Toparlanın tradutor Português
430 parallel translation
Haydi toparlanın.
Montemos.
Ben kanunları temsil ediyorum ve kötülerle mücadele ediyorum. Toparlanın, kanunların en yüksek temsilcisi geldi.
Avisem aos maus feitores que o homem da lei chegou.
Haydi, çocuklar toparlanın ve atlarınıza binin.
Nós vamos para o sul.
- Geri de toparlanın. - Emredersiniz efendim.
Juntem os homens.
Geri de toparlanın!
Ajuntamento!
- Toparlanın.
Trata disso.
Toparlanın ve mumları söndürün.
Ponham tudo em ordem e apaguem as velas.
Toparlanın, gidiyoruz!
Homens, a galope!
Toparlanın!
Embora!
- Kamyonda. Haydi, toparlanın!
Continue a fazer as malas!
Hey, toparlanın, haydi!
Eu nunca mataria os teus homens. Continuem, vá!
Çabuk, çabuk! Çabuk toparlanın.
Vamos, vamos juntem tudo.
Hepiniz tüm teçhizatlarınızı hazırlayın ve kırmızı hatta toparlanın.
E desta vez quero que façam as mochilas e se ponham nesta linha vermelha.
Haydi çocuklar, hemen toparlanın!
Na mecha! Vamos!
Toparlanın.
Levanta.
Toparlanın.
Estratégia "monte isolado". "Terceira linha".
Tamam, çabuk toparlanın.
Anjos, aos vossos lugares...
Toparlanın hemen.
Vamos lá.
Pekala çocuklar, toparlanın.
Pronto, rapazes, tratem dele.
Toparlanın Weskit.
Trata do resto.
Toparlanın.
Coloquem-no em posição.
- Evet millet toparlanın.
Tudo bem, vamos concentrar-nos.
- Toparlanın baylar.
- Arrumem as coisas, meus senhores
İleri fırlayın, toparlanın Kılıcınızı alın, yayınızı alın...
Vamos a isto Vamos lá Pega no punhal Agarra no arco
Siz toparlanın.
Arrumem as coisas.
Haydi, toparlanın ve dağılın.
Vamos a despachar isso.
Orası gideceğimiz yer. Pekala, toparlanın.
Tu és o que percebes mais disto, Betancourt.
Oğlanlar ve kızlar, kızlar ve oğlanlar, toparlanın ve bir göz ziyafeti çekin.
Meninos e meninas, meninas e meninos, aproximem-se e regalem os olhos.
Londra'nın toparlanışını, karartma olmaksızın yeniden yaşamaya... başlamasını izlemek isterdim.
Eu gostaria de ver como Londres se recupera, começando a viver outra vez... sem o escurecimento.
Toparlanıp toparlanamayacağını görmek için bekleyebilirim.
Posso esperar e ver se te recompões.
Hemen toparlanıp gidelim, Yarın ilk trene atlayıp hâttâ...
Vamos fazer a bagagem e sair daqui. Vamos pegar o trem amanhã.
Neden toparlanıp taşın mıyorsun?
Porque não fazes as malas e te vais embora?
Toparlanın!
Vamos!
Hemen toparlanıp peşlerine düşersek, onların yollarını kesebiliriz.
Se partirmos agora talvez os possamos apanhar.
- Hadi bir an önce toparlanın.
Liquidar o assunto o mais depressa possível.
Chien-fu, toparlan, asla iyi olamayacaksın.
Chien-fu, vai-te limpar e toma um remédio.
Sevdiğin erkeğin bir başka kadınla kaçması kötü bir şey olmalı. Gösteriye katıldın ya, çabuk toparlanırsın.
Deve ser duro ver o marido fugir com outra mulher, mas verás que agora as coisas vão melhorar.
Başımız derde girdiğinde herkesin fikrini söylemesi güzel... ama toparlanıp gitme kararını almadan önce... sanırım kendimize burada ne aradığımızı sormalıyız.
Recomeçar soa bem quando se está encrencado... mas antes de votarmos para arrumar as coisas e partir... devíamos perguntar-nos porque estamos aqui.
Sen de Ben, toparlanın.
Você também, Ben!
Tamam millet, toparlanın.
Levantem-se todos!
Toparlanın, çabuk olun.
- Reúnam-se todos!
Hadi toparlanın.
Para cima, vamos!
Pekala, toparlanın.
Está bem, Charlie.
Ve içtenlikle umarım ki biraz toparlanırsın.
E espero sinceramente que te endireites um bocado.
Hadi toparlanın!
Vamos.
Sakın toparlanıp veda etmeden gitme.
Não se vá embora sem se despedir.
Evet toparlanıyoruz ; Freddy ve Belinda'nın girişi.. - Aman tanrım yine ne oldu?
A partir da entrada da Belinda e do Freddie.
Toparlanın!
E depois piramo-nos daqui.
Çok iyi iş. Toparlanın.
Que porra de trabalho!
Toparlanın. Gidiyoruz.
Vamos embora.
Doğruca eve git ve kendine dikkate et, böylece akşam için toparlanırsın.
Vá a casa em seguida e cuide-se muito. - Assim estará bem esta noite.