Tük tradutor Português
67 parallel translation
Tek tük misafirler dışında pek fazla kullanılmamıştı.
Nunca foi muito usado, excepto para visitantes ocasionais.
Şimdilik, tek tük bir kaç sözcük.
Só uma palavra aqui, outra ali.
İnsanlar geçiyor köprüden. Kalabalık, tek tük. Saatine göre.
Passa gente sobre a ponte, em maior ou menor número, dependendo da hora,
Belki tek tük mavi dokunuşlar olabilir ama ana renk beyaz olmalı.
Com umas pontas de azul, mas com uma dominante branca.
Kızılderili korkusuna rağmen, tek tük de olsa sığır sürüleri tek başına Chisholm yolunu kullanarak Texas'dan, Kansas Dodge City'e gidiyordu.
Apesar do temor aos índios, uma manada de gado ocasional... atravessava o caminho Chisholm desde o Texas... até à estação de Dodge City, Kansas.
Orada burada tek tük insan, ama herkes selamet arar.
Embora poucos, a necessidade de salvação está em todo o lado.
Tek tük görülen kargaşalar ve önemsiz rahatsızlıklarla uğraşıyoruz.
Somos assomados por perturbações esporádicas e irritações mesquinhas.
Biraz çürük tahta, anlaşılır bir rutubet etrafta tek tük küf.
Um pouco de podridão seca... umidade seletiva e um pouco de molho por varias partes.
Burada : kasaba, tek tük evler, çiftlikler köyler, manastırlar, değirmenler...
Estão os povoados, as aldeias, pequenas fazendas aqui e acolá... Quartéis, mosteiros, moinhos d'água.
Bitki öbekleri tek tük yerlerde kök salmayı başarabiliyor. Başarsalar bile hayat, onlar açısından oldukça zor.
Só aqui e ali alguns grupos de plantas conseguem enraizar-se, e mesmo quando conseguem, a vida é muito difícil para elas.
Alıcılar tek tük ısı noktaları gösteriyor.
Os sensores indicam pontos de calor aleatórios.
Ve sonra tük hücreli organizmadan. Tanrının yarattığı... bilinen en akıllı tür doğdu.
E, então, um organismo unicelular evoluiu para a maior forma de intelecto... conhecida por Deus...
" ve farmakoloji alanlarında tek tük çalışmalar...
" em investigação genética, inseminação artificial...
Ben kitap yazıyorum. Tek tük ders veriyorum.
Eu escrevo livros, ocasionalmente dou uma palestra.
Birkaç belgeseldeki tek tük sahneler dışında kamuoyuna ulaşması çok nadirdi.
O ex-marido Joe DiMaggio organizou uma cerimônia privada... para qual não foi convidado nenhum amigo de Hollywood de Marilyn.
Fermuar dişlileri arasında tek tük cam kırıkları var.
Fragmentos isolados de vidro nos dentes do fecho.
1914'de tek tük kamyon vardi, silahlari ve vagonlari atlar çekiyordu.
Havia poucos caminhões em 1914 ; cavalos puxavam as armas e as carroças.
Tek tük parçalar bir şey ifade etmez.
Conseguir ouro para bebida não é nada.
Havuz gibi tek tük pürüz var ancak.
Alguns problemas, aqui e ali, claro, como o lago.
Tek tük vakalar...
Existem casos isolados...
Tek tük vakalar, Londra'nın her yerinde patlak veriyor.
Casos isolados a emergir... por toda a Londres.
Annem tıpkı bir sür tük gibi davranıyor.
A minha mãe está a ser uma grande... cabra.
Yerinde dur, s.. tük!
Fica quieta, puta.
Sana yerde kal dedim s.. tük!
Fica no chão, puta!
Ama bana vurdukları tek tük zamanlarda...
Mas quando o fazem, fico um pouco desgostoso,
Anlayacağınız, okuldaki tek tük bakirlerden biri olmak yeterince kötü, ama benim için çok daha kötü.
Agora, ser um dos únicos virgens da escola é mau o suficiente, mas é ainda pior para mim.
Tek tük de olsak hala bizim gibilere rastlayabilirsin.
Bem, ainda sobraram alguns de nós.
Kesinlikle, tek tük var.
Tens algumas.
Tek tük.
Alguns sim.
Lanet olası sü.tük!
Puta do caraças!
E - mail hesabı, az sayıda kişinin bulunduğu çok tek tük yazışmalar içeriyor.
A conta de e-mail mostra uma lista mínima de contactos com pouca actividade.
Bunları getirdim, çünkü kendini s... tük gibi hissetmeni istemedim.
Levo-as para que não te sentisses como uma prostituta. - Como?
Sana inanamıyorum, s... tük.
Não posso acreditar.
Tek tük.
Alguma coisa.
SheBar'da yıldızların ilk Tük Yağlı Güreş turnuvasına hoş geldiniz.
Quero que dêem as boas-vindas ao primeiro torneio das estrelas de luta livre lésbica em óleo turco do SheBar!
- S * tük seni!
- Cabra!
Geriye doğru belgenin izini sürdüklerinde, onaltıncı yüzyılda bir Tük amirali olan Piri Reis'e ulaştılar. Fakat harita, o tarihlerdeki diğer haritalarla farklılıklar içeriyordu, haritada o zaman henüz keşfedilmemiş kara kütleleri yer alıyordu.
Embora o sarcófago seja inacessível, seguidores de Von Daniken encontram provas em abundância, esculpidas nas paredes de Palenque.
Çocuklar, Marshall amcanız kesinlikle bunu bilmenizi istemiyor ama o da tek tük sigara içerdi.
Meninos, o vosso tio Marshall não quer que saibam disto, mas ele também fumava, de vez em quando.
S... tük olacağım.
Vou ser uma cabra.
- S... tük.
- Uma cabra.
Bu yüzden s... tük değilim işte.
É por isso que não sou uma vaca.
Üzerinde tek tük izler var.
Não há marcas nenhumas nela.
Termal kamera görüntülerine tekrar bakarak ormanda tek tük gibi görünen kara noktaları buldum.
Voltei para a imagem térmica. E achámos estas marcas negras que parecem estranhas.
Tek tük.
- Cada vez menos.
Tek tük okuyucumuz kalmışken bari minik, güzel bir haber yazmıyorsun?
Vai escrever um artigozinho que informe os nossos leitores, enquanto ainda temos alguns.
Cherbourg savaşı, - Düşman kentin geniş bölümlerini harap etti... Direnişin çırpınan sembolleri tek tük fabrikalar ve temellerde görülüyor.
A batalha para Cherbourg... o inimigo, ocupou partes da cidade Só fábricas, bases e as baterias costeiras resistiram.
Bu da kadın ayak izlerinin tek tük olduğunu kanıtlar. Katilimiz oraya daha önceden olay yerini canlandırmak için gitmişti.
O que pode explicar porque as pegadas são esporádicas... a assassina foi até lá antes para recriar o local do crime.
Tamamen ayığım, tek tük sigara içiyorum.
Estou totalmente sóbria, excepto por um cigarrinho aqui e ali.
Yüzyıllar boyunca tek tük bir şeyler yazdım.
Ocasionalmente durante todos os séculos.
Tek tük şikayetler olsa da bu kota sistemi çok güzel çalıştı.
é espantoso como o sistema de racionamento funcionou bem.
Kafanda tük yok!
Puxar pela cabeça...!