Zamanla tradutor Português
3,177 parallel translation
Zamanla etkisi kaybolur.
Vai-se esbatendo com o tempo.
Çalışanların zamanla şirketi alması konusu.
É quando os empregados tem direito a uma parte da empresa onde trabalham.
Ama yine de güvendeydik. Zamanla hapishanemizi evimiz gibi görmeye başladık.
Mas estávamos a salvo e ao longo do tempo, tornamos o que julgávamos ser a nossa prisão, na nossa casa.
Pardon, Mercutio, Fazlasıyla meşguldüm öylesi bir zamanla ki bir adamın lütfunu yitirebileceği kadar
Desculpe, Mercutio, foi muito absortos. Nesse momento, qualquer pode perder sua graça.
"... önümüzdeki uzun ve şekillendirilmemiş onca zamanla... "
"Em aberto e informe, " leve como o ar na sua liberdade
Zamanla mı.
Com o tempo?
Zamanla buraya kadar gelmiştik.
Pouco a pouco, ali estávamos nós.
Ama zamanla anlatılanlar efsane olarak unutulup gitti.
Mas ao longo do tempo o conto tornou-se um mito
Ama zamanla pek çok farklı şeye dönüştüm.
Mas, com o tempo, também me tornei outras coisas.
54 dakika fazladan zamanla.
Ainda faltam 54 minutos.
54 dakika fazladan zamanla.
Andar mais 54 minutos.
Onunla ilgili son hatırladığım şeyi biliyor musun? Yani onu boğulmuş hâlde bulduğum zamanla ilgili?
Sabes o que me lembro mais dele... ou seja, quando o encontrei quando se afogou?
Zamanla alışırsın.
- Você se acostuma.
- Zamanla daha kolay oluyor mu?
- Fica mais fácil? - Não.
Zamanla o da artık.
Dê-me um tempinho.
Kokuya zamanla alışırsınız.
Vocês habituam-se ao cheiro.
Zamanla düzeleceğini söylediler.
Disseram-me que com o tempo ia ficar bem.
Etkisi zamanla şirinleyecektir.
Vai acabar por passar.
- Zamanla şirinlersin. Gidelim, Şirinler.
Tu habituas-te.
Sen de zamanla iyi bir toplayıcı olacaksın ama çok zahmet gerektirir evlat.
Tenho a certeza que a seu tempo vais ser bom apanhar, mas dá trabalho, rapaz.
Biraz çaba göster ve geçmiş zamanla konuş.
Tentar falar no passado.
Zamanla hiçbir şey hissetmez hale geldim.
Depois de um tempo eu não senti nada.
Ama zamanla bağımlı hale geldim.
Mas, passado uns tempos, tornei-me num viciado.
Zamanla ortaya çıkacaktır.
Vai aparecer com o tempo.
Ötekileri zamanla hallederim.
Vou lidar com o resto deles a seu tempo.
Zamanla size bunları öğreteceğim.
A seu tempo vou ensinar-vos.
Zamanla olur.
Vai ser preciso algum tempo.
Zamanla kolaylaşacak. Tamam mı?
Facilita as coisas.
Zamanla atlatır.
Isso passa-lhe.
Zamanla anlayacaksın.
A seu tempo, vais compreender.
Zamanla hiçbir şeyi cezasız bırakmamayı öğreniyorsun.
Aprendemos a não deixar passar nada.
Ben sana annesi öldüğünde eski sevgilini ziyarete gittiğin zamanla ilgili bir şey sorudum mu?
Alguma vez te perguntei sobre quando foste visitar o teu ex-namorado depois da morte da mãe dele?
- Zamanla, bunu kabullenmek zorundasın.
Quando chegar o momento tens que acreditar nisso.
Zamanla ikiye ayrıldılar.
Afastaram-se durante eras.
Aziz Arrigo'nun elleri sayesinde ben bu kıza dokununca dinlenecek bu vücut zamanla.
Só quando a mão de São Arrigo fizer os ossos dela tocarem nos meus é que serei curado.
Karşı koymaya çalıştım fakat zamanla gerçekten çok sevdim.
Tentei lutar contra isto, mas ela realmente cresceu em mim.
Zamanla, gittikçe daha çok ruh bu dünyaya geçiş yaptı.
Com o tempo, mais e mais espíritos vêm para este mundo.
Ortağım olman zamanla hoşuma gitti diyelim.
Vejamos as coisas assim, tenho gostado da nossa parceria.
Zamanla Davut Saul'un yanina atandi
Com o tempo, David passa a ser um ajudante na corte de Saul.
Biraz ara vermek istiyorsan zamanla olsun işte.
Dizes querer o teu espaço. Bem, agora dá um tempo.
Zamanla geçecek.
Isso desaparecerá com o tempo.
Zamanla birini nasıl seveceğini hatırlayacaksın.
Vais lembrar-te como é amar alguém com o tempo.
Zamanla soruşturmayla ilgili olan tüm dokümanları okuyacağız.
Vamos, a seu tempo, ler toda a documentação relativa à investigação.
İşleri zamanla ilerletti.
Há uma progressão.
Zamanla yok olup gidecek.
Ela tem razão. Vai aquecer um pouco, e a seguir desaparece.
Burada geçirdiğim zamanla ilgili düşüncem bu.
É isso que eu penso, dos meus tempos vividos aqui
Seninse ilk gecen. Zamanla olur.
É o teu primeiro trabalho.
Zamanla göreceğiz.
Só o tempo vai dizer.
Zamanla genişliyor. Tecrübe konuşuyor.
Ela vai ceder, confia em mim.
Ama zamanla bunun uzun, çok uzun bir zaman sürecek bir şey olduğu açık seçik görünmeye başladı.
Mas com o tempo, fica bem aparente que isso era algo que, provavelmente iria durar por muito tempo.
Zamanla alışırsın.
Vais-te acostumar.
zamanlama 22
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamanın var mı 17
zamana ihtiyacım var 37
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamanın var mı 17
zamana ihtiyacım var 37