Solucanlar tradutor Português
413 parallel translation
Solucanları seyretmek için durabilirim ve mikroskobik canlılara bakabilirim
Não suporto Ver vermes E olhar para Microscópicos germes
Solucanları dişleriyle nasıl ikiye ayırırdı hatırlıyor musun?
Lembras-te de como ele cortava minhocas com os dentes?
Mendebur solucanlar gibi çamurun içinde b.k yiyeceksin!
Serão esmagados como vermes.
Solucanlar eğilip bükülüyorlar.
Enroscam-se as minhocas
Solucanlar hakkında söylediklerin.
Ao falar assim das minhocas.
Yılanlar, hatta solucanlar ve fareler.
Cobras, ratos, larvas
Kemikleri ya da yemişleri ya da solucanları alırsınız. Ya da hayvan geçerli ücreti neyse onu.
Recebe ossos ou nozes ou minhocas... ou seja o que for que qualquer animal costuma comer.
Dünyadaki elektrik balıkları, Antos IV'ün dev solucanları...
A enguia eléctrica da Terra, o verme gigante de Antos IV...
Biz burada solucanlar gibi yaşayıp, çürürken... Onun yüksekte, ışıkta yaşadığını da biliyorum...
Vejo-o a viver à luz do dia, enquanto nós apodrecemos e nos escondemos como vermes.
Ve derimi solucanlar yok etse bile... yine de bedenim tanrıyı görecek... onda kendimi göreceğim.
E embora depois das minhocas destruírem este corpo... ainda na minha carne poderei ver Deus... quem eu próprio verei.
Solucanlar yedi ekmeğimi
E os vermes comeram o meu pão
Solucanlar gözlerinizi, dudaklarınızı ve ağzınızı kemirir.
Os vermes consumirão os teus olhos, os teus lábios, a tua boca.
Solucanlar, yatin, Missouri pislikleri!
Repugnante, mentiroso, canalha do Missouri!
Solucanlar sadece en üst kata kadar indiği için şanslıyız.
Temos sorte por essas coisas só terem alcançado o piso inferior ao sótão.
Bu konudaki genel açıklama, hepimiz yani, ağaçlar, insanlar, balıklar, solucanlar, bakteriler, hepsi 4 milyon yıl önce, gezegenimizin ilk günlerinde varolan, tek bir canlıdan meydana geldi.
A explicação habitual é que nós somos, todos nós, árvores e pessoas, peixes abissais, cogumelos e paramécias, bactérias, todos descendemos de um caso particular, único e comum, na origem da vida há 4 mil milhões de anos atrás, nos primeiros dias do nosso planeta.
Sadece solucanlar vardı.
Só minhocas.
Bana solucanları getirin.
Traz-me os vermes perfuradores.
Solucanlar olmaz.
Os vermes perfuradores, não.
Klytus'a solucanları kullandırdı.
Até ele deixar o Klytus usar vermes perfuradores.
Böylece solucanlarımdan kazandığım... bütün parayı farelerine yatırabilirsin.
O dinheiro que ganharei com as minhas toupeiras podes perdê-lo nos ratos.
- Solucanları takip etmeyi!
- Para seguir os vermes
Yapman gereken tek şey, solucanların arkasından gitmen!
Só precisas de seguir os vermes
- Çekilin, solucanlar.
- Saiam, lesmas.
Şu ayak altında dolanıp suratına flaş patlatan asalak solucanları mı diyorsun?
Aqueles parasitas aos saltos com câmaras em riste?
Tarihi o asalak solucanlar yazıyorlar.
São eles que escrevem a História.
Dr. Yueh. Arrakis'deki solucanlar hakkında bilginiz var mı?
Dr. Yueh, tem alguma informação sobre os vermes de Arrakis?
- Çölün derinliklerinde 450 metre uzunlukta solucanların görüldüğü kayıtlara geçmiş.
- Há observações documentadas de vermes com 450 metros no deserto profundo.
Yeni doğmuş Arrakis solucanlarının safrasını?
A bílis dos vermes recém-nascidos de Arrakis?
Orada baharat ve baharat madenleri var. Mutlaka solucanlar da olur.
Onde existe Especiaria e prospecção existem sempre vermes.
Baharatla solucanlar arasında bir bağlantı var mı?
Há alguma relação entre os vermes e a Especiaria?
Solucanlar tüm delilleri yok edecektir.
Os vermes destruirão as provas.
Bu çarpışma solucanları getirecek.
O acidente pode atrair um verme!
Solucanlar baharattır.
O verme é a Especiaria.
Solucanlar.
Os vermes!
Şimdi solucanları ve baharatı gerçekten kontrol ediyorum.
Agora controlo verdadeiramente os vermes... e a Especiaria.
Solucanlar yalan söylemeyi bilmez ki!
Vermes não sabem mentir. Porque o estás a enganar?
Gidelim solucanlar!
Vamos lá, palermas.
Solucanlar.
Minhocas.
Solucanlar nasıl çiftleşir?
Como copulam as minhocas?
Solucanlar etrafta Ağzından girer, burnundan da
Os vermes rastejam para dentro e para fora. As formigas no nariz e boca. - Afaste-se de mim.
Kahrolası kum solucanları. Yüzde on üç, ha?
Malditas minhocas. 13 %?
Kum solucanları. Onlardan nefret ediyorsunuz, değil mi?
E também odeiam minhocas... como eu, não é?
- Tüp solucanları
- Tubos de vermes.
- Yer solucanları.
- Só vermes.
Ve oraya gideceğiz ve bu kendine adil normalleri kancadaki solucanlar gibi kıvrandıracağız.
Temos que ir lá para fora, fazer com que esses pseudo-normais gemam como vermes em ganchos!
Solucanlar!
Soldados turcos!
Zavallı yer solucanları.
O quê? Miseráveis vermes.
Sizde onu vurdunuz. zavallı solucanlar.
Tentaram matá-Io, miseráveis!
Futbol sersemlerin, solucanların ve suçluların oyunudur.
O futebol é um jogo para cretinos, arruaceiros e criminosos.
- İçinden solucanlar çıkıyordu.
- Os vermes saíam de Iá.
Üstlerinde kurumuş solucanlar var.
- Peter.