Programa tradutor Português
17,525 parallel translation
- Darhk'ın eline geçtiyse...
O portátil com o programa anti-Rubicão!
Münasebetsiz Üvey Baba Dizisi devam ediyor.
Agora voltamos a : "O Programa do Padrasto Embaraçoso".
Sen de mi, radyonu kısmadan önce bir Talk Show'u aradın?
Também telefonaste para para um programa de entretenimento sem primeiro desligares o teu rádio?
"Kevin James, filmlerde yer almak için çok şişman," devam ediyor.
Agora voltamos ao programa : "Kevin James Ficou Muito Gordo para Entrar em Filmes".
Elmo, eğitimsel bir programda kötü İngilizce konuşan biridir.
O Elmo fala mau inglês em programa educacional!
Letonya'nın bir numaralı ayı programı.
O programa de partidas com ursos número 1 da Letónia.
Hint Nüfus İdaresi'nden gelen mesajdan sonra programa devam edeceğiz.
Obrigado por participar! Voltamos dentro de momentos... depois desta mensagem do Departamento de Recenseamento Indiano.
- Belki dizimdeki karakter olabilirim.
Talvez eu pudesse fazer a minha personagem do programa.
Şu dizindeki.
Do programa!
- Keşke söyleyebilseydin tatlım. Ama kanun, bir seks suçlusu olduğun için bir rehabilitasyon programını bitirmek zorunda olduğunu söylüyor.
Quem me dera que pudesses, querido, mas a lei diz que, enquanto transgressor sexual, tens que completar um programa de reabilitação.
Grup, ABD'nin biyolojik silah programının geliştirilmesinden sorumluydu.
Cabia ao grupo investigar a viabilidade de um programa de armas biológicas dos EUA.
Ben dedenin programının ürünüyüm... dedemizin başlattığı bir program.
Eu sou o resultado do programa que o teu... nosso avô iniciou.
Geri ateş etmeye hazırlan.
Programa um rumo de perseguição e prepara-te para devolver tiros.
O ajan az önce kendi tasarladığı yüz tanıma sistemine yakalandı.
A mesma agente que reprogramou o programa de reconhecimento facial que acaba de identificá-la.
- Televizyonda tenis maçı izlemiyorsun.
Isto não é um programa de televisão.
En sevdikleri televizyon programının ismi.
É o nome do programa televisivo preferido deles.
Christopher Hall'la ilişki yaşamıyor.
NÃO ENCONTREI NENHUM PROGRAMA CHAMADO RUMO. POSSO AJUDAR-TE EM MAIS ALGUMA COISA?
- Eşleri, aileleri vardı. Ben de bu yüzden aradım. Yanımda görevli biri olmadan gelirsem kafama sıkarsın diye düşündüm.
Afinal, se o fizermos depressa, antes de o tratamento de exceção ser acionado, podemos fazer Ctrl C para sair do programa do utilizador e ficar com a sessão aberta numa conta com privilégios interessantes, incluindo o acesso ao Kermit.
Ama bugün programımızdan faydalanarak ki çok popüler bir programdır,.. ... dinlemekte olan kardinallere seslenebilirsiniz.
No entanto, hoje queremos colocar ao seu dispor o nosso programa, que é muito popular, para que fale directamente aos Cardeais que nos vêem.
S.T.A.R. Labs'taki yüz tanıma sistemi de bir şey bulamadı.
O programa de reconhecimento facial da STAR Labs também não encontrou nada.
Bu eski bir S.H.I.E.L.D. programına dayanıyor.
Isto baseia-se num programa antigo da SHIELD.
Sabah 8'de günlük programım arkadaşım Leon'la kahvaltıyla başlar.
Às oito da manhã, o meu programa diário começa com um pequeno-almoço com o meu amigo Leon.
Bu TV şovu değil ki kanka.
O quê? Não é um programa de televisão, mano.
Yani, belki de bu dizinin olayı anlamsız olmasıdır, çaktın?
Talvez seja esse o objetivo do programa, que as merdas não fazem sentido, sabes?
Bu, programımı olması gereken şekilde tutmanın tek yolu.
É a única forma de manter o meu programa a correr, como é suposto.
Neden onu programına çıkartmıyorsun?
Tenho uma ideia. Porque não o pões no teu programa?
Programına bayılıyorum.
Adoro este programa!
Selam millet. Miami'deki yeni programıma hoşgeldiniz...
Bem-vindos ao meu novo programa, em direto de Miami,
Eski takım arkadaşı. Ufak toplantınız sırasında programa katılmak istediğini söyleyen birisi. NFL'deki en iyi sol beklerden birisi T-Sizzle, Terrell Suggs.
É um ex-colega de equipa, alguém que pediu para vir ao programa na vossa festa do outro dia, um dos melhores linebackers da National Football League,
Programa gelmek isteyen sendin.
- Tu é que quiseste vir aqui?
Gruden sana Jay Glazer'in programında maymunluk yap da dedi mi?
O Gruden também te ensinou a perder a cabeça no programa do Jay Glazer?
Kahvaltı programının çocuklara verdiği zararı göremiyor çünkü zarar verdiği bu çocuklar İspanyol.
Ele não consegue ver que o programa de pequenos-almoços magoa as crianças, porque as crianças que ela está a afectar são hispânicas.
Ailem dinci bir komün kurdu. Şey denebilir... Cennete Giden Hızlı Yol adında ruhsal bir topluluk.
Os meus pais criaram uma comunidade religiosa, algo conhecido como comunidade espiritual chamada Um Anjo na Terra, baseada nos ensinamentos de Michael Landon no programa dos anos 80.
Harika numaralar çektiğim özel programın adı Bacaklarımın Arkası Waffle Gibi Mi?
Consegui audiências elevadas num programa especial, chamado As Minhas Pernas Parecem Waffles?
Ondan önce de Bu Normal Kokuyor Mu? adlı sevilen programda yapım yardımcısıydım.
Antes disso, fui assistente de produção no grande programa Este Cheiro É Normal?
Yapımda görev alan herkes dikkatimi çekmişti, çünkü bu çok zor programda müthiş işler yapıyorlardı.
Todos os envolvidos nessa produção despertaram o meu interesse porque conseguiram audiências incríveis com um programa muito difícil.
Gösteri için hazırlıklar hakkında.
Sobre a preparação para o programa, como costumo chamar-lhe.
Kitap okuyabilirsin. Eğitici kanalları izleyebilirsin.
Podem ler um livro, ver um programa educativo.
Bunu, sanırım, izindeyken, çocuk TV'lerinin birinden kapmıştı, ve kendiyle beraber geriye Afganistana getirdi, ve bulaşıcıydı.
Suponho que a tinha aprendido num programa infantil, quando ele estava de licença. Ele levou-a para o Afeganistão e era contagiante.
Trixie onun şovunu çok seviyor.
A Trixie adora o programa.
Şov haberlerden uzak tuttu.
O programa mantem esse facto fora das noticias.
Vakfın sosyal yardım programına gönüllü olarak katıldım.
Sou voluntário no programa de divulgação da Fundação.
Flaş haber için programı bölüyoruz.
Interrompemos este programa com notícias de última hora.
Aslında, şu an size pek bir şey söyleyemem ama yakında ilan edilecek yeni bir eğitim programımız var.
Na verdade, ainda não posso divulgar muita coisa, mas em breve teremos um novo programa educacional empolgante.
Sınav programını geri mi getireceksiniz?
Vão reabrir o programa de educação?
Diyanetteki bizler ve Diyanet İşleri, sizlere mahkumlarda ahlaki temel oluşturabilmek için Yeni Ahit hikayeleri'ni kullanan inanç bazlı rehabilitasyon programını sunmaktan gurur duyuyoruz.
No Ministério R e R não poderíamos estar mais orgulhosos do nosso programa de reabilitação com base na fé, utilizando histórias do Novo Testamento para ajudar os reclusos a estabelecerem uma fundação moral sólida.
Haklıydın. Program kendine bilinç yaratıyor.
Tinhas razão, o programa cria consciência.
İş deneyim programına geri dönülmüş, hepsi finanse edilmiş.
O programa de regresso ao trabalho subsidiado.
Programlanış şeklim beni çevremden duyduğum, uygunsuz ve resmi olmayan konuşma şekline maruz bırakıyor... ama istemek kelimesi yanlış oldu.
O meu programa leva-me a adoptar, sempre que é apropriado, os padrões de linguagem informal que ouço frequentemente no meu ambiente. Mas usar a palavra "querer" foi enganador.
Bildiğin üzere şirket, standartlaşma sistemini bütün birimlerde uyguluyor.
- Como sabe, a empresa está a implementar um programa de padronização 26,44 em todas as operações.
Tanık koruma programı.
- Programa de Proteção de Testemunhas.