Yüzün tradutor Português
1,930 parallel translation
Benimle çıplak bir şekilde yüzün madam.
Nadai nua comigo, Senhora,
Onu zamanında öldürmüş olsaydın hala bir yüzün olurdu.
Se o tivesses morto quando devias, ainda terias uma cara.
Yüzün kırıştı.
- Tens pés de galinha...
Yüzün kapıya, sırtın bana doğru olacak şekilde dur.
Vire a cara para a porta, e as costas para mim.
Yüzün gülsün küçük adam.
Alegra-te, pequenote.
Çok çirkin bir yüzün var.
Tens uma cara muito feia.
Farklı görünüyorsun... yüzün.
Pareces diferente... a tua cara.
Yüzün kanıyor.
Estás a sangrar um pouco.
Şimdi senin yüzün de balon gibi şişecek.
Agora tu e a mãe têm galos iguais.
Çavuş, yüzün siyah olmuş.
Sargento, está um pouco sujo aqui.
Tıpkı muhteşem yüzün ve muhteşem kişiliğin gibi.
Como o seu rosto incrivelmente perfeito, e sua... personalidade perfeita.
Şu anda yüzün üzerinde öğrenci var ama halen yakalanıyorlar. İşe yaramazlar.
Agora, no meio de centenas de alunos, ainda são apanhados... inutilmente!
Yüzün çok tanıdık gelmişti zaten.
A tua cara não me era estranha.
Yüzün de negatif çıkıyor.
Embora a tua cara esteja negativa.
Yüzün alt tarafı yani.
- Uma deformação no maxilar, sob a face.
Seni dinleyemiyorum, yüzün çıldırtıyor beni.
Nem consigo ouvir o que tu dizes, a tua cara está a pôr-me doido.
Yani, bu bebeği kumaş ya da yüzün gibi en basit, sıradan şeylere doğrultabilirsin ve iğne deliğinin ışığı nasıl emdiğine bağlı olarak görüntü sapacak, alışılmamış, bozuk ve tuhaf olacak ve taklit olmayacak hikâye anlatma sanatı olacak.
Podia apontar esta coisinha para a coisa mais insignificante ou vulgar, como um tecido ou... A sua cara, ou seja o que for. E dependendo do modo como a câmara de orifício absorve a luz, vai ficar distorcida e estranha e imperfeita e esquisita
Gözler, yüzün meme uçlarıdır.
Os olhos são os mamilos do rosto.
Evet öylesin. Güzel yüzün...
Olha essa carinha.
Yüzün güzel demek istedim.
O que eu queria dizer é que a tua cara é bonita.
Yüzün gözün kir içinde.
Estás todo sujo.
Yani, senin de en beğendiğim yerin yüzün değil.
Bem, também não curto a tua. E o resto todo também.
Çünkü mükemmel bir yüzün var.
Porque o teu rosto é perfeito.
Sorun şu ki, yüzün 15 yaşındayken mükemmel.
O problema é que o teu rosto é perfeito aos 15 anos.
Yüzün hoşuma gidiyor.
- Eu gosto do teu rosto.
- Onun hakkında konuşunca yüzün aydınlanıyor. - Teşekkürler.
O seu rosto ilumina-se quando fala dele.
Yüzün, güzellerim.
Nadem, coisinhas lindas!
Yüzün, güzellerim.
Nadem, coisinhas fofas!
Yüzün.
Nadem.
Çok güzel de bir yüzün var.
E tens um rosto lindo.
Evet, küçükler. Yüzmenizi istiyorum. Yüzün, yüzün.
Muito bem, pequenos, quero que nadam muito.
Yüzün!
A tua cara...
İyi manada sesinle yüzün birbirine uyuşmuyor.
- A sua voz não combina com a sua cara de uma forma boa?
Denny, yüzün.
Denny, a tua cara.
Yüzün.
A tua cara.
- Şişko bir yüzün var çünkü.
- Pois, tens uma cara gorda.
Ve... Yüzün yeniden tanımlanma işlemi başlatılıyor.
E... iniciando os testes de reconstrução facial.
Yüzün neden asık?
Para quê esse olhar severo?
Diğer taraftan senin çok güzel bir yüzün var ha?
Por outro lado... És muito bonito, não és?
Yüzün şu beyaz şeye dönük olsun.
Para aqui. Olhe para aquela coisa branca ali.
Ne ismin var ne yüzün demek?
Então, sem nome. Sem rosto.
Yüzün için ıslak mendil var. Bekle.
Tenho toalhetes para a cara!
Elin yüzün onun bağırsaklarıyla kirlenecek!
Você ficará com as tripas dela!
Mobilya ve diğer şeyler, her şey, senin yüzün, gözlerin, herşey değişmiş.
A mesa e outras coisas. Em todo o lado. Os vossos olhos e rostos.
Bu yüzün nereden geldiğini bilmiyorum.
Não sei de onde veio este rosto.
Şimdi yüzün gülecek dostum.
- Isto vai fazer-te sorrir.
Senin yüzün neden asık, tatlı şey?
Porquê essa cara triste?
Yüzün hiç yabancı gelmedi.
A tua cara não me é estranha, sabias?
Yüzün her gün bana ölümü getiriyor ve her gün ölümle birlikteyim
" A tua cara assombra-me todos os dias... E todos os dias eu espero ansiosamente a morte.
"Yunus gibi yüzün" mü?
Nadar Como Um Golfinho?
- Hayır aslında. Yüzün yüzünden.
É a tua cara.