Yaklaştın tradutor Português
2,417 parallel translation
Ne kadar yaklaştın?
Quão perto chegaste?
Hadi bir tane daha sor. Yanlış. Yaklaştın.
Mijámos numa fonte mágica, e no dia seguinte desapareceu.
- Çok yaklaştın...
- Andas lá perto.
Doğrudan yaklaştın.
A sua aproximação foi muito directa. Não me aproximei de si.
- Yaklaştın, Spiddal.
- Perto, em Spiddal.
Yaklaştın ama yeterli değil.
- Quase, mas não conseguiste.
Yaklaştın mı?
- Estás perto de mim?
Onu bulmaya yaklaştınız mı ya da...
- Estão mais perto de encontrá-la...?
Yaklaştınız.
Quase.
O diyotları bozmaya ne kadar yaklaştın?
Como estás na desactivação dos diodos?
- Yaklaştın.
- Quase. - Jones.
- Çok yaklaştın.'57.
Oh, perto.
Oldukça yaklaştın, 14 : 10.
Sim... Muito perto... 14 : 10.
Neden bu kadar yaklaştınız?
Porque se está a aproximar tanto?
- Evliliğim bitmesine çok yaklaştım. - Ne kadar yaklaştın?
Também não quero esperar, mas estou tão perto de sair do meu casamento.
Onca güç. Çok yaklaştın.
Você está tão perto.
Yaklaştığını görüyorum.
Eu estou a vê-lo aproximar-se.
İçimden bir ses kaçınılmaz bir sona yaklaştığımı söylüyor.
Estou a ficar com uma impressão de morte iminente.
Ona kralın yaklaştığını söyle.
Diz-lhe que o Rei está a chegar.
Ölüme Yakın Deneyimi yaşayan insanların ölüme yaklaştıklarında hayatlarının gözlerinin önünden film şeridi gibi geçtiğini duydum.
Ouvi pessoas que tiveram experiências de quase-morte dizerem que quando estamos perto da morte, a vida passa diante dos nossos olhos.
Ölüme yaklaştığında hayatın gözlerinin önünden film şeridi gibi geçer.
Quando estamos perto da morte, a vida passa diante dos nossos olhos.
Arkadaşlarımın çoğu konuya elimden geldiğince ışık tutmam için bana yaklaştı.
Vários amigos apelaram a mim, para ver se eu poderia lançar luz sobre a matéria.
- Teşekkürler. Doğum günün yaklaştığını fark edince sana iyi bir gün gibi mi geldi? Kim bilir?
Talvez os aniversários sejam perigosos, como o Natal
Kurbanlarının hayatlarını sürdürdükleri, kendi sonlarına ne kadar yaklaştıklarından bihaber oldukları bir dünyaya.
Onde as vítimas viveram as suas vidas Sem nunca saber, o quão próximo estiveram da morte.
Daireyi ayarlar, göğsünüze koyup gezegene doğru tutarsanız ne hızda yaklaştığını, son olarak da ne hızda uzaklaştığını göreceksiniz.
Se ajustarmos o arame e apontarmos na direcção do planeta, do peito dir-nos-á a que velocidade se aproxima, e a que velocidade se vai afastar.
Bazılarınızın yaptığı gibi birliğinizin gücünü hafife almayın ki gün yaklaştıkça daha da artacaksınız.
Não abandonem a nossa congregação, como é costume de alguns, mas aproximem-se mais à medida que o dia se aproxima.
Biraz yaklaştırın, çocuklar.
Tragam-na para mais perto, conseguem?
Birinin arkadan fazla yaklaştığını hissederler.
- alguém está andando muito perto por trás deles.
Savaşın yaklaştığını biliyorum ama sen rüzgârın işi diyorsun.
Sei que a guerra se aproxima, e tu dizes que é um truque do vento
Pantolonu kuruyana kadar halının üstüne yaklaştırmayın.
Eu não o punha perto de uma carpete, até as suas calças secarem um pouco.
Bu, hayatında aşka en yaklaştığın an.
Isto é o mais perto do amor que alguma vez ficarás.
Aynı zamanda kahveni içmek için dikkatsizce yaklaştığını düşünmekten nedamet ediyorum.
- Também sou contrita por pensar que és imprudente na maneira como bebes café.
Burns bana, Cavallo'ya yaklaştığını, bir bağlantı yakaladığını söylemişti.
Ele contou sobre um contacto que o aproximou do Cavallo.
Kızını öldüren adamı yakalamaya nasıl yaklaştığını ama yetişemediğini...
Estava a pensar no Burns, o quanto perto chegou de apanhar o homem que lhe matou a filha.
- Hâlâ tam olarak nasıl yaptığını anlamam gerek. Ama çok yaklaştık.
Ainda tenho de perceber como ela o faz, mas estamos quase lá.
Dans pisti gibi insanların birbirine yaklaştığı bir yerde bunu yapmak da doğru zamanda doğru figürleri kullanmayı bilmekten geçer.
É fácil na pista de dança ; onde aproximar-se das pessoas é uma questão de saber os movimentos certos e usá-los na hora certa.
Katil, Lambert'in partiden ayrılmasını beklemiş takip etmiş, araba vadiye yaklaştığı sırada düğmeye basmış ve bum araba infilak ederek yoldan çıkmış.
- colocar a bomba. - O assassino espera que o Lambert saia da festa, segue-o, quando o carro se aproxima do barranco, aperta um botão e explode e sai fora da estrada.
Galaktik ekvator ile hizalanmaya yaklaştıkça bu dev yıldızın çekim alanına giriyoruz.
Um sol a entrar em colapso com a massa ao máximo perto do limite da nossa galáxia.
Dünyanın sona yaklaştığının farkında mısın? Yanılıyorsun, dünyanın üzerindeki çekim kuvveti kendi rotasında ilerlemeli.
Errado, as forças gravitacionais que operam na terra precisam de seguir o seu curso, nós sobrevivemos antes, vamos sobreviver novamente.
Artık çok yaklaştın.
Já estás próximo.
Başka bir makinanın yaklaştığını görüyoruz Ve Guy Martin pitin önüne gidiyor
E temos agora outra máquina a chegar e é Guy Martin acaba de entrar,
Heather'a yaklaştığını biliyordunuz ve o da baskıya dayanamayacaktı.
Sabia que ele estava a aproximar-se da Heather e que ela contaria tudo sob pressão.
- Ne kadar yaklaştın?
Quão perto?
Çok güzel kokan bir kadının yanına fazla yaklaştım, ve o beni...
Aproximei-me muito de uma rapariga que cheira bem e ela simplesmente me...
Nancy'nin doğum gününün yaklaştığını hatırlattı bana şimdi.
Ele lembrou-me que o aniversário da Nancy está a chegar.
İç Savaş parçalarını yemek odasına getirmeye oldukça yaklaştık.
Quero as peças da Guerra Civil para a sala de jantar. Não, deixem isso aí.
Üstündeki yatakta tam 68 tane yay vardır ve her gece sana biraz daha yaklaştığını hissedersin.
Há 68 molas no colchão por cima de ti, e vais sentir isso cada vez mais perto, noite após noite.
Valentino tarih öğrencisi olduğu için Agostini'nin rekorlarına yaklaştığını çok iyi biliyor.
O Valentino estuda história, ele sabe muito bem que consegue bater os recordes de Agostini.
Philip bu olayın yaklaştığını biliyor olmalı ki, makinesinin inşasını bu zamana denk getirdi.
O Philip devia saber que estava a vir, então construiu a máquina dele para coincidir O que raios é a Convergência?
Neyin yaklaştığını umurumda değil, kızımı benden alamayacaklar.
Não sei o que aí vem, mas eles não me vão tirar a minha filha.
- Bir şeyin yaklaştığını fark ettiğinizde...
- Quando vês algo a vir...
yaklaşık 83
yaklaşıyor 99
yaklaşın 139
yaklaş 303
yaklaşma 142
yaklaşıyorum 20
yaklaşıyoruz 63
yaklaştık 32
yaklaşıyorlar 62
yaklaşmayın 75
yaklaşıyor 99
yaklaşın 139
yaklaş 303
yaklaşma 142
yaklaşıyorum 20
yaklaşıyoruz 63
yaklaştık 32
yaklaşıyorlar 62
yaklaşmayın 75