Yapıyorlar tradutor Português
6,927 parallel translation
Burada ne yapıyorlar?
O que andam eles a fazer aqui?
Erkekler için yapıyorlar mı?
Também fazem para homem?
Davetiyesi olmayanlara ne yapıyorlar acaba?
O que farão eles a pessoas sem convite?
Fotoğraf kağıtlarını ve ekipmanlarını yapıyorlar.
Produzem papel fotográfico e equipamento.
Birlikte başka şeyler de yapıyorlar mı benim iştirak edebileceğim veya izleyebileceğim.
Sim, impressionante! Mas elas fazem... outras coisas juntas? Estou a brincar!
Birbirlerine yorum, beğenme, tweet, geyik ve başka ne halt varsa yapıyorlar bugünlerde.
É o que fazem uns aos outros hoje em dia.
Teksas'ta Yahudilere ne yapıyorlar biliyor musun?
Sabes o que fazem lá aos judeus?
Zamanında o yalanları söyleyenler, şimdi yine bunu yapıyorlar.
Mentiras ditas pelos mesmos homens que hoje voltam a mentir.
- Bir sarımsaklı ekmek yapıyorlar...
- Eles fazem uns fantásticos...
Freddy'nin Spor Salonunda çalışıyorlar ve gaziler için bir hayır işi yapıyorlarmış.
Estão a treinar no ginásio do Freddy, e estão a fazer... um evento de caridade, para veteranos feridos.
Hakkımızda filmler yapıyorlar.
Fazem filmes sobre nós.
- Hala yapıyorlar.
- Ainda o fazem.
Harika et spesyali yapıyorlar.
Eles têm um strip bem fixe.
- Ne yapıyorlar ki?
O que estão a fazer?
- Meseleyle ilgili ne yapıyorlar?
- O que estão a fazer a respeito disso?
Neden ikinci defa böyle bir gözden geçirme yapıyorlar emin değilim.
Não sei porque está a questioná-los.
Max, bunu yıl dönümünden ötürü mü yapıyorlar?
Max, estão a fazer isto por ser, sabes, o aniversário?
Bunu kadınlar mı sana yapıyorlar yoksa...
As mulheres fazem-te isto ou tu...
Büyük bir paskalya yemeği yapıyorlar..
Eles fazem um grande jantar de Páscoa.
Hala telefon rehberi yapıyorlar mı?
E ainda fazem listas telefónicas?
Ona ne yapıyorlar?
O que lhe estão a fazer?
Ne yapıyorlar, baksana.
Vê o que estão a fazer.
Buralardaki yerlerden daha ucuza ve hızlı yapıyorlar.
Era mais barato e mais rápido do que outra daqui perto.
Bunu resmen her gece yapıyorlar.
Fazem isto todas as noites.
Dansı yapıyorlar.
Elas estão a fazer a dança.
Takas karşılığı Dış Halka'ya taşıma yapıyorlar.
A troco de trabalho, conseguirás transporte para a Orla Exterior.
Burayla ilgili bir televizyon programı yapıyorlar ve biz de oynuyoruz.
Estão a fazer um programa sobre este sítio e nós somos os protagonistas.
İnleyen ölüm perileri otele giriş yapıyorlar da.
São só gemidos de umas fadas da morte que estão a entrar.
Bütün testleri yapıyorlar. Ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Estão a fazer todos os testes, tudo o que podem.
Yıkama yağlama yapıyorlar.
botão-de-rosa no sentido dos ponteiros do relógio.
Tersten de yapıyorlar!
E no sentido inverso.
Vay canına, dansını çok iyi yapıyorlar.
Ena, eles são muito bons a fazer a tua dança.
İnsanlar burda böyle mi yapıyorlar?
As pessoas por aqui fazem este tipo de coisa?
- Hayır. Columbia kızları bizi değersiz hissettirmek için her şeyi yapıyorlar "Ben çoktan yaptım" falan
As raparigas de Columbia esforçam-se para te sentires inferior, o que já acontece.
Meslektaşlarınız daha samimi filmler yapıyorlar minimalist ama sizin filmleriniz hep günümüzde geçiyor.
Os seus colegas refugiam-se muitas vezes num cinema mais íntimo, mais minimalista, mas a senhora sempre colocou as suas histórias no presente.
Kendi götlerini kurtarmak için PR çalışması yapıyorlar.
Têm de descobrir uma artimanha legal para se safarem.
Peki okula gitmeyen kızlar ne yapıyorlar?
Então, o que fazem as raparigas se não vão à escola?
Öyle yapıyorlar, çünkü tehdidimizi hissediyorlar.
Eles desprezam e gozam-nos, porque sentem a nossa ameaça.
Ne yapıyorlar?
Que estão eles a fazer?
Neden yapıyorlar?
Porque o fariam?
Bunu bize neden yapıyorlar?
Porque estão a fazer-nos isto?
- Ne yapıyorlar?
- Que raio estão a fazer?
Cumartesi parti yapıyorlar.
Vão dar uma festa no sábado.
Harika italyan mantısı yapıyorlar.
Fazem raviolis excelentes.
Hayal bile edemeyeceğimiz şekillerde fedakarlık yapıyorlar.
Sacrificam-se de formas que nem imaginamos.
- Ne yapıyorlar?
O que estão eles a fazer?
Kulüp binasında yapıyorlar.
Fazem tudo dentro do clube de golfe.
- Böyle şeyleri reklâm sektöründe de yapıyorlar mı?
Fazem isso, em publicidade? Claro.
Ve ekonomiye değer katacak bir şey yapıyorlar mı, bu çok belirsiz.
E não se percebe se estão a fazer alguma coisa de valor para a economia.
Hafif silah atışı yapıyorlar.
Há algumas trocas de tiros.
Yapımcılar da yeni binalar için uğraşıyorlar.
E os construtores estão ansiosos para construir no nosso terreno.