Verir tradutor Português
14,838 parallel translation
Silahını verir misin lütfen?
Dás-me a tua arma, por favor?
Silahımı verir misin?
A minha arma?
Fazlasını verir misin?
Consegues bater isso?
Bisikletçi, takımının geri kalanın önüne geçmesini ister onları canlandırır böylece onlara güç verir.
Repara, o líder precisa que a equipa vá para a frente e abra caminho para que ele possa passar.
En azından bunu ona verir misin?
Podes ao menos entregar-lhe isto?
Ama en ufak bir kıpırtı onu ele verir.
Mas o mais leve movimento vai entregá-lo.
Kendi hızımda bitirmeme izin verir.
E me deixe acabar o livro ao meu ritmo.
Sayın Yargıç, izin verir misiniz?
Meritíssimo, permissão para me aproximar.
Sorgulama tekniklerimiz sıra dışıdır ama çabuk sonuç verir.
As nossas tácticas de interrogatório, embora pareçam pouco ortodoxas, produzem resultados imediatos.
Sınav kağıdınızı bana verir vermez. Tamam mı?
Apenas, entreguem-me os testes, certo?
Roscoe'nun akademik gelişimi için Candace biraz fikir verir diye düşündüm.
A Candace pensou em falar um pouco sobre o desenvolvimento académico do Roscoe.
Bir dakika verir misin?
Um momento?
Bitirdiğime dair kanıt istiyorlar yani son sahnenin bir fotoğrafı yeterli olacaktır sonra da Everyone, lntegerOverflow'ın gerçek ismini verir.
Vão querer provas de que terminei, portanto uma foto do ecrã final deve ser suficiente, então o Everyone irá dar-nos o nome verdadeiro do IntegerOverflow.
Toby, vücutta bir çatlak olsa, vücut nasıl tepki verir?
Toby, se há uma ruptura no corpo, um corte, - como é que o corpo responde?
Sayıca fazla olmak güven verir.
Grupo grande garante segurança.
Bir buçuk milyon kuş yiyecek ikmali için Missouri'deki Squaw Koyu'nda mola verir.
Um milhão e meio de aves, a parar para descansar no Squaw Creek, Missouri.
Bilmiyorum. Hangisi daha çok zarar verir bilmiyorsunuz?
- Não sabe se seria uma forma ou outra?
Bize verdiği bilgiler nedeniyle, Avery arazisinde yaşayan ve bu işe karışan başka birisi bunu öğrenir diye güvenliğinden endişe ettik. Bir şekilde ona yaklaşıp belki zarar verir diye korktuk.
Devido à informação que nos deu, se mais alguém que vivesse na propriedade Avery ficasse a saber e se também estivesse envolvido, estávamos preocupados que lhe pudessem fazer mal.
Hazır olup olmadığına kutsal emanet karar verir.
Estarás preparado quando a relíquia assim o decidir.
Ölüm, hayata anlam verir.
A morte é o que dá sentido à vida.
İnsanlara kulak verir misin?
Ouça-os, está bem?
Eğer varsa 10 yıllık bir şişe viski verir misin?
Dê-me uma garrafa de O'Shea, por favor, uísque de 10 anos, se tiver.
Hastalığı hiç sevmem. İnsana sürekli bir rahatsızlık hissi verir.
Mantêm as pessoas num estado contínuo de deselegância.
Öyle bir nişanın hiç olmayacağına, söz verir misin bana?
E promete-me que nunca aceitará tal compromisso?
İleri evrede kanser olduğunu öğrenen insanlar farklı tepkiler verir.
As pessoas reagem de formas diferentes a cancros em fase avançada.
Acaba biraz kaymak verir misin?
Dás-me um leitinho, se pedir?
- Ona söylemeyeceğine söz verir misin?
- Promete-me que não lhe dizes?
Sana yalvarıyorum. Eğer eve gitmeme izin verir misin?
Podes deixar-me ir para casa?
- Sen zarar verir.
- Isto vai doer.
İnsanlar onun defilesinde olmak için canını verir.
Qualquer um mataria por este desfile.
Devlet izin verir mi emin değilim.
Não tenho a certeza se podemos fazer isso com um Chefe de Estado.
Vinny devam edip edemeyeceğine kendi karar verir.
É o Vinny que decide quando está acabado.
Matthew, bize biraz izin verir misin?
Matthew, pode dar-nos um segundo, por favor?
- Bize biraz izin verir misin?
- D � - nos um segundo?
Yani, dürüst olmak gerekirse, beyler kim bu pakette Carl'ın içine girmesine izin verir ki?
A sério, malta! Alguma de vocês alguma vez se deixava chegar ao Carl?
Ne tip bir anne baba, oğullarına böyle aptal bir amcık ismi verir ki?
Que pais dão a um filho um nome tão maricas?
Kimseye söylemeyeceğine söz verir misin?
Promete que não contas a ninguém.
Yine o küçük plastik kaplarda ağrı kesici verir misiniz?
Portanto, pode dar-me mais analgésicos e uns copinhos de gelatina?
Bize biraz izin verir misin?
Podemos ter um momento a sós?
Tartar 1 ONS'un kaç para eder karar verir
Vai pesar-te e decidir o teu valor numa onça.
İspanya kraliçesine büyük sayıda insanı hristiyanlaştıracağı sözünü verir
No seu pedido à rainha de Espanha, ele prometeu que um grande número de pessoas se ia converter à fé santa.
Kazanmama izin verir misin?
Vais deixar-me ficar com a vitória?
- Lütfen arama hakkımı verir misiniz?
Quero fazer a minha chamada.
- Bir saniye verir misin?
Dá-me só um segundo.
Bebeği şimdi vaftiz ettirdiniz biliyorum ama Tampa'da bir adamım var, dövüşebilecek, sağlıklı beyaz bir erkek bebeğe 60 binden fazla verir.
Sei que acabaram de o baptizar, mas conheço um tipo, que paga 60 mil dólares, por um bebé saudável branco, que possa lutar.
Şu kâğıt havluları verir misin?
Passa-me esse rolo de papel...
Tanrı verir, ve yine Tanrı alır.
O senhor dá. E o senhor tira.
Bana söz verir misin?
Prometes-me?
Eğer ailesini geride bırakırsanız size o hesap numaralarını verir mi sanıyorsunuz?
Se deixares a família dele para trás, achas que ele irá vos dá os números?
Paketleri teslim ettiğimize göre lütfen bize koruma verir misiniz?
Agora que já entregamos os pacotes, podemos, por favor, ter a escolta?
CEVAP VERİR
CAÇA-FANTASMAS Atende a chamada