English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ V ] / Vardım

Vardım tradutor Português

21,752 parallel translation
Omar Velez'in bedeninin bulunduğu yerde dururken bu derenin öbür tarafındaki polis bandının farkına vardım.
Enquanto aqui estava, no local onde o corpo do Omar Velez foi descoberto, reparei numa fita da Polícia deste lado do riacho. Aqui.
Ama sonra farkına vardım ki bu dünyada kucaklanmayı bekleyen bir sürü sevgi var ve siz, National City halkı, bana siz yardım ettiniz.
Mas, descobri... que há tanto amor neste mundo à espera de ser aproveitado, e vocês, as pessoas de National City, vocês ajudaram-me.
Ve uzunca süren bir düşünme sürecinden sonra,... Andrew'ün şehir için öngörülerini yerine getirebilmek için tek yolun yerini almak olduğu kanaatine vardım.
Depois de uma longa consideração, percebi que o único meio... de apoiar a visão de Andrew para esta cidade, era assumir o seu lugar.
Olayın tamamen kafamda olduğunun farkına vardım.
Percebi que estava tudo na minha cabeça.
Çılgınlık için her zaman bir yöntem vardım, oğlum.
A loucura tem sempre um método, meu rapaz.
Zihninde ilk çalıştığım zamanlarda bir bilinç teoremim vardı.
Quando comecei a trabalhar na tua mente, tinha uma teoria da consciência.
Sana hiçbir seçenek bırakmadığıma göre umarım biraz teselli vardır.
Espero que encontres consolo por eu não te ter dado opção.
Eğer numarası varsa paten derbisi takım arkadaşları da vardır.
Se tem um número de jogadora, tem colegas de equipa.
Normalde kanıtlara yönelik bitmez bir açlığım vardır.
E tenho um apetite voraz por provas.
Hep daha çok savaşçıya ihtiyacımız vardır.
Fazem-nos falta mais guerreiros.
Dışarıda kovboy gibi giyinmiş iki tip vardı ama daha çok Clerkenwell'deki bir bardan çıkıp da buraya rast gelmiş gibilerdi anladın mı?
Vestidos como cowboys por fora, mas soavam mais como dois mariolas que tropeçavam lá no pub em Clerkenwell, Se é que entende o que estou a tentar dizer.
Astra'yı aydınlık tarafa geçirmek için bir şansım vardı.
Tive oportunidade de trazer a Astra de volta para a luz.
Kadim Yunanlıların Hades'i, Mısırlıların Anubis'i ve Incalıların ise Yeraltı Dünyası'nın Efendisi, Ölüm Tanrısı Supay vardı.
Os Egípcios, Anúbis. Os Incas, Supay, o Senhor do Submundo, Deus da Morte.
Benim de kızlarım vardı.
Eu também tive filhas.
Hızlı refleksler dışında başka özelliklerin de vardır umarım.
Espero que tenha mais do que reflexos rápidos.
- Selam. Buna ihtiyacım vardı.
Estava a precisar disso.
Tahmin ettim. Sanırım umudum vardı.
Acho que... apenas, tinha esperança.
Sadece yeni bir ilhama ihtiyacım vardı.
Precisava de nova inspiração.
Umarım bunu ödemek için bir planın vardır.
Espero que tenhas como pagar. Tenho.
- Millie, saklanacak bir yere ihtiyacım vardı. bana bir kaç bin borcu olan birisi var
Millie, precisava de um lugar para ficar um tempo até um tipo que me deve algum dinheiro pagar-me.
Sanırım, biraz artmış makarna vardı.
Acho que tenho umas sobras de massa.
Sanırım şu ana kadar yanında Johnny vardı.
Calculo que tiveste o Johnny, até agora.
- Oğlumun cenazesinden sonraki gün şampanya mı içtin? - Kadehlerde ne vardı?
- Brindar com quê?
Yardım etmeni istediğim bir konu vardı.
- Queria a tua ajuda para uma coisa.
Baktığım her yerde yüzgeçler vardı.
Para onde quer que olhasse, havia barbatanas.
Daha ayırt edici bi şey lazım, mesela topallıyor muydu ya da kanca eli mi vardı belki bir dövme, var mı böyle bir şey?
Precisamos de algo distinto, assim ele tem algo como um... ele coxeia quando anda ou tem uma mão com gancho ou um pescoço tatuado... alguma coisa?
Köpek hırsızları vardır, anladın mı?
Sequestro de cães, meu chapa. Saca?
Dostum, ilk yılımda bir oda arkadaşım vardı ödevlerini çıplak olarak yatağımın üstünde yapıyordu, bunu görünce'Bir daha asla'dedim.
Meu, tive um na faculdade que insistia em escrever os trabalhos completamente nú sentado na minha cama. Depois disso, jurei "nunca mais".
Mesela, garajım kutularla dolu, ve evin ailemin olduğunu bilmeden önce, evin Ed'in olduğunutahmin ediyordum, ama... belki orada babamla ilgili birşeyler vardır.
A minha garagem está cheia de caixas, e antes de saber que a casa era da minha família, presumi que era do Ed, mas... Talvez haja alguma coisa lá do meu pai.
Bir planımız vardı.
Elaborámos um plano.
Buralardan biraz uzaklaşmaya ihtiyacım vardı. Anladın mı?
Precisava de sair daqui por uns tempos, sabes?
Dr. Adler'le yıllar yılı ortak bir noktamız vardı çocuklarımızı kaybetmiştik.
Durante muitos anos, eu e o Dr. Adler tínhamos uma ligação. A perda de um filho.
Hazır konu haklardan açılmışken, beni suçlayanlarla yüzleşme hakkım vardır.
E enquanto estamos a falar sobre liberdade, tenho o direito a confrontar os meus acusadores?
Anlaşmaya vardığımız buluşma vaktine yüzde beş gecikti.
Já passou 5 % do horário combinado.
Hayır ama başardığımı düşündüğüm cezbedici bir an vardı.
Não. Por um breve e torturante momento, eu pensei que tivesse conseguido. Avancei para a consumação.
Umarım parası vardır.
Espero que tenha dinheiro.
Üniversitedeyken bir hocam vardı, cumaları quiz yapar senin için çocuk oyuncağı tatlım derdi.
Quando estava na universidade, tinha um professor, e quando ele entregava os testes dizia, "Para ti é canja, querida."
Ama istihdamımı bıraktığın zaman elinde 4000 dolarlık ürün vardı.
Mas quando deixaste o emprego, tinhas na tua posse 4 mil dólares em produto.
O beyinlere ihtiyacım olacağını biliyordum ve adamlardan birinde pala vardı, ben de...
Eu sabia que ia precisar dos cérebros, e um deles tinha um machete, portanto...
Yanımızdan geçen başka Amerikalı çocuklar vardı.
Passaram outros miúdos americanos por nós a correr.
Bahse varım bundan fazlası vardır ve bir şeyler saklıyordur.
Até aposto que tem mais do que isso e que tem algo a esconder.
Bana ihtiyacınız mı vardı?
Desculpe, precisa de mim? Eu estava...
Sanırım MLI raporunda bir fotoğrafı vardı.
Acho que há uma foto no relatório do médico.
İkimiz de zor durumdaydık. Paraya ihtiyacımız vardı.
Estávamos com dificuldades e precisávamos de dinheiro extra.
"Katılmayacağım" kutusuna kocaman bir X işareti koymuştunuz sadece. Ne bir mazeret ne de hediye vardı.
Só um grande "X" em "não compareceremos".
Orta okulda işkence yaptığımız bir çocuk vardı.
Digo, havia um miúdo... Todos o torturávamos no ciclo.
Kayıt işleri vardı hatırladın mı?
O registro... Recordas?
Yayıncılarıma bir kitap sözüm vardı. Tıkanıp kalmıştım. Daha önce hiç böyle tıkanmamıştım.
Estava bloqueado e nunca tinha estado assim.
Liseden, uyuşturucu satıcısı olan bir arkadaşım vardı.
Um velho amigo de escola era traficante.
Ama sanırım Vic'in gizli saklı bir hayatı vardı.
Mas às vezes acho que o Vic tinha uma vida secreta.
İşler tuhaflaşmadan inmek zorunda kaldım ve en yakında sen vardın.
Tive de pirar-me antes que as coisas ficassem estranhas e tu estavas próximo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]