Toparlan tradutor Português
1,199 parallel translation
- Toparlanın.
- Arrumem as coisas.
Toparlan. Güvenlikte oksijen hapları olacak. Kendine gelirsin.
Apanha as tuas coisas, vamos até à Segurança apanhar umas pílulas de oxi... e vamos meter-te em forma.
Toparlanın!
Reagrupar!
Toparlanıyorlar.
Eles estão a reagrupar.
Kuzey dağlarına doğru gidin ve toparlanın!
Levem para as colinas do norte e reagrupem!
Toparlanın!
Atenção!
Tabii, toparlanıp haberi olmadan gidebilirsin. O zaman gitmiş olursun.
Claro que podia partir antes de que ela soubesse, se podia ir.
Toparlanın.
Vamos preparar as mochilas.
Toparlanın ve birbirinize sarılmaya başlayın, hemen.
Abracem-se rapidamente.
Hadi toparlanıp eve dönelim.
Foi-se! Vamos para casa.
Toparlanın.
Jesus. Ultrapassa isso.
Toparlanın. - İşimiz var.
- Temos um serviço.
Toparlanın! Toparlanın! Gidiyoruz buradan!
Arrumem as vossas merdas!
Her cumartesi evinde poker partisi için bir grup sert adamla toparlanır.
Todos os sábados, ele joga pôquer na casa dele, com outros como ele.
Benim en kutsal, kraliyet ailem, toparlanın. Konuklarımız var.
Atençäo, minka abençoada e real família, temos compankia.
Hadi toparlanın.
Ele também quer os forenses.
Tamam Beyler, toparlanın. Buradan gidiyoruz.
Arrumem tudo, vamos embora.
Toparlan!
Virem-se!
Ama toparlanır.
Ele ficará bem.
Ama senin eşyalarının altındalar, yani sen toparlanırsan ben kalanı hallederim.
Sim, eu sei. Estão debaixo das tuas coisas. Assim que arrumares, eu termino.
Toparlan!
Desviem-se!
Gerçek şu ki, sen toparlanıp eve dönünce, şekerci dükkanındaki böcekler gibi sevinecekler.
É provável que fiquem felizes da vida ao vê-lo sair.
Hadi, Hepiniz toparlanın, kendinize gelin.
Venham, todos. Rupert, levanta-te! Kubrick, recompõe-te!
Toparlanıp gidelim.
Vamos arrumar as coisas e vamos para casa.
Pekâla, toparlanın.
Vamos.
Gidiyoruz, toparlanın!
Vamos! Mexam-se!
Toparlanın.
Mexam-se!
Toparlanıp sağa hücum edersek, kanatlarını çökertebiliriz.
Se voltarmos a formar e seguirmos pela direita, podemos atacar pelo flanco.
Ayağa kalkıp hakkından gelmek için toparlanıyordum.
Estava apenas a recompor-me para me deitar a ti.
İyi öyleyse, şey, toparlan.
Então de que esperas?
Toparlanıp, gidelim buradan.
Vamos arrumar e sair daqui.
Sovyet avcıları biraz daha toparlanırsa belki bir ümit olabilir.
Se os caças soviéticos melhorarem, talvez ainda haja esperança.
- Hemen toparlanıp gidiyorsunuz!
- Está na hora de saírem daqui!
Hemen toparlanıp, evlerinize gidiyorsunuz dedim!
Eu disse, tirem estas coisas daqui e vão para casa!
- Toparlanıyor olmalıyız.
Devemos estar melhorando.
Toparlanıyor.
- Recuperando-se.
Toparlan, gidiyoruz. Haydi.
Pega nas tuas merdas, vamos embora.
Toparlanıyorlar gibi görünmüyorlar.
Parece que eles não estão decididos.
Dirseğimle onu dürtükleyerek toparlanıp durmasını mı ümit ettim
Eu bati ele com meu cotovelo, à espera que ele virasse para o lado e parasse?
Toparlan, stajyerim gelecek.
Arruma as tuas coisas. A minha estagiária começa hoje.
Toparlanıyor. Ne için?
Para quê?
Bu zamanı toparlanıp beni terk etmek için kullandı.
Usou-o para fazer as malas e sair de casa.
- Toparlanın. - Tam zamanında.
- Vamos andando.
Toparlanın.
Peguem na tralha.
- Toparlan!
- Não perca o controlo!
Ancak o kadarı karşılıyabilirim. Toparlan.
Compreendo a tua lógica!
Toparlan.
Faz as malas!
Toparlanın.
- Azar!
Toparlanıyordum.
Estou apenas a recuperar.
Hadi, toparlanın!
Arranjem as coisas, vai ser uma grande mama!
Hem ulusal televizyona çekiyorlar. Haydi toparlan.
E está na televisão nacional, seja um bocado cowboy.