Rica tradutor Português
13,567 parallel translation
Ruhlarını yoklamanız için yeteneklerinizi kullanmanızı rica ediyorum. İçlerinde kötülük varsa infazlarını gerçekleştirmesi için Mösyö Forez'ye teslim edilecekler.
Peço-lhe que use os seus talentos, perscrute as almas deles e, se houver trevas dentro delas, serão entregues a Monsieur Forez e serão mortos.
James bu adamı rütbe listesinden hemen çıkarmanı rica ediyorum.
James, quero que retire este cavalheiro do alardo imediatamente.
Görmeyi rica ediyorum.
Gostaria de os ver.
Serdümeniniz olarak, dostunuz olarak sizden son kez rica ediyorum.
Como vosso contramestre, como vosso amigo, vou implorar uma última vez.
Adamların tayfanıza katılmamı rica ettiğinde kaptanınızın izinden gidilmeye değer biri olduğunu söylediler.
Quando os teus homens tentaram recrutar-me para a tua tripulação, disseram que o Capitão era um homem que valia a pena seguir.
Senden naçizane rica ediyorum Vali'nin adamları...
Peço humildemente que o homens dele...
Rica ederim.
De nada.
Varlıklı aile, babacığının nakliye işi miras kalmış. Zengin aileye karışmışsın.
Família rica, negócio marítimo herdado do pai, casastes rico...
Ve sizden annemin itibarı ve sağlığı için özel hayatına saygı duymanızı rica ediyoruz.
E pedimos, em nome da dignidade e bem-estar da minha mãe, que respeitem a sua privacidade.
Magazin skandalına imza atan ünlüler de gelmişti tabii : Mesela Tom Price, kendisinden daha uzun otomobil mirasçısı Linda Ray Harmon'la evlenen Wall Street dâhisi.
E quem fala de elite, fala de escândalos dos jornais, como Tom Price, génio de Wall Street, casado com a grande e rica herdeira Linda Ray Harmon.
- Rica ederim.
- De nada.
Bazı arkadaşlarım çok etkilendiler alarmlar takıldı, olur olmaz erkek arkadaşlarından yanlarına taşınmalarını filan rica ettiler.
Algumas das minhas amigas têm sido mesmo apanhadas por isto tudo, a instalar alarmes e pedindo para os namorados se mudarem para casa deles.
Rica ederim.
Sim.
Emir komutlarını modifiye etmek için çok çalıştık... bu yüzden yarınki değerlendirme öncesinde... görüşmenizi kısa tutmanızı rica ediyorum.
Temos trabalhado duramente, modificando dicas de comando... e com a avaliação psicológica amanhã... prefiro que o seu tempo com ela, agora, seja breve.
Rica ediyorum, sakin ol, tamam mı?
Preciso que te acalmes, está bem?
Rica etsem kalkar mısın?
Preciso que te sentes.
Kuzey İrlanda Polisi, Paul Spector'un yakalanıp itham edilmesinden sonra yaşanan gelişmeler ışığında vakanın detaylarının yayınlanması sürecinde medyanın özen göstermesini rica ediyor. Evet.
À luz da torrente de publicidade desde que Paul Spector foi preso e acusado, o Serviço Policial da Irlanda do Norte sente-se obrigado a pedir aos media que exerçam contenção e cautela ao relatar os detalhes deste caso.
Silah lobisinin hayal edemeyeceğimiz kadar zengin olması da kötü haber mi oluyor?
E a má notícia é que o lobby das armas é mais rica que o nosso sonho mais louco?
Rica etsem.
Com licença.
- Rica ederim, Bayan Justineau.
- De nada, Menina Justineau.
- Rica ederim.
De nada.
Zengin olmalısınız.
Deves ser rica.
- Rica ederim. Tekrar görüşeceğimizden şüpheniz olmasın.
Havemos de voltar a ver-nos.
Mazeret için de rica ederim bu arada.
Não tem de quê pelo álibi, já agora.
- Rica ederim.
- Sim.
Ama şimdi odayı emniyete almak için cesedi çıkarmanızı rica ediyorum.
Mas removam o corpo para podermos proteger a sala.
Burnu havada zengin kaltak seni.
Cabra rica arrogante.
Bu durumda beni 2016 yılına geri götürmeni rica edeceğim.
Nesse caso preciso que me leves de volta até 2016.
Zengin ve dinamik bir iç yaşantısı olan, yarı insan, yarı Vulkan bir karakterdi.
Era uma personagem com uma vida interior rica e dinâmica, meio humano, meio vulcano.
Kapıyı çalıp içeri girmeyi rica edenler oluyordu.
Alguns batiam à porta e pediam para ser convidados a entrar.
- "Rica ederim" desem?
E que tal "seja bem-vindo"?
Cece, hayatımın aşkı. Senden kibarca devamını okumamanı rica ediyorum.
Cece, tu és o amor da minha vida, mas eu - eu peço-te encarecidamente que não leias o que vem a seguir.
Rica ederiz.
És muito bem-vinda.
Rica etmiyorum - emrediyorum, çık!
Não te estou a pedir, estou a mandar-te sair!
- Rica ederim.
- Não tens de quê.
Evet, bu bir rica değil.
Sim e não estamos a pedir.
Geçen gün 183. Sokak'taydım, ve zengin bir kadın bir taki çağırdı.
No outro dia, eu estava na rua 183, e uma senhora rica chamou um Taki.
Bu yüzden kibarca rica ediyorum.
Por isso, vou pedir-lhe, com gentileza, por favor...
Mahkemenin taş ocağına gelen yolun dönemeçli ve inişli çıkışlı oluşunu kayda geçirmesini rica ediyoruz.
Queremos registar a natureza serpenteante do trajeto até à pedreira.
- İki türlü de... Rica ederim.
- De qualquer maneira, não tens de quê.
- Rica ederim.
Não tens o que agradecer.
Rica etsem dikkatinizi bizi öldürmeye çalışan insanlara verir misiniz? Daha hızlı!
Por favor concentra-te nas pessoas que nos tentam matar!
Rica ederim.
Muito bem.
Mahkemenin bu yasaları geniş ölçekte gözden geçirmesini rica ederiz. Sadece suç olduğu için değil, bu noktada suçtan çok daha fazlasını temsil ettiği için.
Requeremos ao Tribunal que considere toda a abrangência destas leis e não apenas a criminalidade, pois é mais do que isso que está em jogo aqui.
- Rica ederim.
- Você é muito bem-vindo.
Bir şey rica etsem?
Fazes-me um favor, minha estrela?
- Teşekkürler. - Rica ederim.
Aonde vais?
Sizi zengin yapan cevheri.
O minério que faz-te rica.
Rica ederim.
É normal.
Rica ederim.
E não têm de agradecer.
Rica ederim.
É um gosto.