak.
Se não assumir o departamento... vamos ter um problema.
- Sorun ne?
- Qual é o problema?
- Sorun nedir?
- Qual é o problema?
Tanrıyı oynamanın belası olabilir.
É o problema de querer ser Deus.
Kaçak avlanmanın burada problem olduğunu düşünüyorsun?
A caça é o problema? O meu amigo está morto!
Bir sorunun var.
Temos um problema.
- Ben oraya gidiyordum.
- É esse o problema.
Daha önce bu düzende herhangi bir sorununuz oldu mu?
Já teve algum problema com ele?
İnanın bana, bu bir polis meselesi değil.
Acredita-me, não é um problema policial.
Silahla çözülen bir sorun daha.
Outro problema resolvido pelas armas.
Bunlar niye hep böyle?
Qual é o problema deles?
Ne derdin varsa, acını hafifletir.
Seja qual for o seu problema, vai aliviar a dor.
O zaman sorun ne?
Então, qual é o problema?
Ona sorunu çözeceğini söyledin.
Disseste-lhe que vais resolver o problema.
Olanları duydum.
E soube do vosso problema.
Evet, ama ev sahibini 2 ay boyunca, haftada 3 kez arayan kiracıların düzeltilmesi gereken bir problemi vardır.
As únicas pessoas que ligam três vezes por dia ao senhorio durante dois meses são pessoas que têm um problema que tem de ser resolvido.
İkimiz de mahkemeyi hiçbir şeye ikna edemeyiz.
O problema é que não conseguimos convencer o tribunal. Ainda não sou advogada.
Harvey, bir sorunumuz var.
- Harvey, temos um problema. - O que foi?
18 dakika geç gittim.
Qual é o problema?
- Beyler, mesele nedir?
- Senhores, qual é o problema?
Artık FBI'ın sorunu.
É problema do FBI.
Sorun degil.
Não há problema.
Yaparsin.
Não há problema.
Courtney, derin bas hoparlorunde bir sorun varmis.
Courtney, houve um problema com o subwoofer.
Sorun yok.
Não houve problema.
Sanatcinizla ilgili bir sorun var, ickiyi fazla kacirdi.
Temos um problema com um cliente seu que bebeu demasiado.
Aslinda sirtimda bir sorun var.
Tenho um problema nas costas.
- Bir sorun mu var?
- Há algum problema?
- Bunun derdi ne?
- Qual é o problema dele?
Trafik sorun degil.
O trânsito não é problema.
Hayir. Sorun yok.
Não há problema.
O zaman bir şey alma, sorun çözülsün.
Então, não compres nada, problema resolvido.
İşte toplumun hastalığı da bu.
Vês, é esse o problema da sociedade.
Kolları bir sorun muydu bilmiyorum.
Não sei se o problema eram as mangas.
Sorun sensin.
- Tu és o problema.
Hala sorun sensin.
Ainda é o problema.
Olayı neydi?
Qual era o problema dela?
Olayı mı?
O problema?
Evet, bunu çıkartacağım, sorun olmaz.
Sim. Eu tiro isto, sem problema.
Sorun benim.
O problema sou eu.
Sorun benim.
O problema sou eu!
Onun olayı nedir?
Qual é o problema dela?
Sorun mu var?
Há algum problema?
Ama bir sorun var.
Mas há um problema.
Al bakalım, kızım, para sorun değil.
Compra, miúda. O dinheiro não é problema.
Artık o senin sorunun.
Ela é problema teu, agora.
Çok ucuzdu. "Bir sorunu olmalı" denecek kadar ucuz.
Foi tão barata que até parece que pode haver algum problema com ela.
Bir sorunumuz var.
Temos um problema.
Sorun nedir?
- Qual é o problema?
Benim sorunum değil.
O problema não é meu?