Soruyorum tradutor Português
4,649 parallel translation
Ben de yirmi yıldır kendime aynı soruyu soruyorum.
- Há 20 anos que me pergunto isso.
- Sadece nerede olduğunu soruyorum.
Apenas estou a perguntar sobre o paradeiro dele.
Hayır. Tam olarak ne yaptığını soruyorum.
Não, eu perguntei o que ele te fez.
Arabanın motorunu yakmışsın da, motoru hangi firmadan temin edeceğiz o açıdan soruyorum.
Como deu cabo do motor, onde vai arranjar outro? - Por isso é que perguntei.
Şimdi soruyorum, sen Faruk Erbilek, Eylül Neimoğlu'nu eş olarak kabul ediyor musun?
Faruk Erbilek, aceita Eylül Neimoglu como sua legítima esposa?
O yüzden size erkek erkeğe soruyorum : Bilmem gereken bir şey var mı?
Então pergunto, de homem para homem... há alguma coisa que eu deva saber?
Pardon, anlamak için soruyorum :
Desculpa, só para esclarecer...
Sadece meraktan soruyorum Kara geçitte onu ziyaret ettiğini bana söylemeyi planlıyor muydun?
Só por curiosidade... planeavas contar-me que a visitavas em Blackgate?
- O halde tekrar soruyorum bu olumsuz şartların hiçbiri bulunmadığı halde Abbott ve Hemmings'lerde vakaların olması garip gelmiyor mu?
- Portanto... Volto a perguntar. Se não se verificam estes elementos negativos, não serão os casos dos Abbott e dos Hemming peculiares?
Sana doğru olanı yapacakmısın diye soruyorum.
Estou a pedir-te para fazeres o que é certo.
Merhaba, Chris, sadece meraktan soruyorum, bu kadını tanıyor musun?
Olá, Chris, estava aqui a pensar, se a reconheces?
Yine soruyorum, bizden kendimizi bıçaklamamızı mı istiyorsun?
Repito, queres que nos apunhalemos?
- Merakımdan soruyorum.
- Só por curiosidade...
Bir şey biliyor musun diye soruyorum.
Estou-te a perguntar se sabes alguma coisa sobre isso.
Gelecekteki Piper'a soruyorum.
Estou a perguntar à futura Piper.
Yani tekrar soruyorum. Bütün bu soruları neden soruyorsun?
Portanto, outra vez, porque andas a fazer tantas perguntas?
Sadece fikrini soruyorum sana.
Estou apenas a pedir a tua opinião.
Meraktan soruyorum. Bana 10 milyon ödüyorsun, sen ne alıyorsun?
Só por curiosidade, o senhor paga-me 10 milhões e ganha...
Bir kez daha soruyorum.
Eu vou perguntar de novo.
- Emin olmak için soruyorum, bu Bir Günlük Kraliçe teklifiydi değil mi?
Mas só para esclarecer, isto é um acordo de "Rainha Por um Dia", um acordo. Certo, uma carta de acordo.
Hayır o değil kadını soruyorum.
Eu sei, mas refiro-me à mulher.
Birinin bilgilerini internetten öğrenirken ne kadarını öğrenebilirsin detay bilgileri soruyorum?
O que é que conseguimos saber sobre alguém na Internet. Isto é... detalhes íntimos?
İlişkileri var mı diye soruyorum?
Não, o que quero saber é, eles tem uma relação?
Meraktan soruyorum.
Estou curiosa...
Sana benimle birlikte başkente gelir misin diye soruyorum.
Eu estou a perguntar, e se... fossemos para Washington, tu e eu, juntos?
Kim olduğunu soruyorum.
Isso é o que ele faz.
Ben de kendime hep aynı şeyi soruyorum.
Estava a pensar o mesmo.
Sadece soruyorum.
- Só estou a perguntar.
Soruyorum... Bunu gerçekten soruyorum, çünkü ben... Buna ihtiyacım var.
Eu estou a pedir, estou mesmo a pedir, porque eu preciso.
Sana soruyorum.
Estou a perguntar-te.
Gerçekten sana soruyorum. Bunların anlamı ne?
Pergunto-te de verdade.
Fitz, sana tekrar soruyorum.
Fitz, vou perguntar outra vez.
Benim sorum, ki tekrardan soruyorum bundan haberiniz var mıydı?
Portanto, a pergunta, que vou fazer outra vez, é se o senhor sabia.
Tekrar soruyorum, kordon da bulundun mu?
Vou perguntar outra vez. Esteve no Riverwalk?
Bu yüzden soruyorum, kulağını neden kestin?
Então, vou perguntar-lhe. Porquê cortar a orelha?
Onun içeride olmasıyla ilgili ne hissettiğini soruyorum.
- Não. O que é que sentiu por ela estar lá dentro.
Kendime hep aynı soruyu soruyorum, tekrar, tekrar.
Eu pergunto-me o mesmo, várias vezes.
Size soruyorum.
- Estou a perguntar-lhe a si.
Laf olsun diye soruyorum, sen olsan kaç puan verirdin takımına?
Bem, então porque não classificas os membros da tua equipa?
Sadece laf olsun diye soruyorum, Annenin sevgilisinin seni aklından itmesi, çok güçlü olduğundan dolayıdır.
Digamos que... o namorado da tua mãe retirou-te da sua cabeça.
Anlıyorum, ama hiçbir ilaç yazıp yazmadığınızı soruyorum.
Compreendo, mas estou a perguntar-lhe sobre medicação.
Biliyorum. Ama yine de soruyorum.
Eu sei, mas estou a pedir na mesma.
Seninle tanıştığımdan beri aynı soruyu soruyorum kendime.
Pergunto-me o mesmo desde que te conheci.
Hey, Sana ne olduğunu soruyorum?
Então, perguntei-lhe, o que é que estava a fazer?
Ben soruyorum.
Eu sim.
Bir kez daha soruyorum, buraya neden geldin?
Pergunto-te mais uma vez, porque vieste aqui?
Sadece soruyorum.
Nada. Só estou a verificar.
Soruyorum çünkü, sanki saldırganı tanıyormuş gibi.
Estou a perguntar porque parece que ela conhecia o agressor.
Davayı soruyorum Rudy.
- Sobre o caso, Rudy?
Bu yüzden soruyorum.
- É por isso que pergunto.
Tekrar soruyorum. Operasyon Lenox.
Só tem de continuar a magoá-lo.