Yüzünden tradutor Português
33,652 parallel translation
Buraya geldim çünkü... Angela'ya olanlar yüzünden.
Vim cá pelo que aconteceu à Angela.
- Bobby yüzünden benden hoşlanmıyorsunuz.
Não gosta de mim por causa do Bobby.
- Yüzünden belliydi.
- Viu-se na cara dele.
- Şüphelinin yüzünden okunan bir suç
- Desde quando?
Annenle ilişkisi yüzünden mi musallat oluyorsunuz, hoşnut olmadığın için mi?
Está a implicar com ele por ele andar com a sua mãe e não gostar?
Evet, yoksunluk yüzünden.
- É da falta da medicação.
Kafasındaki şey yüzünden oldu galiba, efendim.
Acho que é esta peça na cabeça que ele está a usar, senhor.
Ama bana gösterdiğin viski yapımı hakkındaki YouTube videoları yüzünden çok yoruldum.
Mas, sabes, estou muito cansado de todos aqueles vídeos do YouTube que me mostraste sobre como preparar uísque.
Sana olan nefretim yüzünden öldüm.
Morri por causa do meu ódio por vocês.
Para yüzünden.
Por causa do dinheiro.
Senin yüzünden beni deneyden çıkaracağını söyledi.
Diz que vai expulsar-me da experiência por tua causa.
- Senin yüzünden demedi tabii, ama...
- Não diz que és tu, mas...
Malzemesi yüzünden hiç protesto edilmemiş olan kim, biliyor musunuz?
Sabem contra quem nunca protestaram devido ao material dos espectáculos?
Her gün aldığım nefret mektupları yüzünden silah kontrolü denince ilk akla gelen kişi oldum. Saati saatine Amerikalı bir silah sahibinin mutlu veya üzgün olduğunu söyleyebilirim.
Devido ao correio hostil que recebo diariamente, porque me tornei num representante do controlo de armas, posso dizer-vos com precisão horária quando um americano dono de armas está feliz e quando está triste.
Şu an katatonik bir durumda olan annesinin eskiden yaşattığı psikolojik travma yüzünden çaresizlik hissine dayanamayan duygusal gelişimini tamamlayamamış bir çocuk.
Um rapaz emocionalmente bloqueado que não suporta a sua sensação de impotência, pois ela recorda-o do trauma psicológico que lhe foi infligido pela sua mãe que ficou catatónica.
Yangın yüzünden bir haftadan az oksijenleri kaldı.
O fogo deixou-os com oxigénio para menos de uma semana.
Arazi yüzünden aracı daha ileri götüremem.
Não consigo mover o Rover mais para frente porque Do terreno.
Sen de yıllardır çizgiyi geçip duruyorsun ama bunun yüzünden hiç keyfin kaçmadı. Bana hikaye anlatma.
Não me venhas com tretas.
Ama şu anda sizin yaptığınız bir şey yüzünden yanlış adam içeride. - Ben hiçbir şey yapmadım.
Mas o homem errado está no corredor da morte por causa do que o senhor fez.
Michael yarık yüzünden kötü hissettiğinden size küçük bir jest yapmak istedi.
O Michael quis dar-vos um presente por causa do sumidouro.
Aylaklık veya serserilik gibi çok önemsiz suçlar yüzünden tutuklandılar.
Eram detidos por pequenos delitos, como ociosidade ou vagabundagem.
Geçen gece, saldırı yüzünden suçlanan sekiz genç tecavüz ve cinayete teşebbüsten hakim karşısına çıkarıldı.
Ontem à noite, os oito adolescentes acusados do ataque foram acusados de violação e tentativa de homicídio.
Ne söyleyeceğini biliyorum ama Mike bizim için kendini hapse soktu şimdi de benim içeri tıktığım biri yüzünden tehlikede.
Eu sei o que vais dizer. Mas o Mike foi preso no nosso lugar. E corre perigo graças a um tipo que ajudei a condenar.
O piç herif yüzünden her şeyini kaybeden masum insanı Mike'a göstereceğim.
Mostrar ao Mike aqueles que perderam tudo por causa daquele sacana.
10 avukattan 9'unun bilmediği özel bir kanun yüzünden.
Por causa de um estatuto obscuro que nove em cada dez advogados desconhece. Mas eu não.
Sutter yüzünden bu durumdasın... ve o da davayı düşürmeni istiyor biz onun diğer işlerine sahip olsak da olmasak da.
Estás nessa posição por causa do Sutter. Ele estaria a exigir-te o indeferimento quer tivéssemos o negócio dele quer não.
Yani öyle yüksek çığlık atıyordu ki dili ağzında geriye doğru dönüyordu ve gözyaşları yüzünden fışkırıyor gibiydi.
Gritava tão alto que a língua se enrolava para o céu da boca e as lágrimas lhe saltavam da cara.
Evet ama muhtemelen EMP yüzünden.
- Sim, mas, provavelmente foi um dispositivo EMP.
Elektrik kesintileri yüzünden, yağma olacak.
Com o apagão, devem haver saques.
- Sizin gibiler yüzünden buradayım.
É por indivíduos como você que estou aqui.
Ve ona olacaklar yüzünden seni vurmam gerekirse vururum.
E se eu tiver que te alvejar para impedi-lo de sair... Fá-lo-ei.
İşte bu tarz bir yorum yüzünden sorun çıkıyor.
Sabe... esse tipo de comentário, ilustra o problema.
Lincoln olanlar yüzünden kendini yıpratmanı istemezdi.
O Lincoln não gostaria de te ver matares-te por aquilo que aconteceu.
Bütün bunlar o kahrolası kitaba olan takıntın yüzünden.
Tudo isto deve-se à tua obsessão por aquele maldito livro.
Üzerinde çalıştığı proje yüzünden.
É por causa deste projecto em que ele anda a trabalhar.
Bu Roxxon enerji santrali yıllar önce güvenlik ihlali yüzünden kapatılmış ama... Ama Lucy Bauer tekrar çalıştırabilirse deney için gereken enerjinin fazlasını sağlamış olur.
Esta central eléctrica da "Roxxon" foi encerrada há anos... por falhas na segurança, mas... se a Lucy Bauer conseguir fazê-la funcionar, terá energia suficiente para a sua experiência.
Yeğenim onun tuttuğu haydutlar yüzünden sakat kaldı.
O meu sobrinho está numa cadeira de rodas por causa daqueles marginais que ele contratou.
O lanet kitap yüzünden.
É aquele maldito livro!
Yaptığın şey yüzünden kaç masum canından oldu?
Quantos inocentes morreram por causa daquilo que vocês fizeram?
- Nasıl? - Senin yüzünden.
- Foi por tua causa.
Yaptığın şeyler yüzünden!
Pelas coisas que fizeste!
İnsanoğlu, medeniyetinin atıkları yüzünden dünya iklimini farkında olmadan değiştiriyor olabilir.
O Homem pode estar a alterar o clima do planeta inconscientemente através dos resíduos da civilização.
İnsanoğlu, medeniyetinin atıkları yüzünden dünya iklimini farkında olmadan değiştiriyor olabilir.
Mesmo hoje, o Homem pode estar a alterar o clima do mundo através dos seus recursos da sua civilização.
Amerikalı olduğunuzu biliyorum. Beni yanlış anlamayın ama sizin tüketiminiz yüzünden gezegenimizde kocaman bir delik açılacak.
Sei que é americano, e, por favor não leve a mal, mas o vosso consumo vai destruir o planeta.
Yangın yüzünden mi böyle oldu?
É por causa do fogo?
Bu arkadaşlar, palm yağı endüstrisi yüzünden yok olan ormanlar yüzünden burada. Artık var olmayan ormanlardan gelen mülteciler.
Estes animais são o resultado da perda de floresta devido à industria do óleo de palma, são refugiados de florestas que já não existem.
İklim değişikliği yüzünden nüfusların toplu hâlde göç ettiğini görüyoruz.
Temos uma migração massiva de populações devido ao clima.
BM barış elçisi olarak, geçtiğimiz iki yılda dünyanın dört bir yanına gittim. Endüstriyel kirlilik yüzünden boğulan Pekin gibi şehirlerde, Kanada'nın dümdüz edilmiş eski kutupaltı ormanlarında ve Endonezya'daki yakılmış yağmur ormanlarında bulundum.
Como Mensageiro da Paz da ONU, viajei por todo o mundo durante os últimos dois anos, vi cidades como Pequim paralisadas por poluição industrial florestas boreais no Canadá que foram derrubadas e florestas tropicais na Indonésia que foram reduzidas a cinzas
Ve artık anlıyorum, karısı yüzünden.
É a mulher.
Bir şey yüzünden oraya gitmiştim.
Fiquei enervado porque algo me abalou.
Kalbi sıvı yüzünden sıkışmış durumda.
A saturação de oxigênio é de 88 %.