Bir felaket tradutor Russo
1,166 parallel translation
Bu bir felaket.
Это просто катастрофа.
Tebrikler, tam bir felaket.
- Поздравляю. Свалка тут, а не магазин.
Herhalde bir felaket sonucunda oldu.
Была какая-то трагедия, повлекшая её, я полагаю.
- Bu bir felaket!
- Зто катастрофа!
Amma geç kaldın! Bu tam bir felaket!
Шатаешься невесть где, а он нас объедает.
Tesadüfi kazalar, yaşantıyı etkileyen bir felaket.
Случайная авария, образ жизни разрушен.
Zamanlama tam bir felaket. Yeni sözleşmemi görüşüyorduk.
Мы должны были подписать новый контракт.
- Buradaki servis bir felaket.
Обслуживание здесь безобразное!
Dosyanı inceledim, tam bir felaket.
Буду честна, я посмотрела твое дело и ужаснулась.
Eşler de, aynı kuşlar gibi bir felaket yaşadıklarında ayrılırlar.
Когда приходит беда, люди, как птицы, разлетаются в разные стороны.
Linux bir felaket olmalıydı ama değildi...
Linux должен был бы быть катастрофой, но он не был.
Başına bir şey gelseydi sonucu tam bir felaket olurdu.
Если с ним что-то случится, может произойти катастрофа!
Bu bir felaket.
- Это катастрофа.
- Joey, evlenmiyor olmaları bunun bir felaket olacağı anlamına gelmez.
Джо, нет ничего страшного в том, что они не женятся.
Ama diyebilirim ki, doğal bir felaket olmadığı sürece..... doğanın bir kenti bu hale getirmesi için yüzyıllar gerekir.
Но я могу сказать тебе, что исключая стихийное бедствие природе понадобилось бы несколько столетий, чтобы похоронить город.
- Kapı bir felaket.
- " то, если кого-то прищемит дверью?
Bu bir felaket olacak.
Это будет провал.
Ama o, benim onu terk etmeyi istediğim gece öldürüldü. Bu bir felaket.
Но он был убит в ту ночь, когда мы расстались.
Ben de benim dizimdeki yara kötü zannederdim ama seninki bir felaket.
Я думал, у меня на колене шрам, но твой - всем шрамам шрам.
Saçın tam bir felaket.
Она ужасна.
Bu bir felaket.
Этo кaтacтpoфa!
Bir felaket!
Этo кaтacтpoфa!
Çünkü güneye gidemeyiz. Güney bizim için bir felaket olur.
Юг для нас - полная катастрофа.
Bu ekolojik bir felaket.
Ну и гадость, просто экологическая катастрофа.
Büyük bir felaket getireceksiniz!
Вы навлекли на нас великое несчастье!
Ama daha fazla milyonlar lanet şeyleri yakalamak için harcandı çünkü kaçmaları bir felaket olurdu.
Но если также всплывет, что миллионы были дополнительно потрачены на то, чтобы поймать их, ибо они умудрились сбежать - то это было бы настоящей катастрофой.
- Küçük dostum, herşey ters gidiyor, bu tam bir felaket, insanlar çığlık atıyor, ve Gem, bebek fırlamasın diye ayaklarını uzatmak istiyor!
- Дружище, все пошло не так. Дело дрянь, люди кричат... Джем скрещивает ноги, чтобы ребенок не выскочил.
- Bence siz ikiniz seks yaparsanız, bunun yansımaları bir felaket doğurabilir.
Мне кажется, если вы займетесь сексом, это может привести к катастрофе.
Burası tam bir felaket.
Тут бардак полнейший.
Eğer bunu askeri mahkemeye taşımaya çalışırsak, bu şu anki yönetim için tam bir felaket olur.
Если бы мы попробовали переместить это в военный суд, это вызывало бы сильный протест текущей администрации.
Ne büyük bir felaket bu.
Это так ужасно!
Hayatım, gümrükte başıma bir felaket geldi.
Дорогая на таможне произошла катастрофа.
Hastalığın gerçek hayatta ne denli felaket bir şey olacağını bilmeliydim.
Мне надо было проверить, насколько силен этот вирус в реальных условиях. Не в лаборатории...
Dışarısı bir felaket.
Дела пошли хреново.
Bu bir felaket.
Катастрофа!
Bir seferinde Rachel kendisininkini müşteriye verdi. Felaket. Cammie, sanırım sana aşık oldum.
Кемми, мне кажется, я в тебя просто влюбилась.
Felaket bir çocukluk dönemi geçirmiş.
У неё было ужасное детство.
- Kızı felaket bir şeydi.
- У него дочь - секси.
Şunu söylemeliyim ki, Sen felaket bir adamsın.
Я должен сказать. Ты настоящий мужик.
" ve senin omuzlarına felaket bir yük bindirdim.
"и должен возложить ужасное бремя на твои плечи."
Bu felaket trajediden alacağımız bir ders varsa o da modellerin yaşamının değerli bir meta olduğudur.
Эта ужасная трагедия учит нас... Если вообще чему-то учит, что жизнь модели драгоценны... драгоценная вещь.
Daha çok bir ulusal felaket.
Скорее национальная трагедия.
Bu felaket büyük bir hata olur.
Это было бы катастрофической ошибкой.
Emir felaket bir orospudur.
Эмир ужасный потаскун!
Dr. Dre, Dr. Erving, Profesör Griff ve Wu Tang Clan ceza sahası engeli durumunda felaket ayarı veya Shaq Hücumu dediğimiz bir şeyi gerçekleştirmenin en doğrusu olduğunu bilir.
Доктор Дре, вместе с доктором Эрвингом, профессором Грифом сделали настоящий прорьIв в достижении постопулярной катаклизменной калибрации. МьI это назьIваем прорьIвом Шакила.
- Bir sürü felaket getirdi.
- Он приносит несчастье.
Nerede olduğunu bilseydi büyük bir felaket olurdu.
Это будет катастрофа, если он знал, где склад.
Gençlerdi, aşıklardı..... başlarına o felaket gelmeden önce önlerinde uzun bir hayat vardı.
они юные и влюбленные вся их жизнь впереди, а потом происходит трагедия...
- Ağırlık kaldırırken midemde felaket bir ağrı oldu.
Я почувствовал ужасную боль в животе, когда поднимал гантели.
Felaket bir grip salgını vardı.
Безбожествовала эпидемия гриппа. There was an ungodly flu epidemic.
Biliyorsun ki bu tam bir felaket.
И если что-то пойдёт не так.
felaket 105
bir fikir 16
bir fahişe 36
bir fare 26
bir fincan kahve 36
bir fikrim var 616
bir fincan çay 24
bir fikrim yok 77
bir film 23
bir fransız 16
bir fikir 16
bir fahişe 36
bir fare 26
bir fincan kahve 36
bir fikrim var 616
bir fincan çay 24
bir fikrim yok 77
bir film 23
bir fransız 16