Şam tradutor Português
27,719 parallel translation
Juárez, Şam, İstanbul ve Sahra'nın alt tarafındaki Afrika ülkelerinden nahoş haberler geliyor.
Relatórios de Ciudad Juárez, Damasco, Istambul e várias outras cidades da África Subsariana, são preocupantes da mesma maneira.
Sam şu an konuşamıyor çünkü her yerine ağda yapıyor ama... -... mesaj bırakın.
O Sam não pode falar porque está a encerar, tipo, tudo, mas deixe mensagem e...
Askeri seçenekleri değerlendirmeden önce Şam'ı arayıp nelere izin vereceklerini öğrenmek istiyorum.
Antes de discutirmos opções militares, vou fazer um telefonema para Damasco e ver o que permitem.
Sam?
Sam?
Annalise bunca zaman Sam ve Lila'yı bilerek Rebecca'yı savunmazdı, suçu yıkmak en iyisi olurdu.
Que a Annalise sempre soube do Sam e da Lila, defendeu a Rebecca quando era mais inteligente deixá-la ser condenada.
Sam için öldürmüşsün.
Fizeste-o pelo Sam.
Sam genç bir kızla seni aldatıyor.
O Sam andava a trai-la com uma mulher mais nova...
Sonra hepimizle kukla gibi oyna Rebecca'yı savunalım, Sam'i öldürelim.
E depois usar-nos a todos como se fôssemos marionetes, enquanto defendíamos a Rebecca, matamos o Sam...
Sam için yapmışsın.
Fizeste-o pelo Sam.
Sam seni varoşlardan getirip işe alayım diye vicdan yaptırdı o günden beri de sürekli kıçını pohpohluyorum.
O Sam arrancou-te da sarjeta e desde então que trato de ti.
Sam'in öldürülmesi, senin vurulman...
Por isso o Sam foi assassinado e levaste um tiro.
İsmi Sam'di.
Chamava-se Sam.
Sam.
Sam!
Sam yapmış.
- Foi o Sam.
Bunu biz yaptık Sam.
Nós fizemos isto, Sam.
Kafanın içindeki tanrı değildi Sam.
Não era Deus que estava dentro da tua cabeça, Sam. Era eu.
Anne bana Sam çıkmış!
Mãe, eu tenho um Sam!
Sam beni tamamen yanlış anladın.
Sam, entendeste-me mal.
Görüyorsun Sam, bana ihtiyacın var.
Sabes Sam, tu precisas de mim.
- Bir anının içindeyiz Sam.
Estamos numa memória, Sam.
Sam Winchester üzerine?
No Sam Winchester?
Arabayı alıp Sam'i görmeye gideceğim.
Eu vou conduzir um pouco. Vou ver como está o Sam.
Şuna bak Sam.
Olha para aquilo, Sam.
Basit bir kasabadan basit bir kız ve sen yakışıklı sayılan Sam Winchester.
Uma miúda simples de uma cidade pequena, e tu, o bem falante e bonito Sam Winchester.
Sam...
Sam...
- Hayır Sam.
Não, Sam.
Bu benim hatırladığım Sam Winchester.
Este é o Sam Winchester de que eu me lembro.
Sen eskiden bir kahramandın Sam.
Costumavas ser um herói, Sam.
Sam!
Sam!
Sam nerede?
Onde está o Sam?
Sam sana ne kadar saygı duyduğumu söylemiş miydim?
Sam, alguma vez te disse o quanto eu te respeito?
Cesur ve kararlı Sam Winchester'a ne oldu? Kendini daha büyük bir iyilik için feda edebilecek kişiye?
O que aconteceu ao Sam Winchester que era atrevido, decisivo, e pronto a sacrificar-se por um bem maior?
Çünkü eski Sam bunu yapmazdı, asla.
Porque o velho Sam nunca teria feito isso, nunca mesmo.
Haklı olduğumu biliyorsun Sam.
- Sabes que tenho razão, Sam.
Bunu yenemesin Sam.
Não podes vencer esta, Sam.
Sen yardım ettin ama Sam ve Dean Winchester gerçek kahramanlar.
Tu ajudas... Mas o Sam e o Dean Winchester são os verdadeiros heróis.
- Sam nerede?
- Onde está o Sam?
- Sam için endişelenme.
- Não te preocupes com o Sam.
Şimdi Sam biliyorum anlaman gereken çok şey var.
Agora, Sam...
Hadi ama Sam.
Por isso, vá lá, Sam.
Sam.
Sam.
Tabi Sam evet demezse.
A não ser que Sam diga sim.
Tamam Sam sana söylemeliyim bu bencilce dostum.
Certo, agora, Sam... Tenho que te dizer que... isto é egoísta, meu.
- Sam!
Sam?
Tamam Sam.
Muito bem, Sam.
Emin misin Sam?
Sam, tens a certeza?
Bohem ruhunu seviyorum Sam, ama tabanlarım fena acıyor.
Sam, amo a tua alma boêmia e isso tudo, mas os meus sapatos estão a magoar-me como o inferno.
Sen ve Sam bana öldüğünü söylediniz.
Tu e o Sam disseram-me que ela morreu.
Sam Archer arteri patlayana dek kırbaçlanmış ve kan kaybından ölmüş.
Sam Archer foi chicoteado até que uma artéria rompeu e sangrou até à morte.
Ben Sam'ın yanına gönderildiğimde annem hayatta mıydı?
A minha mãe ainda era viva quando o Sam adoptou-me?
Ayrıca bu Sam'in annesinin ismi.
Além disso, era o nome da mãe do Sam.