Senı tradutor Português
562,243 parallel translation
Ve bugüne kadar hayatım üzerine yemin ederdim ki sen de aynı tarafta olursun.
E até hoje, eu ia jurar que estávamos do mesmo lado.
Sen haklıydın.
Tu tinhas razão...
- Sen kaçmıyorsun ki.
- Não estás a fugir.
Sen ve takım arkadaşların hayatlarınızın kalan kısmını bu delikte geçireceksiniz.
Tu e a tua equipa vão passar o resto das vidas a definhar neste buraco.
Falcon, sen de diğer yarısını al ve aynısını yap.
Falcão, leva os outros e faz o mesmo.
Bu sen değilsin Black Bolt.
Este não és tu, Raio Negro.
Sen bundan daha güçlüsün!
Tu és mais forte do que isso!
Kara Dul sen de, Hawkeye, Hulk, Songbird ve Thor'u al.
Viúva, leva o Gavião, o Hulk, a Soprano e o Thor.
Kaptan Marvel sen Kara Panter, Kırmızı Hulk ve Vision'ı al.
Capitã Marvel, leva o Pantera, o Hulk Vermelho e o Visão.
Karınca Adam sen benimlesin. Hadi gidelim.
Homem Formiga, tu vens comigo.
Sen ve ben Karnak!
Tu e eu, Karnak!
Sen çalışmaya devam et.
Continua o trabalho.
Sen bizim dostumuz olduğun için kendimi geri tutuyordum.
Tenho-me segurado porque tu és nossa amiga.
Sen de benim gördüğümü mü görüyorsun?
Estás a ver o que eu estou a ver?
Sen sadece kötü bir kıyafeti olan yeteneksiz bir yalancısın.
Tu és apenas um parvo iludido num fato foleiro.
Sen misin?
És tu?
Sen ve ben bir olduk.
Tu e eu somos um.
Tony, sen benim şimdiye kadarki en iyi arkadaşım oldun.
Tony, tens sido o melhor amigo que tenho desde... Bem, talvez sempre.
Fakat gerçek şu ki, sen benim dostum olduğun için ben daha iyiyim.
Mas a verdade é que sou melhor, pois tu és meu amigo.
- Sen de kimsin?
- Quem és tu?
Oh, sen bir DJ'sin.Bu Mükemmel!
São DJs! Isso é perfeito!
Sen orta yaşlı bir adamsın.
És um homem de meia-idade.
Sen Franklin Delano Roosevelt olmalısın.
Devias ter sido o FDR.
Demin ne yaptın sen?
O que acabaste de fazer?
Umarım sen ve sansarın burada mutlu mesut yaşarsınız.
Espero que tu e o teu furão sejam felizes aqui juntos.
Sen beni ailemden çaldın. Onlar seni terk etmişti!
Anteriormente em Era uma Vez...
Çünkü sen beni seviyorsun, ben de seni seviyorum.
Porque hei-de confiar em ti? Porque me amas e eu te amo.
İçinde bir yerlerde sen de biliyorsun.
Vá lá.
Yardımın gerek. Sen kime huysuz diyorsun?
Zangado, precisamos da tua ajuda.
Koma ne demek sen farkında mısın?
Há quanto tempo é que ele desapareceu?
Sen uyanıksın.
Estás acordado.
Sen hâlâ denizlerin en hızlı gemisinin kaptanısın sonuçta.
Ainda és o capitão do navio mais rápido dos mares, não és?
Killian Jones aşık mı olmuş, sen onu külahıma anlat.
Espera que acredite que o Killian Jones se apaixonou?
Sen Kurtarıcıya mı âşık oldun? Aynen.
Estás apaixonado pela Salvadora?
Sen ve John Doe uyanıksınız.
Tu e o Desconhecido estão os dois acordados.
Pişmanlıkla dolu geçmişi olan bir sen değilsin.
Não és o único com um passado que preferias esquecer.
Benim gibi bir korsan bile ikinci şansı elde edebiliyorsa sen de edebilirsin.
Se um pirata como eu consegue uma segunda oportunidade, tu também.
Onu sen bana bırak.
Deixa isso comigo.
Sen de sıradan bir adamsın.
Aqui és só um homem.
Sen de farkındasındır, bu iksir geleceğimiz için tek çare.
Esta poção é a única forma de avançar.
Çünkü sen daha küçük bir kızken, bunu seni bulmak için kullanmıştık.
Porque uma vez usamos pó mágico para te encontrar quando eras criança.
Er geç bizi uyandırmanın yolunu bulursun sen.
Eventualmente, irás encontrar forma de nos acordar.
Killian! Emma? Sen ne yapıyorsun?
- Killian!
Sen iyi misin?
Estás bem?
- Sen nasıl...
- Como é que tu...
Sen artık farklı bir adamsın, Kanca. Hepimiz şahit olduk.
És um homem mudado, Gancho.
Sen bunca insanın kalbine dokunmasaydın işe yaramazdı.
Não tinha resultado se não tivesses inspirado todas estas pessoas.
Kendini, aileni. Sen ve Anthony Bruhl zaman yolculuğuna gönderdikleri ilk kişilerdiniz.
Tu e o Anthony Bruhl foram os primeiros a ser enviados a viajar no tempo.
Sana haberlerim var canım sen de onun bir parçasısın.
Bem, tenho novidades para ti. Também fazes parte dela.
Hepimiz gibi sen de alışacaksın. Çünkü sen busun Lucy.
Vais mudar de opinião, tal como todos nós, porque é aquilo que somos, Lucy.
İçimize girdiğin zaman sen de yaptığımız güzel şeyleri göreceksin.
Quando aderires, vais ver o bem que fazemos. Eu vou deter-te.
seni çok seviyorum 321
seni seviyorum 4697
seni çok özledim 187
seni 1182
seni görmek istiyorum 81
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senin adın ne 311
seni anlamıyorum 181
senin 814
seni seviyorum 4697
seni çok özledim 187
seni 1182
seni görmek istiyorum 81
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senin adın ne 311
seni anlamıyorum 181
senin 814
seni seviyorum baba 42
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
seni gördüğüme sevindim 550
seni seviyorum anne 35
seni çok özlüyorum 22
seni bekliyorum 106
seni özledim 350
senin için çıldırıyorum 35
seni seviyorum bebeğim 22
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
seni gördüğüme sevindim 550
seni seviyorum anne 35
seni çok özlüyorum 22
seni bekliyorum 106
seni özledim 350
senin için çıldırıyorum 35
seni seviyorum bebeğim 22