Ve onu tradutor Português
42,813 parallel translation
Evet, annesine çıktığımızı söylemiş, ve bu yüzden Hanukkah'a gitmek zorunda kaldım. kulağa garip geldiğini biliyorum... Ben oraya gittim ve onu getirdim.
Ela disse à mãe que namorávamos e eu tive de celebrar o Hanukkah e achei que seria esquisito não a trazer quando saí de lá.
- Connor, arkeoloji ekibiyle birlikte bunu gömdüğümüz yere gelecek ve onu çıkaracaklar.
- O Connor voará até este local com arqueólogos e desenterrará isso.
Ne yazık ki kendisi konuşamıyor. Ama ben hemşireyim ve onu çoktan tedavi ettim bile.
Infelizmente, ele não consegue falar, mas eu sou enfermeira e já tratei dele.
Aşıyı çaldın, ve onu kullandın.
Roubaste os injectores, e usaste-os.
O adam dışarı çıktı... bir silah aldı... ve onu vurdu. Hem de emri aldığı gün.
Ele saiu, comprou uma arma... e matou-a no mesmo dia!
Mangrovlar yiyebileceği yaprakları sağlıyor ve onu endişelendirecek avcılar da yok.
Os mangáis fornecem todas as folhas que ele pode comer e não há predadores para preocupá-lo.
Bak ne diyeceğim, eğer Walt Tim'i gerçekten sevseydi Paige'in onda gördüğünü görürdü, onun mantıklı bir seçim yaptığını anlar ve onu kazanmaya çalışmaya son verirdi.
Se o Walt gostasse do Tim, se visse nele o que a Paige viu, perceberia que ela fez a escolha lógica e pararia de tentar ganhá-la.
Keşke elimizde magnezyum olsaydı. Karbondioksitle tepkimeye girer ve onu oksijene dönüştürürdü.
Se tivéssemos magnésio, ele ia reagir com o CO2 e ia transformá-lo em oxigénio.
40 yıl önce Regan'ın bedenine sahipti ve onu kaybetti.
Há quatro décadas atrás ele tinha o corpo da Regan e perdeu-o.
Ve onu yakalamak için de elimizdeki son şans olabilir.
E pode ser a nossa última hipótese de pará-lo.
Ona söylenen çantayı cekete iliştirmesi ve onu partide bir yere bırakmakmış.
As suas instruções foram para colocar a bolsa no casaco e deixá-lo num banco na festa.
Bunu en yakın arkadaşın olduğu için ve onu sevdiğin için yaptın, değil mi?
Porque é um bom amigo e tu adora-lo.
Biri içeri zorla girmiş ve onu içeride beklemiş.
Alguém invadiu e esperava por ele lá dentro.
Ama sonra ilk waffle makinemi aldım ve onu bir daha sorgulamadım.
Mas aí comprei a máquina de waffles e nunca voltei a questioná-la.
Cenneti yarattı. ve onu paketleyip pislik içinde yatan primatlara uzattı.
Ele criou o Paraíso, e ele entregou-o a um bando de primatas que corriam pela lama.
Hindistan'a gelince şunu fark ediyorsunuz vahşi yaşamın şehrinize girmesine izin verirseniz ve onu gerçekten bağrınıza basarsanız alacağınız ödül bu oluyor.
Ao vir à Índia, a nós percebemos que se permitirmos os animais na cidade e realmente os aceitar-mos, essa será a nossa recompensa.
Guys ve Dolls da onu görmeliydin
Devias tê-la visto no "Guys and Dolls".
ve buldum onu o iyiydi.
Então, vim a descobrir que ele estava bem.
Tamam mı? 36 yılımı aldı, Babamı buldum onu ve bağışladım
Demorei 36 anos mas encontrei-o e perdoei-lhe.
Aslında ben de bunu görmek isterdim, ama senin için maalesef iki kadın emekli oldu, ve sen de onu ifşa etme şansını elinden kaçırdın.
- Eu, pessoalmente, gostava de ter visto isso, mas, infelizmente, ela reformou-se, e você perdeu a sua oportunidade para a expôr.
Onu düşünmeden bir günüm bile geçmiyor, o yüzden bunun seni nasıl yiyip bitirdiğini anlayabiliyorum. evden kaçmanın babanın ölümüne neden olduğunu ve eğer eve dönseydin babanın şu an muhtemelen hayatta olacağını bilmen falan.
E não há um dia que passe que eu não pense nele, então... entendo como é que isso te deve assombrar, sabendo que a tua fuga afectou o teu pai daquela forma e se tivesses ido para casa
Benim de hiç hoşuma gitmiyor ama Flynn hala buralarda bir yerlerde, ve eğer onu bulacaksak birlikte hareket etmemiz gerekiyor, tamam mı?
- Vá lá! Isto também não me agrada, mas o Flynn continua por aqui. - E se queremos encontrá-lo, temos de trabalhar juntos.
Yani işte, onu fuardan sonra konuşmak için yanıma çağırdım, ve kim olduğumu da biliyordu, ve dedi ki, " Hayır, hayır, affedersiniz Bay Mason, çok isterdim,
Pois... Convidei-o para falar comigo depois da feira, e ele já me conhecia, mas disse : " Desculpe, Sr. Mason. Adoraria falar consigo, mas não me posso atrasar.
Casey'yi ve annenin onu bulmak için yardım istediğini gördüm.
Então vi a cara da Casey. E ouvi a tua mãe dizer que queria ajuda para a encontrar.
Karanlık Olan'la bir tür anlaşma yaptım ve dönüş biletimiz karşılığında onu kafesinden çıkarttım.
Fiz um acordo com o Dark One. Libertava-o da jaula por um bilhete para casa.
Onu yere at ve gitmek istediğin yeri düşün sadece.
Atira-o ao chão e pensa no sítio para onde queres ir.
Onu ve tüm kurbanlarını tanıştıktan kısa süre sonra öldürmüş olmalı.
Ele matou-a e todas as outras vitimas logo depois de conhece-las.
Evet, onu sokaktan almadı ve muhtemelen okulda ya da işte tanıştılar.
Sim, ele não a apanhou nas ruas, e devem ter se conhecido nas aulas ou no trabalho.
Onu bulmam gerek ve bunun için yardımın lazım.
Tenho que a encontrar e preciso da tua ajuda.
KGB onu, yabancı diplomatları baştan çıkarmak ve istihbarat elemanlarından gizli bilgileri öğrenmesi için eğitti.
O KGB treinou-a para seduzir... Diplomatas estrangeiros, agentes... agentes secretos... para que... acredita... revelassem segredos.
Tek isteğimiz bir aile olmaktı ve sen onu yok ettin.
Tudo o que interessa é que tínhamos uma família. E tu destruíste-a.
Neden buradayım onu da ama unutmayın ki ben bir bölge savcıyım ve beni çoktan aramaya başlamışlardır.
Não sei porque estou aqui, mas sou uma Procuradora Distrital e haverá gente à minha procura.
Bense orada donmuş, gergin ve kızgın bir vaziyette onu bekliyordum.
Fiquei lá... imóvel... furioso... nervoso.
Çitlerden atladım ve avluya doğru baktığımda onu gördüm. - Öylece durmuş...
Trepei... olhei para o jardim... e aí estava ela...
Ve Deniz Özel Kuvvetler'den biriyle takılırsa, kimse onu rahatsız edemez.
E ninguém o incomodará ao lado de um SEAL da Marinha.
Ama "eş ve çocuklar" bahsi duydum ve ölmekten korkuyor gibi duruyor yani sağduyu, onu içinde olduğu durumdan kurtardıktan sonra kim olduğun çözmemiz gerektiğini emreder.
Mas ouvi "esposa e filhos", e ele parece muito assustado. É prudente que o libertemos dessa situação antes de descobrirmos quem é.
Diğerlerinden para çaldı ve onlar da bu yüzden onu öldürecekti.
Roubou dinheiro do grupo e iam matá-lo.
Tam bana baktı ve ben de onu vurdum!
Ele olhou para mim e eu atirei nele!
Adını ünlü matematikçi gibi, Arşimet koydum,... ve dedem ona iyi bakacaksam onu sahiplenmemi söylemişti.
Chamei ao cão : Arquimedes, como o célebre matemático. E o meu avô disse-me que podia ficar com ele desde que tomasse conta dele.
Sonra onu yakalayıp adamlarını ve Merida terör saltanatını sonsuza kadar tarihe gömeceğiz.
Nessa altura, deitamos-lhe a mão e aos seus tenentes. E terminamos com o reinado de terror da Mérida de uma vez por todas.
Şu an da, tek endişem eve gidip onu görebilmek ve- -
E neste momento, tudo o que me preocupa é chegar a casa para vê-la e...
Onu geciktirdim ve senaryonun dışına çıkmadan önce konuşmayı sonlandırdım.
Coloquei-lhe um retardador e cancelei a chamada antes que saísse do guião.
Ve casusumuzu bulduğumuz zaman ki onu bulacağız onu kendimize bir engel olmaktan bir kazanca çevirmeliyiz.
E quando encontrarmos o nosso espião, e vamos encontrá-lo, vamos transformá-lo de obstáculo em recurso.
Evet, ikimiz de aradığımız cevapları bulamadan ben onu bıraktım ve sonra da Holokron'lar yok oldu.
Sim, saí antes de obter as respostas que queria. E depois os holocrons foram destruídos.
Bağımsız bir kadın bu ve hangi erkek hoşuna giderse onu seçecek.
Ela é independente, e vai escolher quem interessar.
Dişilere su sağlayamazsa onu terk edecekler ve havuzu halihazırda kontrol eden beyaz aygıra gidecekler.
Se não lhes proporciona água elas irão trocá-lo pelo garanhão branco que já controla a água.
Ayrıca BM ve BBC'nin birleşik gücüne rağmen bir bataklık tarafından yenildiğimizi düşünmek hakikaten inanılmaz.
É incrível imaginar que o poderio da ONU e da BBC acabou derrotado por um charco.
Onu gözünde öfken olarak canlandır ve hayatından at gitsin.
Visualiza a tua raiva, e atira-a da tua vida.
Hemen oracıkta durdurdum onu ve,
Não deixei que ele continuasse e disse :
Dünya üzerinde senin için yaratılmış tek bir insan varsa, ve sen onu kaybettiysen, bu hayatının geri kalanını yalnız geçireceğin anlamına mı gelir?
Se só há uma pessoa para nós no mundo e a perdemos, significa que temos de passar o resto da vida sozinhos?
Orada seni öpmüştüm ya... ortam onu gerektirdi ve Clyde'da biraz...
Quanto àquele beijo durante a viagem ao passado... Eu estava a aproveitar e o Clyde parecia que estava...
ve onun 18
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu buraya getir 82
onu sevmiyorum 46
onu bana getir 26
onu buldum 214
onun için 179
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu buraya getir 82
onu sevmiyorum 46
onu bana getir 26
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu bilmiyorum 36
onu seviyorsun 78
onu biliyorum 95
onu duydum 61
onu seviyor musun 173
önüne bak 138
onun yerine 89
onu geri ver 55
onu sevdim 104
onu bilmiyorum 36
onu seviyorsun 78
onu biliyorum 95
onu duydum 61
onu seviyor musun 173
önüne bak 138
onun yerine 89
onu geri ver 55
onu sevdim 104