Bağlantılar tradutor Russo
2,444 parallel translation
Eh, büyüyle bir bağlantıları var.
Что ж, они имеют подход к магии.
Savunma Bakanlığı'ndaki bağlantılarınızın güvenli olduğuna inanıyor musunuz?
Вы верите, что ваши контакты в министерстве обороны заслуживают доверия?
Bağlantıları da var.
И она вступала с ними в контакт.
Wade'i ortadan kaybetmek istersen, bağlantılarım var.
Это поможет. И я знаю кое-кого, если ты хочешь, чтобы Уэйд исчез.
Bunlar senin bağlantıların, tüm işi sen hazırladın, o yüzden git ve senin olanı al.
Ты сам на них вышел, все сам подготоваил, так что иди и забери, то, что тебе полагается.
- Evet, onlar senin bağlantıların.
Но они всегда были моими контактами.
Quinn'in ahali bağlantılarına saygı duyuyor gibiydiler.
Понимаешь? Кажется, что шайка Куина уважает его связи.
Bak, onun Bratva'daki bağlantılarıyla temasa geçmeni istiyorum.
Слушай, я хочу чтобы ты связался с Братвой.
Sean McBride ile polis arasında bazı bağlantılar keşfettiğimi söylesem ne derdiniz?
Что бы вы сказали узнав, что я обнаружила связь между Шоном Макбрайдом и полицией.
Ne tür bağlantılar?
Какого рода связь?
Ayrıca, Patrick Tyneman'ın Ballarat'ın ötesinde bağlantıları var, ve editörüm onlardan biri.
И потом, у Патрика Тайнемана есть связи за пределами Балларата, например, с моим редактором.
El Zuhari'nin bağlantılarına ulaşmak için çok gizli bir görevdeyim.
Я глубоко под прикрытием в сети Аль-Захари.
- Langley'de bağlantılarınız var.
- Свяжитесь с Лэнгли. У вас же есть там контакты.
Böylelikle, potansiyel bağlantılar içeren bir adres defterine sahip olmuş olmaz mı?
Не получит ли он таким образом адресную книгу, заполненную контактными данными?
Ya da bir şekilde Val ve Jason'nın bu handa kanlı canlı bir katille bir bağlantıları olmalı.
Или каким-либо образом Вэл и Джейсон связаны с убийцей в гостинице
Diğer kurbanlarla olan bağlantılarına bakın.
" щите св € зь с другими жертвами.
- Christine, nörol bağlantıları tam olarak oluşmamış iki yaşındaki bir çocuğun lafı ile suçlanıyor.
- Да. - Для тебя, что угодно. - Кристин обвинили в кое в чем, на основании слов двухлетнего, чьи нервные связи еще не полностью сформировались.
Bağlantılarım sayesinde, bu şirkete çok para kazandıracağım.
Благодаря моим связям, я принесу так много деньжат этой компании...
Sana kaynağımı, paramı, bağlantılarımı sevgimi önermeye geldiğimde bizi hiçbir gücün ayıramayacağını söylemiştin. Ciddiydim de.
И когда я пришла к тебе и предложила свои ресурсы, деньги, связи и мою любовь, ты сказал, что ничто не разлучит нас.
Devlet radyosunda sağlam bağlantılarım var.
У меня хорошие связи на рейхсрадио.
Bağlantılarımız? Pek kalmadı efendim.
Не так уж много их осталось, сэр.
Hâlâ İngiltere'de bağlantılarım var.
У меня все еще есть связи в Британии.
Sağ üst köşedeki Ağ Bağlantıları menüsüne girmeni ve bu IP adresini yazmanı istiyorum :
Ты должна войти в меню Интернет-соединения в верхнем правом углу и набрать IP-адрес :
Çağımızın değiştirilemez bağlantıları.
Не улавливаете связи в вашем-то возрасте?
Kurbanlarımızdan iki tanesi J.D. ve Duke, Tony Lash ile bağlantıları aşikar.
Джей Ди и Дьюк, которые очевидно связаны с Тони Лэшем. Убийство, как месть за изнасилование его племянницы.
Mundo'nun gümrükte çalışanlarla iyi bağlantıları var.
У Мундо большие связи с таможенниками.
Temmuz 29, 2005 Seul Bölge Mahkemesi Park Sangcheol, Lee Suji ve Song Jeongyeon. Tutuklanmaları sırasında uyuşturucularla olan bağlantılarını reddettiler.
Пак Сан Чол, Ли Суджи и Сон Чон Ён - они все отрицали связь с наркотиками на момент их ареста.
Sicili bayağı kabarık, yeraltında bağlantıları var ve biz de Mexicali'den sadece 150 km uzaktayız.
У него есть судимости, связи в преступном мире, и сейчас мы находимся примерно в ста милях от Мехикали.
Komik, ama Joey Fabrizio'nun kuyumcu dükkanı soygununun bağlantıları gibiler
Смешно, но Джои Фабрицио разыскивается в связи ограблением ювелирного магазина.
Tekstil işi yapıyor ve Morocco'da El-Kaide ile bağlantıları var.
Работает на мануфактуре, со связями с Аль-Каедой в Марокко. - Что он тут делал?
Çinli bağlantılarının isimleri lazım Zamanlama çok önemli.
Нам нужны имена его китайских контактов . .
Ayak parmakların yada bağlantılarının isimleri.
Твои пальцы, или имя твоего контакта.
Yoksa sahip olduğum bütün bağlantıları arar, kalan bütün kariyerini Teddy'e oyun alanında korumanı sağlarım!
Или я использую все свое влияние, чтобы удостовериться, что до конца своей карьеры вы будете караулите малыша Тедди на детской площадке!
- Orospu çocuklarını parçalayıp yoluna devam et. - Ama onun bağlantıları...
- Но у него линзы...
Ortaokulla bağlantılarım var. Ve emin olabilirsin ki acımasız öğretmenler,... pis kokan bir dolap ve ekstra spor dersi ayarlayabilirim.
У меня есть связи в средней школе, и будь уверен, ты получишь самый вонючий шкафчик, самых вредных учителей, и дополнительные занятия физкультурой.
Aslında var olmayan karmaşık kalıplar ve bağlantılar üretiyor musunuz? Evet ama...
Иногда вы строите продуманные теории и проводите связи, которых не существует?
- Çok iyi bağlantılarım vardır.
- У меня отличные связи.
Yani hepsinin Joubert'in davasıyla ilgisi var. Yaşlılara gösterilen ilgiyle alakalı bağlantılar.
Все они имеют отношение, или имели, в случае Жубера, отношение к заботе о стариках.
Olumsuz bağlantılar.
В некотором смысле, отрицательное отношение.
Senin ülkeden çıkmak için başka yolların yada başka bağlantıların olmalı.
У тебя должен быть другой путь покинуть страну или какие то связи.
Muhtemelen, Helms'in D.Ö.C. yani Dünya Özgürlük Cephesi ile bağlantıları var.
Предположительно, Хелмс связан с Фронтом Освобождения Земли
Sizin için endişelenmiş. Kendi bağlantıları sonuç vermemiş. Ve benim de sizin iyiliğinizi düşündüğümün oldukça farkında.
Она волнуется за тебя и исчерпала все силы, и прекрасно понимает, что твое благополучие и в моих интересах.
Ama aradığım adam bir şekilde Yakuza'yla bağlantıları olan biri.
Но парень, которого я ищу, связан как-то с Якудзой.
Ama anlaşılan hâlâ bağlantıları kopmamış.
Но, кажется, отношения продолжаются.
ıngiliz bağlantılarını araştıracağım.
Проработаю его британские контакты с нашей стороны.
Bana söylediğin uydu bağlantıları, Burke'ün çaldıkları mı?
Ты говорил о спутниковом оборудовании, которое Бёрк украл?
Bağlantılarım var.
У меня есть связи.
Peki patlayıcılar, askeri eğitim bütün bunlar Joe Carroll hakkında bildiklerimizle ne açıdan bağlantılı?
Так взырвчатка, изнурительные тренировки, как это вяжется с тем, что нам известно о Джо Кэролле?
Onlar birbirlerine bağlantılılar.
ќни соединены.
Kızı, Linda'nın olayıyla mı bağlantıladılar?
Они связали ее с Линдой?
Benim de bağlantılarım var. Evan benim arkadaşım.
У меня тоже есть связи.
bağlantılarım var 16
bağlantı 18
bağla 107
bağlayın 94
bağlantı yok 16
bağlantı koptu 17
bağlayın onu 24
bağla onu 28
bağlantıyı kaybettik 17
bağlantı 18
bağla 107
bağlayın 94
bağlantı yok 16
bağlantı koptu 17
bağlayın onu 24
bağla onu 28
bağlantıyı kaybettik 17