Yaylanın tradutor Português
115 parallel translation
Beni sinirlendirmeden yaylanın burdan!
Sai daqui, antes que eu comece a disparar.
Sizin tabirinizle : "Yaylanın."
Na tua língua : "põe-te a andar."
- Dediğimi duydunuz. Yaylanın. Bana bak.
Ouviram o que eu disse?
Biletlerinize baktım. Treniniz bir dakika sonra gelecek. Yaylanın.
Verifiquei a vossa saída e o comboio sai daqui a 1 minuto.
Kızlar, yaylanın.
Venham, meninas. Vão dar uma volta.
Şimdi doğru evinize, yaylanın!
Agora vão para casa.
Hadi, yaylanın buradan.
Tudo para fora daqui!
Yaylanın!
Toca a andar!
- Yaylanın!
- Saiam daqui!
- Bana neler yaptırdığına bak! Yaylanın! İşte böyle, devam devam!
- Tomara não consiga arrumar!
Yaylanın.
Malta, toca para a rua.
- Yaylanın dedim.
- Eu disse já.
Yaylanın!
Vamos!
Burada, sesin şu önemli yaylanın üzerinde Kayıp dostlarımız, içleri boşalan kalplerimiz
E tem a sua voz nesta planície pesada, e os nossos amigos ausentes e os nossos corações despovoados,
- Yaylanın.
- Desande.
Siz de yaylanın.
Vocês dois, desapareçam.
Yaylanın.
Vamos.
- Yaylanın.
– Anda.
Yaylanın!
Rua.
Yaylanın sizi piçler!
Saiam daqui, seus merdas!
Yaylanın.
Pirem-se.
Canlı adım atın, yaylanın.
Em bicos de pés. Muito bem. Muito orgulhoso.
Yaylanın buradan.
Fora daqui.
Yaylanın. Numaranızı aldım.
Vamos andar. tenho todos os números...
Şimdi yaylanın!
Agora vão-se embora!
Yaylanın parti severler!
Pirem-se! - Vamos lá!
Son kez söylüyorum, ikiniz de yaylanın buradan.
Pela última vez, calam o bico?
Hadi yaylanın bakayım.
Vamos, pirem-se. Vá, pirem-se.
Yaylanın.
Desapareçam.
Antrenmanımız var. Yaylanın!
Temos treino aqui, por isso... vai embora cabra!
Yaylanın o zaman.
Baza, então.
Bay Skinner, arazinizle ne yapacağınız hiç derdim değil, o yüzden yaylanın.
Sr. Skinner, não tenho nada a ver com o que fará do seu terreno, por isso, vá passear.
Masalarınızı toplayın ve yaylanın.
Limpem as secretárias e vão-se embora.
- Yaylanın, ikiniz de.
Rua!
- Zavallı bunakla tartışma. - Yaylanın.
Saiam!
Şimdi Hanımefendi'ye çantasını geri ver ve yaylan bakalım.
- Devolva a mala à senhora e vá dar uma volta.
Hadi yaylanın, yaylanın!
Vamos!
Yaylan. Anlarsın ya.
gozar, viver, etc.
Tekere bas, bi ayağını sarkıt ve yaylan!
Dá um passo em frente, solta os pés e dobra-se!
Bak delikanlı ya dışarı yaylanırsın, ya da polisi çağırırım.
Ouça, jovem, ou se põe a andar lá para fora, ou vou ter de chamar a polícia.
Haydi, adamını al ve yaylan.
Pega nesse falhado e desaparece.
Yaylan adamım, topu attın sen.
Vamos, vete daqui, amigo.
- Yaylan, tutuklanacaksın.
- Saia daqui, ainda é presa.
Eşyalarını al ve yaylan.
Pega nas tuas coisas... e põe-te a andar.
O zaman git Gold Mine'dan satın al. Hadi yaylan.
Então vai lá comprá-lo.
- Hadi yaylanın!
- Mexe-te!
- Ve zaten çakılmazsın, yaylanırsın.
E tu não te ias despenhar, ias saltar.
Yaylanın şimdi.
Estão dispensados.
Kardeşlerim siz de bunu inkar edemezsiniz. İnce belli bir kız içeri girdiğinde suratında bir gülümsemeyle yaylanırsın,... çünkü o kıçın düdüklenmiş olduğunu fark etmişsindir.
Ninguém pode negar Que ao ver um deles
Siz yaylanın.
Saiam daqui. Vamos embora, meninas.
Evet, haklısın, yaylan.
Muito bem, vai...