Ölsün tradutor Português
481 parallel translation
- Niye ölsün? Burada her şey olabilir.
Aqui pode acontecer qualquer coisa.
Birileri ölsün.
Que haja mortes.
Ve bebeğim de ölsün diye dua ettim.
E rezei para que o meu bebé morresse também e se acabasse tudo.
Senin özlemini çeksin, seni hayal etsin, senin için ölsün istiyorsun kendin Bayan Linton olarak konfor içinde yaşarken.
Porque tu queres que ele anseie e sonhe contigo... morra por ti, enquanto tu vives confortavelmente como Sra. Linton.
Bırak nereye aitse orda ölsün, Edgar'ın kollarında.
Deixa-a morrer onde deve, nos braços do Edgar. Deixa-a morrer!
Bırak ölsün.
Deixa-a morrer!
Böyle ölsün daha iyi! Haydi öldürün onu!
Ele preferirá que seja assim!
Çok iyi bırak ölsün.
E depois! Deixa-o.
Ölsün mü istiyorsun?
Quertes matá-lo?
Biliyorum. Ölsün istemiyorum.
Eu sei, mas não o quero morto.
Lütfedin, George Stanley cenkten sonra ölsün.
Depois da batalha mandai matar Jorge Stanley.
- Hayır. Ölsün bir sürü Makedon'un, emirle öldüğü gibi!
- Não, que morra... como muitos macedónios, por ordem.
- O halde İbrani'ler ölsün.
- Então que morram os hebreus.
Kadınlarınız, erkekleriniz ölsün mü?
Mulheres, querem ver os homens mortos? Moisés!
Sigara içip de bana vermeyenin, anası babası ölsün mü?
Quem tiver um cigarro e não mo der, que lhe morra o pai e a mãe...
Ben de yardım etmeye çalıştım. Sadece onuruyla ölsün diye.
Tentei fazer isso por ele, tão sómente que morresse com honra.
Bir kısmı ölsün diğerleri de kuyruğu sıkıştırıp kaçsın diye gelmedik.
Acha que os trouxemos para que alguns morressem e os outros fugissem?
Ester ölsün isterdim.
Quem me dera que a Esther morresse.
Neden gripten ölsün ki? Bir önceki yıl difteriyi sağ salim atlatmıştı.
Porque haveria de morrer de gripe... se tinha escapado de uma difteria no ano anterior.
Kız da mı ölsün?
Mas, e a mulher, quer vê-la morta?
Ölsün! ...
Morte!
Vlll. Henry ile birlikte hanedan da ölsün, sonra yine taht savaşları başlasın.
Deixai a dinastia morrer com Henrique Vlll e voltaremos a ter guerras dinásticas.
- Ölsün diye bırakmıştık.
- Deixámo-lo como morto.
Bırakalım ölsün mü?
Deixá-la apenas morrer?
Annem babam ölsün ki yok...
Juro pela minha mãe.
Ne yani, Devereaux ölsün mü?
O quê, o Devereaux morto?
İsterse ölsün, onları başka bir yere gönder.
Nem que morra, quero-o daqui para fora.
Ne olursa olsun, kim ölürse ölsün, beynini dağıtacağım.
Aconteça o que acontecer, morra quem morrer, eu estoiro-te os miolos.
"Tek bir şey emrediyorum :" "Herkes olduğu yerde kalsın, olduğu yerde savaşsın ve olduğu yerde ölsün." dedi.
Disse-nos :'Agora, a única ordem é que todos fiquem onde estão, que combatam onde eles estão e que morram onde eles estão.'
Bize zaman tanı. Bırak kız ölsün.
Dá-nos tempo para que ela morra!
Bırakalım ölsün, ama neden ben acı çekeyim?
Deixe-o morrer, mas por que eu tenho que sofrer?
Öyleyse bırak ölsün, Tanrı günahlarını affetsin.
Então o deixe morrer. Que Deus lhe abençoe!
Kahrolası İspanyollar ölsün!
Morram, putos forasteiros!
Aç bırakalım onları! Tüm düşmanlarımız açlıktan ölsün!
O inimigo está a morrer de fome.
Diyelim ki ikizlerden birisi bir araba kazasında, ya da yıldırım çarpmasıyla ölsün diyelim, ama ötekisi ileri yaşlara kadar güzelce yaşasın.
Um dos gémeos morre na infância, por exemplo, num acidente com um cavalo, ou atingido por um raio, e o outro vive até à velhice.
Açlıktan ölsün diye mi?
Para fazê-lo passar fome?
- Kazandın, bırak ölsün.
- Tu ganhaste, deixa-o ir.
Ve taş üstünde kalmasın ve herkes ölsün diye Titanların sonuncusunu serbest bırakmanı emrediyorum.
E, para garantir que não fica pedra sobre pedra, nenhuma criatura, ordeno-lhe que liberte o último dos titãs.
Terry ölsün.
Tem de ser o Terry.
Ama ölecekse de bırakalım ölsün böylece fazla nüfus azalmış olur.
Já que ele tem de morrer, que morra e reduza a sobrepopulação.
İçeri girmeye çalışanlar ölsün diye bubi tuzakları kurmuşlar.
Para que quem lá entrasse, morresse logo.
Kararını vermen için 30 saniye veriyorum. Mazilli ölsün mü, kalsın mı?
Dou-lhe 30 segundos para decidir... se quer o Mazilli vivo ou morto!
Bence sadece erkekler savaşıp ölsün diye.
Acho que os homens gostam. Gostam de lutar.
Yavaş yavaş ölsün istedim.
Estava a tentar ganhar algum tempo.
" Bir rüyada ölsün.
Disse : " Deixa-o morrer num sonho.
Senin suçun yüzünden mi ölsün?
Então ela deve morrer.
Bırak ölsün.
Deixe-o morrer.
Masum insanlar ölsün istemezsin, değil mi?
Quero dizer, não quer matar gente inocente, não é?
Ya ölsün, ya ilelebet yaşasın.
Ou morre ou vive para sempre.
- Bırakalım halkımız açlıktan ölsün!
- Pois ele tem razão.
Çünkü önce kim ölürse ölsün, diğeri benim olacak. Tamam.
- Entendi.