Vardıya tradutor Português
3,198 parallel translation
"Siktir et dünyayı, her istediğini yapabilirsin." tavrı vardır ya.
Tinhas uma espécie de atitude : "Que se foda o mundo, tu consegues fazer tudo."
Unuttun mu ya? Adamın kafasında çip vardı!
Esqueceu-se, o tipo tinha um chip, na cabeça!
Tanrı'ya şükür Hal ve Ben vardı.
Agradeço a Deus pelo Hal e pelo Ben.
Öldürmeliydi, evet ama benim teorim ki bu sadece bir teori bu toksin veya parazit, ya da her neyse üreme için zamana ihtiyacı vardı, olgunlaşması için yani.
Devia sim, mas a minha tese... e não passa disso, é que esta toxina, parasita, ou o que seja, precisa de tempo de incubação, para maturar.
Evet, ya da belki bir televizyon vardır.
Sim, talvez TV.
Meg'in Fransa'ya vardıktan sonraki hareketlerini takip etsek işe yarar belki.
Sabes, talvez ajudasse se tentássemos apenas seguir os movimentos da Meg desde o momento em que ela chegou a França.
Tabii ya, bir adam vardı.
Oh, sim! Estava lá um homem.
- Babanın listesindeki Scott Morgan vardı ya?
Sim. Sabes o Scott Morgan da lista do teu pai?
- Nereden vardın bu kanıya?
Qual é a prova que tens?
Şef şeyli yer ya... Hep tarifin ne olduğunu sorduğun adam vardı ya hani hep içindeki bir şeyi söylemeyi unutan.
Com o cozinheiro-chefe que perguntas sempre qual é a receita e ele deixa sempre um ingrediente de fora.
Ama bunu yapmak için, yatırımcıya ihtiyacım vardı.
Mas para isso, preciso de investidores.
Önceki konuşmamızı düşündüm ve senin izin talep etmediğinin farkına vardım. Bize Rusya'ya gideceğini söylüyordun.
Eu estava a pensar na nossa conversa e percebi que tu não estavas a pedir permissão, estavas a dizer que ias à Rússia.
Buradaki çantamda bulunan çöp diye tanımlayabileceğimiz şu şey vardı ya hani?
Bom, sabem aquele lixo todo que tenho aqui na central?
- Takım elbiseli adam vardı ya?
O homem de fato?
Muhtemelen odamızı bulmalarına iki ya da üç dakika falan vardır.
Em dois ou três minutos vão encontrar o nosso quarto.
Şu diğer adam vardı ya. Onu tarif etsene bana.
Esse outro homem.
Memur bey, şu kaçırılma olayı vardı ya...
Agente, a respeito daquele rapto...
Lakin bir takım şeyler vardır ki ne kadar paranız, krediniz ya da sigaranız olursa olsun alamazsınız.
Mas ainda tem algumas coisas que nenhum dinheiro, crédito ou cigarro comprarão.
Nathan, bu sabah bulduğumuz yanmış ceset vardı ya?
Nathan, aquele corpo queimado que encontrámos esta manhã...
Frank, istediğin şu toplantı vardı ya.
Frank, a reunião que pediste.
Senin şu oklu arkadaşın vardı ya, dün gece Russo'lardaydı.
O seu amigo com flechas esteve no Russo's ontem à noite.
- Onun buradan aşağıya doğru yarası vardı.
Ele tinha uma cicatriz mesmo aqui.
Sadece, farklı bir uzmanlık derecesine ya da herhangi bir uzmanlığa ihtiyacım vardı.
Eu precisava de um nível diferente de conhecimento ou apenas conhecimento.
İstihbarat dünyasında bir yanlış yapıldığında- - Bir skandal, güvenlik ihlâli ya da sadece başarısız bir operasyon- - .. gerçeklerin açığa çıkartılması için sorgulamanın yapıldığı bir yer vardır.
Quando alguma coisa corre mal no mundo da espionagem, um escândalo, uma fuga, ou mesmo uma operação, há, sempre, reuniões, onde os factos são esclarecidos.
Ya da içinizden birinin daha güzel fikirleri vardır?
Qual é o prémio, senhora? Estamos autorizadas a decidir a recompensa ao nosso critério.
Bir seçim yapma şansımız vardı, ben ya da Cutler.
Tinhamos de escolher, eu ou Cutler.
Kaza geçiren işçi vardı ya?
O capataz, o que teve o acidente.
Belki bana gizli hareketini gösterir. Hani "Ölüm ejderi" vardı ya.
Talvez me mostre a técnica secreta dele, o Dragão da Morte.
Hadi ama, sizin her saldırıya vereceğiniz bir karşılık vardır.
Deve ter um contra-ataque planeado para tudo.
Dışarıda, yaptığın işi daha hevesli ve daha düzgün yapacak 10 ya da 20 adam vardır.
Você percebe que há 10, 20 homens na rua que são mais capaz de fazer este trabalho do que você?
Merdivende basamaklar vardır ya işte o en alttaki.
Sabes os degraus da escada? Ele é o primeiro de baixo.
Eşinizin şirketten çektiği para vardı ya yani, o para akışını izleyen tek kişi ben değilmişim.
O dinheiro que a sua esposa retirou da Companhia, eu não fui a única seguir-Ihe o rasto.
Bugs Bunny, Yosemite Sam vardı ya.
Sabes, Pernalonga, Eufrazino.
Yine de Lily'ye Marshall'ın bir bakıcıya ihtiyaçları vardı ve arayışları hızla ilerliyordu.
Mas, a Lily e o Marshall precisavam de uma ama e continuaram a busca.
Her birinizin Anabella'yı öldürmesi için ya bir gerekçesi ya da bir fırsatı vardı.
Cada um tinha um motivo ou oportunidade para a matar.
Bu ay tamamını ödeyemediğin kiran vardı ya? - Böylece onu ödenmiş sayarız.
E sobre não ter pago o seu aluguer deste mês, ficaremos quites.
Öyle birisi var ya da en azından bir zamanlar vardı.
Ele existe, sim. Ou, ao menos, existiu.
Benim deneyimime göre basit bir rica büyük bir karşılık alırsa ya yanlış bir şey vardır ya da bir şey kazanmışımdır.
- A experiência diz-me que, quando um simples pedido recebe tanta atenção, ou algo está errado ou ganharei alguma coisa.
Bu adam vardı ya, okçu hani. Hak ettiğini bulacaktır.
Esse sujeito, o outro arqueiro vai ter a parte dele.
Bir düşünelim, ona her zaman şirketinin seni Avrupa'ya gönderdiğini ya da ölmek üzere olduğunu veya en sonunda eşcinsel olduğunun farkına vardığını ve bana karşı olan hislerinin baskın çıktığını söyleyebilirsin.
Bem, vamos ver, hum, você poderia sempre dizer a ela que a sua, seu trabalho é levar você para a Europa ou que você está morrendo ou que você finalmente percebi que você é gay e você está cansado de lutar contra os sentimentos que você tem para mim.
Belki başka bir arabayı buraya sakladı, ya da onu izleyen bir suç ortağı vardı.
- Talvez tivesse outro carro por perto ou tinha um cúmplice de fuga.
Hastahanede yakaladığımız keş doktor vardı ya?
Aquele médico drogado que escoltámos esta noite no hospital?
Belki gevşemiş tahta falan vardır. Ya da gizli kapı falan.
Talvez alguma tábua solta, uma porta oculta, algo desse tipo.
Bir değişikliğe ihtiyacım vardı. Avrupa'ya gittim.
Precisava de uma mudança e viajei para a Europa.
Belki bir telsizi vardır ya da... ya da bir uydu telefonu?
Talvez ele tenha um rádio ou um telefone satélite?
Cüzdanda para ya vardır ya da yoktur.
Ou há dinheiro na carteira ou não há.
Kaçarken hastane penceresine bulaşan kan örnekleri vardı ya?
A amostra que conseguimos quando ele fugiu pela janela do hospital?
Kurtlar sürü ile takılırlar ve her sürünün bir Alfa'ya ihtiyacı vardır yoksa hakimiyet için birbirlerine meydan okuyup dururlar.
Os lobos andam em alcateias e cada alcateia precisa de um alfa, ou acabam a competir uns com os outros pelo domínio.
Şeyler vardı çıkarmak istediğimiz iki hatun vardı ya?
Havia aquelas duas miúdas que queríamos engatar.
Ufak yabancı spor bir araban vardır muhtemelen. Ya da kapısı olmayan, bagajında sörf tahtası bulunan bir Jip'in vardır. Ölmeden önce yapman gerekenler listende de en başta Ironman'i tamamlamak vardır.
É provável que dirija um carro desportivo importado, ou um jeep sem portas com uma prancha de surf atrás, e a sua prioridade é terminar o triatlo Ironman.
Cenaze vardı ya.
Certo, funeral.