Uyandır tradutor Português
3,037 parallel translation
Genç suçluların cezasız kalması halkta bir adaletsizlik hissi uyandırıyor.
É ofensivo para o sentido publico de justiça deixar jovens delinquentes impunes.
Umarım seni uyandırmamışızdır. Topeka'da ya da Des Moines, bugün her nerdeysen işte.
Espero não te ter acordado em Topeka, ou em Des Moines, ou onde estiveres hoje.
uyandır tembel düşlerini..
Desperte os seus sonhos vagos.
Jameson'ı bir uyandırın bakalım.
Faz o sinal de despertar ao Jameson.
Eğer Mikael'i uyandırırsan, hepimizin sonu ölüm olur.
Se acordarem o Mikael, estaremos todos condenados.
Ama parası var diye burada anlatınca ilgi uyandırıyor.
Mas já que ele tem dinheiro, ele é um narrador espirituoso.
Balayımızı hatırlıyor musun, gecenin köründe beni uyandırıp yıllar önce yürüdüğün dağa götürmüştün.
Lembras-te da nossa lua-de-mel, quando me acordaste a meio da noite, e levaste até àquela montanha que tu escalaste uns anos antes?
Uyandır şunu.
Acorde-o.
Aksi takdirde bu durum şüphe uyandırırdı.
Caso contrário, tinhas sido suspeito.
Başkan'ın burada olması merak uyandırıcı.
É curioso que a Presidente esteja aqui.
Bu gerçekten ilgi uyandırıcı.
Isso é muito tocante.
Bilmiyorum, Harvey bu makale onun suçlu olduğu hissini uyandırıyor.
Não sei, este artigo é bastante convincente de que ele é culpado.
Karınızın başka bir iftle beraber... karanlıkta yemek yemeyi istemesi her zaman şüphe uyandırır.
Suspeite sempre, quando a sua mulher quiser jantar, no escuro, com outro casal.
Bundan bahsetmemeniz merak uyandırıcı.
É curioso que não tenha mencionado isso.
Rüyamızdan uyandırıldık.
Acordem dos vossos sonhos.
Kudretli adamları uyandırın. Hepsini savaşa sokun.
Acordem os homens poderosos, deixem os homens de guerra aproximarem-se.
- Sen! Kadın! Uyandır onu!
Você, senhora, acorde-o!
Hepimiz şafak öncesi saat 2'den sonra uyandırıldık, az değil yani.
Fomos chamados antes do amanhecer, depois de uma longa noite, que durou duas horas.
Bunun zamanlaması biraz şüphe uyandırıcı.
O momento é que é um pouco suspeito.
Eğer cezaevine girersek bu işe karışmış diğer gardiyanları uyandırırız.
Não precisamos, uh, de mandatos para dissecar os telemóveis deles. Se fôssemos para a prisão, sugeríamos quaisquer outros guardas que pudesses estar envolvidos.
Bir şey olunca uyandır beni.
Acorda-me quando algo acontecer.
Buz tutmuş gölde seni gece yarısı uyandırıp göle kaymaya gittiğiniz zamanı hatırla.
Quando o rio congelou e ele te acordou à meia-noite para irem patinar.
Kızı uyandırıyorum.
Estou a acordá-la.
Şimdi onu uyandır o zaman biraz konuş ve seks yapmaya çalış.
Então só precisas de acordá-la, falar com ela e tentar ter sexo com ela.
Bana göre Toruslar, dünya dışı yaşamlar ve serbest enerji ne kadar merak uyandırıcı olsa da, en zor soru şuydu :
Pra mim, tão intrigante quanto possa parecer o Torus, os ETs e a Energia Livre, a pergunta mais convincente é :
Ne yazık ki, bu sabah dinlediğimiz ifadelerden bazıları endişe nedenidir ve mağdurun inanırlığı açısından ciddi sorun işaretleri uyandırmaktadır.
Infelizmente, alguns dos testemunhos que ouvimos aqui esta manhã são motivos de preocupação, e levanta questões graves quanto à credibilidade da vítima.
"Pogo Yapmadan Önce Beni Uyandır".
"Wake Me Up Before You Pogo."
Ama onlara hediye bırakmıyor onları uyandırıyor ve o çocuklar Noel'i asla göremiyor.
Mas, em vez de lhes dar presentes, acorda-as e a mais mal comportada de todas nunca chega a ver o dia de Natal.
Sınırın güneyinde kalan şeyleri hayranlık uyandırıcı bulduğumu söylemeliyim.
Devo confessar que sou fascinada - nas coisas do sul da fronteira.
Üçüncü bir seçenek var mı? Çünkü ikiniz de, bende kendimi öldürme isteği uyandırıyorsunuz.
Há uma terceira alternativa, porque ambos me fazem querer suicidar.
Karanlık kışkırtır, ve hayal gücünü uyandırır.
A escuridão agita E desperta a imaginação
Karanlık kışkırtır, ve hayal gücünü uyandırır.
A escuridão agita-se E desperta a imaginação
Merak uyandırıcı bir durum.
É curioso.
Kar çekildikten sonra ortaya çıkan ilk böcek, her zaman odur. Bunu nasıl yaptığıysa, gerçekten hayranlık uyandırıyor.
Ela é sempre o primeiro insecto a surgir após a neve recuar e a história de como ela faz isso é fantástica.
- Sen tuhaflaşırken beni uyandır. - Hmm.
- Acorde-me quando tiver algo interessante para dizer.
İşte o boyun kısmıda şüphe uyandırıcı bir şekilde tertemiz.
Essa parte estava particularmente limpa
İnsanları uyandırırsan paralarını geri istemeye başlayabilirler.
Se os acorda, as pessoas podem começar a pedir seu dinheiro de volta.
Demir dişli sarı bir ejderha tarafından uyandırıldım.
Fui despertado por um dragão amarelo com dentes de ferro.
Şu an burada olman çok şüphe uyandırıcı demek.
Quer dizer que é super suspeito que você esteja aqui neste momento.
Saat dörtte her hizmetli oto-uyarıcıyla uyandırılır
Na quarta hora, cada garçonete despertado.
Sonra annen beni uyandırıp dedi ki "Archie, doğdu."
Depois a tua mãe acordou-me e disse "Archie, ela está aqui."
Onları da uyandır o halde.
Então, acorde-os.
Bazen uyuduğum da en başından başlayarak beni uyandırıyor.
isso acorda-me sobressaltada.
Eğer dikkatli olmazsan, bir sabah uyandığında fırındaki mercimeğin çoktan pişmiş olduğunu görürsün.
Agora, se não fores cuidadosa, vais acordar um dia com um boneco de pão doce cabeçudo, no forno.
Sabah uyandığımda tarçın kokusu duymaya bayıIırım.
Adoro o cheiro de canela pela manhã.
Sabah uyandığımızda da aynada kendimize iğrenerek bakabiliriz. Çok büyük bir hayal kırıklığı yaşarız.
Se acordares de manhã, olha-te no espelho e não te aborreças, eu ficaria muito desapontada.
Bütün kariyerin ona bağlıdır ama dikkatli olmazsan, bir gün uyandığında artık olduğunu sandığın o belalı, gözü pek, doğal sorumluluk alan, çılgın ve eğlenceli insan olmadığını bunun yerine, her gece evde oturup, hiç alakası olmadığı hâlde sanki orgazmın yerini tutabilecekmiş gibi yemeklerden konuşan üzgün ve mahzun bir eş olduğunu fark edersin.
A tua carreira depende disso, mas, se não tens cuidado, vais acordar um dia e perceber que já não és a maior, a dura, espontânea, que assume riscos e divertida que pensavas ser, mas uma mulher triste e desgostosa que fica em casa todas as noites a falar sobre comida como se fosse um orgasmo, o que não é.
Sanırım çocuk uyandığında Taub'u zor bir tercih bekliyor.
Acho que Taub tem uma difícil escolha a fazer quando o rapaz acordar.
Tel Aviv'deki hastanede uyandığımda, İsrail 2008'in sonunda Gazze'ye olan büyük saldırısına başlıyor.
Quando acordo no hospital de Tel Aviv, Israel começa a sua grande ofensiva a Gaza, no final de 2008.
Varsayımsal konuşacak olursak, bir gün uyandığımızda ve her nedense o gün, daha fazla yetişmesi için hiç ihtimalin olmamasıyla birlikte sadece 100 tane portakal kalmışsa, o portakalların değeri tavan yapar, çünkü onlar artık son derece kıttır.
Se acordarmos um dia e por alguma razão, digamos hipoteticamente, houverem apenas 100 laranjas, sem a possibilidade de se plantar mais, o valor dessas laranjas subiria astronomicamente, pois elas são agora extremamente escassas.
R - life uyandı.
R-life acordado.
uyandırdığım için üzgünüm 18
uyandırın onu 16
uyandırdım mı 47
uyandır onu 30
uyandım 69
uyandığında 36
uyandı 37
uyandın mı 44
uyandığımda 33
uyandırın onu 16
uyandırdım mı 47
uyandır onu 30
uyandım 69
uyandığında 36
uyandı 37
uyandın mı 44
uyandığımda 33