English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ I ] / Istan

Istan tradutor Português

6,058 parallel translation
Stan, Clyde'in Lisa Berger ile ciktigini biliyor musun?
Ouve, Stan, tens visto que Clyde está a sair com Lisa Burger? Sim, tio.
! Bunu nasil yaparsin ya, Stan?
- Como te atreves, Stan?
Ben Gizli Servis'ten Stan Hoffman.
Stan Hoffman. Serviços Secretos.
Seni gördüğüme sevindim, Stan.
É bom vê-lo, Stan.
Çoğu insan birkaç ısırıştan sonra bayılır, Ama bu sefer... atar damarı buluncaya kadar ısırmaya devam etmiş.
Qualquer um tinha desmaiado depois de algumas dentadas, mas ela não parou, até encontrar uma artéria.
Los Angeles'a gitmek üzere olan bir kargo uçağının kalkıştan hemen 90 saniye sonra Washington içinde patladığı belirtiliyor.
Um avião de carga com destino a Los Angeles. Fontes dizem que ele explodiu 90 segundos depois da descolagem aqui em Washington.
Şahsi bir davranıştan dahası olduğu anlaşılıyor.
Algo que me diz que é mais do que despersonalização.
Adamım!
Stan, meu amigo!
Ama bu başka biri için... Stan.
Mas é para outra pessoa, Stan.
Evet.
Sim. Contei ao Stan.
Stan'a söyledim. Ne?
O quê?
Bu yüzden şimdi ona yardım ediyorsun birini bulması...
E agora está a ajudá-la a encontrar alguém para o... - Stan.
- Stan.
- Stan.
işte bu yüzden bunu yapıyor, Stan.
É por isso que ela está a fazer isso, Stan.
Ve Stan ağladığında, Victor ona sarılıyor.
Quando o Stan chora, o Victor abraça-o.
- Stan, ben Duncan Carlisle.
- Stan, é o Duncan Carlisle.
- Stan.
- Stan. Sou eu.
Stan Hoffman'a olanları duydum.
Ouvi sobre o nosso amigo, o Stan Hoffman.
Dıştan huysuz, içten aksi ve hoşnutsuzdur.
É mal-humorado por fora... rabugento e irritado por dentro.
Penny, Sheldon olmasaydı çizgi roman efsanesi Stan Lee ile asla tanışamazdın.
Penny, se não fosse o Sheldon, nunca terias conhecido a lenda de banda desenhada Stan Lee.
Sizinde satıştan kazanç elde ettiğinizden emin olmak istiyorum da.
E como se chama? Quero certificar-me que fica com os louros desta venda.
Nod düştü ama yarıştan çıkmadı!
Nod está por baixo, mas não está fora!
- Konuyu oraya getirmeyeceğim ama beni yanlış anlama Stan.
E não conseguirei isso cometendo erros, Stan.
İlerideki üçüncü çıkıştan kuzeye.
A terceira saída, rumo a norte.
Bekleyin. Başka bir şey öğrenmek istiyorsanız tersaneye tekrar gidebilirsiniz.
Muito bem, se quiser saber mais, volte às docas e vá falar com o Stan, um empregado meu.
Adamım Stan'le görüşün. Öğrenmeniz gereken ne varasa anlatır tamam mı?
Ele diz-lhe o que quer saber, está bem?
Yaratılıştan dehşete düşerek beni yok etmeye çalışmıştı.
Horrorizado com a sua criação, tentou destruir-me.
Kaldır, Stan, yada çık git burdan!
Acompanha, Stan, ou tira-me esse cu daqui!
Beşinci atıştan sonra dediğimiz gibi lobutları işaretlemeye başla.
Depois do quinto frame, não antes. Pões os pinos como combinámos.
Kıştan sonra yaz yazdan sonra kış tıpkı yılın tüm günleri gibi birbiri ardına, sonsuza dek.
Inverno e então Verão. Verão e então Inverno. Como um ano inteiro num dia.
Bugünkü yarıştan 2.000 kazandık.
Ganhámos $ 2.000 na corrida hoje.
Şu Coy Harlingen meselesi dıştan bakıldığında bir başka aşırı dozdan ölüm, bir başka keş, dava kapanmıştır.
Quanto ao caso do Coy Harlingen... À primeira vista... era apenas mais uma overdose, menos um drogado, assunto encerrado.
Satıştan elde edilen para İslamcı militanlara roketatar almak için kullanıldı.
O dinheiro da venda foi usado para comprar lança foguetes para os militantes islâmicos.
3.000 metre yükseklikte planlanan Rota'da gidin.
Stan agendado para a altura de 3.000 metros.
Çok az kaldı, bana ilk çıkıştan çıkmamı söylediler.
Quase lá, o tipo me disse para virar na próxima saída.
Teşekkürler, Stan.
Obrigada, Stan.
O 7 yarıştan en iyi dörtlü.
É a primeira de quatro à melhor de sete corridas.
Yukarı çıkarken aşağıda bıraktığın dünyaya ve tanıdıklarına baktığın zaman kısa bir bakıştan biraz daha fazlası sana ne kadar ufak olduğunu gösterir.
Quando estás bem alto E olhas para baixo Para o mundo que deixaste E para as coisas que sabes Pouco mais que uma olhadela Chega para te mostrar
Bu yüzden Stan'i elimde tutuyorum.
Isso é porque eu tenho o Stan, ok?
Stan ile tanıştığımızda biz de evliydik.
Stan e eu eramos casados quando saímos.
İkinicisi, karısı hiçbir seksi tarafı olmayan şişman bir kanadalıydı.
Em segundo lugar... a esposa de Stan era gorda, sem atractivos sexuais.
Senin yıldız top tutucun Andre Bello kıştan beri beraber yaptıkları gizli antremanlardan bahsediyordu.
O vossa estrela e "wide receiver" Andre Bello, tem-me contado sobre aqueles treinos secretos que ambos têm feito durante todo o Inverno.
Dıştan bakıldığında, kötü bir takas değil ama sence neden bunu yapmamız gerekiyor?
Como um todo, não é um mau negócio, mas, porque é que pensa que precisamos de fazer isto agora?
Korkunç bir açılıştan sonra 13. Şampiyonaları için yarışma hakkı kazandılar.
Após um início catastrófico, eles estão preparados para competir pelo 13º campeonato.
Yarıştan sonra zaten.
Depois da corrida, no entanto.
Yarıştan önceki gece sürücüler toplanacak.
Há uma reunião dos condutores na noite antes da corrida.
Yarıştan önceki yarış.
A corrida antes da corrida.
Charlotte ve Stan giderken... Onlara veda partisi düzenleyen ben değil miydim?
Quando a Charlotte e o Stan deixaram a nave, fiz uma enorme festa de despedida para eles, certo?
- Yarıştan çıkın.
Saiam da pista.
8 tur gitti ve heyecanlı bir yarıştan halen uzaktayız.
Oito voltas para o final e tem sido uma corrida emocionante, até agora.
3 gün oldu ve pazar gününden beri kayıp olan detektif Stan Jeter'in nerede olduğu konusunda hala net bir bilgi yok. Arabası gölün kenarında bulundu, ancak herhangi bir boğuşma izi yok.
Já se passaram três dias e nenhuma notícia sobre o paradeiro do Detective Stan Jeter, desaparecido desde domingo, o carro dele foi encontrado à beira deste lago, mas não há sinais de luta.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]