Reklâmlar tradutor Português
34 parallel translation
Seni tekrar görebileceğimi düşünmüyordum. TV reklâmları ve magazin dergileri dışında.
Não tinha a certeza de voltar a ver-te, a não ser nas capas de revista ou nos anúncios da televisão.
Okul duvarları, asfalt ve refah reklâmlarının uzun kanalizasyon boruları ile dolu beyinlere böceklerin vızıltıları girmeli.
É necessário que nos cérebros ocupados pelos longos tubos de esgotos pelas paredes das escolas, pelo asfalto e pelas práticas assistenciais entre o zumbido dos insectos.
Bu bir dakikalık reklâmları yayın için sıraya sok.
Introduza esses anúncios de um minuto antes das notícias.
Reklâmları görmüştük.
Nós vimos a publicidade.
Bu adam burger reklâmlarının yönetmeni mi?
Esse Orson Welles realiza anúncios?
Elektronik mağazaların reklâmları için, müzik seti fotoğrafları çekerdi.
Fotografava aparelhagens para anúncios publicitários.
Sadece televizyon reklâmlarından sekiz milyon kazanıyorlar. Ayrıca mezunlardan, biletlerden, malzemelerden gelen paralar var. Şapka, tişört satışları.
Só direitos de emissão são 8 milhões, contribuições de antigos alunos, venda de bilhetes, merchandising...
Reklâmları okuyacağım, bir iş arayacağım, sonra güne bir ara vereceğim.
Lê os classificados, procura um emprego.
- Reklâmları görmüş olmalısın.
Deve ter lido os meus recortes.
Maç sonuçları. Ve reklâmlar!
A caixa de cereais e mais anuncios.
Sadece eski iç çamaşırı reklâmlarına hayranım.
Sou só fã do anuncio dele em roupa interior.
İç çamaşırı reklâmlarını severdim.
Eu costumava adorar os teus anúncios de roupa interior.
- Reklâmları bekleyebilir miyiz, Marty?
- Pode esperar pelos anúncios, Marty?
Reklâmlar 5 dakika içinde başlayacak.
A sério, faltam cinco minutos para os anúncios.
Web üzerinden reklâm, ürün ortaklığı ve basılı reklâmlar.
publicidade na net, produtos associados e cartazes.
Böylece reklâmlar onların istasyonlarını ayakta tutuyor.
Queres mais? Estás pronto?
Reklâmlar için kısa bir ara verelim.
É tempo para um intervalo. Não se vá embora.
Bir İç çamaşır reklâmlarında oynar mısın?
Você vai fazer um anúncio de roupa íntima?
Demek istediğim artık kimse reklâmları seyretmiyor ki.
Já ninguém vê anúncios.
Reklâmları sırasında bu ışıkları yayına vermeyi umuyorlardı. Böylece seyircilerin bu malları almaktan başka çareleri kalmayacaktı.
Eles esperavam difundir o piscar das luzes durante os anúncios de modo a que os espectadores não tivessem escolha senão comprar os produtos deles.
Reklâmlar bu işin yürümesini sağlıyor Brian.
É a publicidade que faz andar este negócio, Brian.
Reklâmlarımı mı izlediniz?
Viu as minhas promoções?
Güzel reklâmlar.
Boa jogada de vendas.
Ve dergimdeki reklâmları kesme.
E não rasgues os anúncios das minhas revistas.
Dikkatimi çekmek için yaptığınız önemsiz rekabet. Gece yarısı telefonla aramalar, eleştirisel reklâmlar.
A rivalidade mesquinha pela minha atenção, os telefonemas a altas horas, os anúncios a difamarem-se...
Reklâmlarımdan biri başlıyor.
Aí vem um dos meus anúncios televisivos!
IBM 360'tan bahsediyorum, ama resim göstermiyorum. Çünkü sadece reklâmların resmini gösteririz. Peggy.
Falo-lhes do IBM 360, mas não lhes mostro uma fotografia, porque só mostramos imagens de anúncios.
- Televizyondaki reklâmları mı yapıyorsunuz?
- Fez anúncios para a televisão? - Muitos.
Bu sayede Wrangler kot reklâmlarında oynayan adamların hangilerinin karılarını dövdüğünü bilebiliyorum.
É assim que consigo ver sempre que tipos nos anúncios da Wrangler Jeans batem nas mulheres. Todos.
- Hayır, hayır. "Sex and the City'nin yeniden yayınlandığını fark edene dek ped reklâmlarının ne diye böylesine uzun olduğunu merak ediyordum."
Não, não. "Estava a perguntar-me porque este anuncio a tampões era tão comprido, até me aperceber que era uma repetição de" Sexo e a Cidade ".
Sex and the City'nin yeniden yayınlandığını fark edene dek ped reklâmlarının ne diye böylesine uzun olduğunu merak ediyordum.
Estava a perguntar-me porque este anuncio a tampões era tão comprido, até me aperceber que era uma repetição de "Sexo e a Cidade".
Geceleri çıkan müstehcen 900'lü hat reklâmlarımı görmedin mi? - Selam. Yalnız mısın?
Nunca viste os meus anúncios marotos e tardios de linhas de valor acrescentado?
Şu elektronik sigara reklâmlarında oynamıştım ya.
Entrei naqueles anúncios a cigarros electrónicos.
Sanırım bu reytingle bütün reklâmları alırız.
Acho que podemos vender posições completas no conjunto.