Zamanımız var tradutor Português
1,924 parallel translation
Yeterince zamanımız var desene.
Nós temos muito tempo.
Ne kadar zamanımız var?
Quanto tempo temos?
Bizim gördüğümüz, daha çok zamanımız var.
Já algum tempo que não nos viamos.
Bence biraz daha saçmalamak için hâlâ zamanımız var.
Acho que ainda há tempo para mais algumas.
Daha zamanımız var.
Temos tempo.
Acele etmene gerek yok, zamanımız var.
Este é o teu momento, não te preocupes com a nossa agenda.
Atla, hala zamanımız var.
Entra, ainda estamos a tempo.
Annem biraz heyecanlıdır ama daha zamanımız var.
Minha mamãe fica nervosa. Mas temos tempo.
Evet, göreceğim. Sanırım biraz boşa harcayabileceğimiz zamanımız var peder?
Suponho que teremos algum tepo para nos conhecermos, padre...
Sanırım yeterince zamanımız var.
Acho que temos bastante tempo.
Ne kadar zamanımız var?
Quanto tempo ainda temos?
Dünya kadar zamanımız var.
Temos todo o tempo do mundo.
Çok zamanımız var.
Temos o dia todo.
Zamanımız var.
Temos tempo.
Biraz zamanımız var. Söyle bakalım.
Ainda temos tempo antes de fechar.
Ne kadar zamanımız var?
Por quanto tempo?
1 000 km yolumuz olduğuna göre zamanımız var demektir.
Só espero é que 1000 km nos dê tempo suficiente.
Onu geçene kadar ne kadar zamanımız var?
- Quando é que o atravessamos?
Tamam. Ne kadar zamanımız var?
Quanto tempo temos?
Her bir fotoğraf için ne kadar zamanımız var?
Quanto tempo teremos para cada fotografia?
Biraz daha zamanımız var.
Mas temos pouco mais tempo.
- Ne kadar zamanımız var?
- Quanto tempo temos?
Dışarı çıkıp bir şeyler alacak zamanımız var mı?
Temos tempo para sair e ir comprar?
Öyleyse onlar buraya gelmeden önce bunu halletmek için ne kadar zamanımız var?
Então, quanto tempo achas que eles demoram a regressar?
Harekete geçene kadar hâlâ zamanımız var.
Temos de amarrá-lo até isto passar.
Öyleyse daha zamanımız var.
Então ainda temos tempo.
Hala zamanımız var.
Ainda temos tempo.
Daha çok zamanımız var.
Sr. Monk, temos tempo suficiente.
Yetkililer salgını kontrol altına almadan önce şehirden çıkmak için yeterli zamanımız var.
Temos tempo suficinte para sair da cidade. Antes das autoridades limparem a raiva.
Yeterli zamanımız var.
O que nos dá tempo suficiente.
Hâlâ bu işi doğru yoldan yapacak zamanımız var.
Ainda temos tempo de fazer isto certo.
- Zamanınız var mı? - Sorun değil.
- Você está livre?
Üzgünüm, sizi hayal kırıklığına uğratacağım, profesör. Ama zamanımız yok, burada 30,000 kişi var. Devir yapmak önemli.
Lamento desiludi-lo, mas a todo o momento temos aqui cerca de 30 mil, o movimento aqui é considerável.
- Zamanımız var.
- Temos tempo.
10 güne kadar çekime başlıyoruz, bu kadar zamanımız var.
White Man Black Hole é seu livro, mas é meu filme. Eu começo a filmar em 10 dias. Agora é a hora.
İlgilenilmesi gereken bir ev var ve her zaman çalıştığımız insanlar başka bir işteler.
Tenho a limpeza duma casa para hoje e o nosso pessoal está todo ocupado, em Santa Fé.
Zaman sekansıyla ilgili bazı sorunlarımız var.
Estou a ter alguns problemas com a... sequência de tempo-data.
Zamanınız var mı?
Tem tempo para...?
Doğru ya da yanlış, Adama seni başkan olarak hiç bir zaman tanımaz ve tanıyacağı birine ihtiyacımız var.
Adama nunca o reconhecerá como Presidente e precisamos de alguém que ele reconheça.
O zaman bir bakalım. Öncelikle, kullanabileceğimiz ne kadar paramız var?
Bem, vamos a ver, em primeiro lugar quanto dinheiro temos para jogar?
Bir sürü mağara var. Zamanımız yok.
Há muitas cavernas, e não temos tempo.
Zamanımızı ve dikkatimizi vermemiz gereken bir sürü insan daha var.
Há tantas outras pessoas que precisam do nosso tempo e atenção.
- Ondan daha az zamanımız var.
- Temos menos do que isso.
- Biliyorsun, Gereğinden fazla sebebim var, En azından otuz beş yaşında bir yanlızım Ve, ee, evet, Zaman zaman yalnız,
Mas, por variadíssimas razões, tendo em conta que tenho 35 anos, solteira, e ocasionalmente sozinha, sucumbi às suas investidas.
Varış zamanımız nedir?
A que horas chegamos?
Bana sorarsanız, benim şakalarım olmadan dünyada hayat durur. Hem yeri zamanı geldiğinde Seekers'ı çalacak yürek başka kimde var?
Quanto a mim, o mundo não aguentaria sem a minha comédia e quem terá a estrutura moral para passar os Seekers na altura certa?
- Merhaba, biraz konuşmaya zamanınız var mı?
- Não se importa de falar connosco?
O zaman ben bir telefon edeceğim. Çünkü bilgiye ihtiyacımız var.
Então eu vou fazer um telefonema porque precisamos de informação.
Ben senin özel kişin değilsem, o zaman daha ciddi sorunlarımız var demektir.
E se eu não sou tua, penso que temos mais problemas com que nos preocupar.
Bir sene sonra gel, o zaman karşılığı var mı bakarız.
Volta daqui a um ano e veremos se tem cobertura.
- Oraya gitmiyorum. Biraz daha zaman ihtiyacımız var. Terry bunu dışarıda konuşmak istiyor.
Temos que ganhar tempo ao Terry.
var mısın yok musun 30
vardık 38
varsa 36
varenka 16
varşova 132
var tabii 24
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
vardık 38
varsa 36
varenka 16
varşova 132
var tabii 24
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varvara vasilyevna 23
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zaman geldi 92
zamanımız tükeniyor 18
zamanı gelince 71
zamanın var 16
zamanı geldi 236
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zaman geldi 92
zamanımız tükeniyor 18
zamanı gelince 71
zamanın var 16
zamanı geldi 236