English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Ö ] / Ölüm

Ölüm tradutor Português

22,185 parallel translation
Ölüm bizi almayacak.
A morte não nos vai levar.
Daha fazla ölüm, daha fazla ayrılık. - Komik olan ne?
Se isso acontecer, mais gente deixará a colónia.
Asıl olay, herkesin Pied Piper'ı ölüm sarmalı içinde görmesi. Histerik şakama gülünmesi uygun kaçmazdı.
Todos pensam que a Pied Piper está a morrer, seria inapropriado rirem-se.
N'oldu, ölüm şahini korkuttu mu?
O que foi, o bútio da morte?
Peki bir diktatörün ülkesine nasıl gizlice girip ölüm ışınından kaçacağız?
Como entramos no país de um ditador e destruímos o seu raio mortal?
Ölüm saati sabah 2 ile 4 arası.
Pela temperatura, a hora da morte foi entre 02h e 04h.
Politika ölüm tehdidinden daha mı önemli?
- vai parecer fraco aos adversários.
Seni başından atmak için sahte ölüm mü tasarladı?
E ela fingiu a sua morte para despista-lo?
Birkaç ölüm daha olursa, hayat filmini Yunan trajedisine çevireceğiz.
Mais umas quantas mortes, e mudamos este filme da vida real numa tragédia grega.
Acımasız bir ölüm makinesi bizi avlamaya geliyor.
Uma máquina mortal implacável está a dirigir-se para cá neste momento. Mas para quê anunciar-se com um postal críptico?
Şu an sözde acımasız ölüm makinesinin arkadaşlarımın peşine düşmesine izin veremem.
A última coisa que preciso é de uma "máquina mortal implacável" a perseguir algum dos meus amigos.
Bana ölüm isteği gibi geldi.
Pareceu-me que ele estava com uma pequena vontade de morrer.
Dedektifler ölüm zamanını sordu o yüzden o kısmı suç mahallinde hallettim.
Os detectives pediram a hora da morte, portanto tratei disso.
Su buz gibiydi. Bunu onaylayabilirim. Yani tam ölüm zamanını belirlemek güçtü.
A água era frígida, garanto, portanto foi difícil calcular a hora da morte, mas terá sido morta algures nas 48 horas antes de ser descoberta.
Başaramazsak, görevimiz başarısız olursa daha çok ölüm olacak.
Se falharmos, se a nossa missão não tiver sucesso... muitas mais mortes se seguirão.
Görevimiz başarısız olursa daha çok ölüm olacak.
Se a nossa missão falhar, mais mortes se seguirão.
"Zafer ya da ölüm."
- "Vitória ou morte."
Kripton'da ölüm cezası yoktur.
Não há pena de morte em Krypton.
Yedi milyona yakın ölüm hesapladım.
Calculei um total de 7 milhões mortos, mais ou menos.
Ona onurlu bir ölüm bahşedeceğini söylüyordu.
Ela disse que lhe iria dar uma morte honrada.
Kadim Yunanlıların Hades'i, Mısırlıların Anubis'i ve Incalıların ise Yeraltı Dünyası'nın Efendisi, Ölüm Tanrısı Supay vardı.
Os Egípcios, Anúbis. Os Incas, Supay, o Senhor do Submundo, Deus da Morte.
Zihninin kontrol edilmesi ve benimle ölüm dövüşüne girmen yeter de artar.
Teres a tua mente controlada e envolveres-te num jogo mortal comigo, é muito para um só dia.
Zenginlikte ve fakirlikte, hastalıkta ve sağlıkta ölüm bizi ayırıncaya kadar.
Na riqueza e na pobreza, na doença e na saúde, até que a morte vos separe.
Yaşam ve ölüm üzerinde ne kadar güç sahibi olduğunu anladığımızı görüp tatmin olana dek durmayacak.
E não vai parar até que esteja satisfeito, até que saibamos exactamente o poder que ele tem sobre a vida e a morte.
Çoğu plan ölüm içerir.
Muitos interesses incluem a morte.
Ölüm sana yetmiyor, değil mi?
A morte não te basta, pois não?
Her geçen gün peşini bırakmayacak bir ölüm.
Uma morte na sua consciência, dia após dia, para o resto da sua vida.
"Emperyalistlere Ölüm."
"Morte aos imperialistas."
Skaikru, ölüm getirenler.
Skaikru, os portadores da morte.
Tek bildiğin ölüm.
A morte é tudo o que conheces.
Ne kadar ölüm tehdidi alıyorum biliyor musunuz?
Sabe quantas ameaças de morte eu recebo?
Ölüm cezası uygularsan, AB üyesi olamazsın tabii ki.
Ainda não há... Não se pode ser membro da UE, com pena de morte, claro.
Ölüm sebebi : küt bir cisimle defalarca kafa ve vücuda darbe.
Causa da morte : repetidos golpes na cabeça e no corpo.
Ölüm anında.
Ela está na memória da morte.
İki tane ölüm hatırası olamaz.
Ele não pode ter duas memórias de morte.
Ölüm.
Morte.
Askeri bir üsse sahte bir kimlikle girmenin cezasının ölüm olduğunu biliyor muydunuz?
Sabe que entrar em base militar sob falso pretexto é punível com morte?
Sana acı, ölüm, son ve başlangıçların olmadığı bir dünya gösterecek.
Ele vai mostrar-te um mundo sem dor sem morte. Sem início nem fim.
Titan'ı ararsanız bulacağınız tek şey ölüm.
A busca por Titan só leva à morte.
Jennifer, Titan'da bulacağınız tek şeyin ölüm olduğunu söyledi.
A Jennifer disse-me que em Titan só existe morte.
Ölüm günüm.
O dia em que morro. Isto não tinha de acontecer.
- Ölüm. Dışarıdakiler makine için birbirlerini yiyorlar.
Aqueles rapazes estão a lutar por aquela Máquina.
Orada hep ölüm vardı ve hep ölüm olacak.
Houve, há e haverá morte lá.
Ölüm ve kaos gelmeden önce hayatları bağışlananlar.
São os poucos felizardos, os que foram poupados do que vem no fim, do que vem a seguir : a morte, o caos.
- Cole, bunu yaparsam sonsuza kadar ölüm ve zamanın olmadığı Kızıl Orman'da onunla olabilirim.
Cole se fizer isto, posso ficar com ela para sempre na Floresta Vermelha. Sem morte, sem tempo.
Tamam, Coco'nun ölüm anısını haritalandırdım.
Já mapeei a memória da morte da Coco.
Tamam. Kirsten, seni ölüm anına götürebiliriz.
Kirsten, podemos levar-te até a hora da morte.
Ölüm anına yakın.
- Ela está perto do momento da morte.
Bir dava açacak olursa Onun için ölüm olur.
Se ele apresentar uma queixa, ela será de morte injusta.
İkisi de kazara ölüm dosyası.
São ambos casos de homicídio por negligência.
Ölüm sebebi "hükümet".
"O governo".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]