Fotoğrafı tradutor Russo
12,134 parallel translation
Kucağımda Pius ile benim bir fotoğrafım.
Фотография, на которой я держу на руках маленького Пия.
Hiç de değil. İçinde birkaç meme ve popo fotoğrafı ve işle ilgili şeyler var. Al.
Неправда, держи.
Kendi fotoğrafını.
Свою фотографию.
- Fotoğrafı ben almış olacağım o zaman.
- Тогда фотография придет мне, брось.
Peppe, iki gün önce bana Pluto pijamalarıyla olan bir fotoğrafını gönderdi.
Пеппе, два дня назад она мне прислала фото в пижаме с изображением Плуто.
- Görelim şu fotoğrafı.
- Покажи нам фото.
Hadi çekelim şu fotoğrafı.
Ладно, делаем фото!
- Fotoğrafı bu.
— Так он выглядит.
Sanki içimde bir his var ki evinde bebeklik fotoğrafından çok vesikalığın vardır.
Я думаю, что ты получил больше фотороботов, чем фотографий своего ребенка.
O duvara bir daha afiş asıldığı zaman senin fotoğrafın olsa iyi edersin.
В следующий раз, когда повесят баннер на ту стену, уж лучше там была твоя рожа.
- O fotoğrafı niye attın?
Привет, что это за фотография?
Güneyli askerle olan fotoğrafı sen göndermişsin.
Ты отправил фото с конфедератом.
Bu fotoğrafı buldum.
Я нашла эту фотографию.
Onun, karısının ve çocuklarının atlı karıncada çekilmiş bir fotoğrafı.
Он тут со своей женой и детьми на карусельках.
Madalyayı gördüm üzerine Castle'ın adı kazılıydı Bakan'ın elini sıkarkenki fotoğrafının hemen yanında duruyordu.
Я видела медаль, с выгравированным именем Касла на ней, рядом с фотографией его, пожимающего руку министра.
Ama fotoğrafı çektim.
Но я получил то, за чем пришел.
Elbise kazalarının fotoğrafını çekenlere Pulitzer vermiyorlar yalnız.
Вы слышали парни? Да, но они не дают Пулитцера за фото выглядывающих сосков знаменитости.
İdolünün cinayetten tutuklanmasının fotoğrafını mı çektin yani?
Так что ты сделал фото своего кумира, пока его арестовывали за совершение убийства?
- Fotoğrafı tam zamanında çektin.
Своевременное фото.
Hepsinde ilk fotoğrafı çeken Josh olmuş.
У Джоша всегда самые первые фотографии.
Ama Tim bu fotoğrafı emanet olarak yollamıştı.
Но Тим прислал мне это фото. На хранение.
Fotoğrafın merkezine beni koyma.
- Убери меня из центра.
- Yıllık fotoğrafını buldum.
Вот её фото со школьного альбома
Hangi fotoğrafı kullanmalıyım?
И какую фотографию мне взять?
Chandler ve Peng'in tokalaşırken bile bir kare fotoğrafı yayınlanmadı.
Мы не видели совместное фото Чендлера и Пэнга, даже намека не было
Dedemin anma töreninden kalan fotoğrafı.
Она с дедушкиного мемориала.
Bana fotoğraf gönderiyor.
Фотографию она мне присылает.
- Fotoğraf gönderiyor demek!
- Она присылает тебе фотографию?
- Fotoğraf.
- Фотографию.
Ne tür bir fotoğraf?
И что за фотографию?
Telefonları değiştireceğiz, sadece fotoğraf gelene kadar.
Когда придет фотография, поменяемся обратно.
- Fotoğraf gelmiş.
- Фотография.
Fotoğraf için.
Для фото.
Hadi fotoğraf çekelim. Herkes gelsin buraya.
Сделаем фото, идите сюда.
O şerefsizler oğluma fotoğraf çekecek kadar yaklaşmış ama hâlâ eve getiremiyorlar mı?
Эти ублюдки смогли сфотографировать моего сына, а он всё ещё не дома?
Havadayken fotoğraf çekecek şekilde ayarlayabiliyorlar.
Они могут настраивать такие штуки, чтобы летать здесь и делать снимки.
Fotoğraf mı?
Снимки?
Fotoğraf çekmek için bunu yollamışlar.
Они прислали это, чтобы сделать снимки.
Burayı pırıl pırıl yapana kadar ifade verilmeyecek, fotoğraf çekilmeyecek.
Никаких заявлений или фотографий пока не приберемся здесь.
Fotoğraf çekildiğinde onunla mıydınız?
Ты был там с ним, когда был сделан этот снимок?
O fotoğraf için 1830'da kasaba fuarında oturmuştuk.
Это рисунок с сельской ярмарки 1830-го.
Bir fotoğraf almayı öyle çok istedin ki birini öldürdün.
Ты настолько хотел заполучить фото, что убил человека.
Robbie'yi takip eden başka birinin daha olduğunu öğrendim ve bugün Nick'in şirketinden biri internete birkaç fotoğraf yüklüyormuş.
Скорее всего его протеже. Похоже кто-то следит за Робби, и сегодня кто-то загрузил фотографии с конторки Ника.
Son fotoğraf bir saat önce, şu an hâlâ devam eden bir partiden gönderilmiş.
Последний был размещен час назад с вечеринки, которая все еще продолжается.
Ne yani, kalıp fotoğraf çeken diğer paparazzilerin arasına mı karıştı?
И что, если он прячется среди этих фотографов-папарацци?
Fotoğraf dalında Pulitzer kazanmak istiyorum. Pulitzer mi?
Я хочу получить Пулитцеровскую премию за свое дело.
Birinin ahlakını sorgulamak bana düşmez ama bence o fotoğraf planlıydı.
Для меня не свойственно ставить чью-то мораль под сомнение, но... Я думаю, фото было запланировано.
Fotoğrafı görünce Cutter'ın suratında oluşan ifadeyi sen de gördün.
Ты видел выражение лица Каттера, когда он увидел то фото.
Fotoğraf birkaç gün önce çekilmişti. Okulun şimdiye dek tamamlanmaya yakın olması gerekiyor.
Школа была бы уже почти достроена к сегодняшнему дню.
Sadece bir fotoğraf senin işin müzik.
- Это картинка, а не звук.
Kimlik kartı işlemi ile başlayabiliriz, yani lütfen formları doldurun. ... sonra fotoğraf ve parmak izi sırasına girin.
Мы можем начать с оформления карты Центра Свободы, поэтому, пожалуйста, заполните все формы, а затем сделайте фотографию в профиль и снимите отпечатки пальцев.