Güneste tradutor Russo
278 parallel translation
Tosbaga ters dönmüs kalmis, karni yakici güneste kavrulmakta debeleniyor, dönmeye çalisiyor, ama dönemiyor. Sizin yardiminiz olmadikca dönemez. '
Черепаха лежит на спине, ее брюхо жарится на солнце она дрыгает ножками, пытаясь перевернуться, но не может без вашей помощи.
Evimizin şerefine. Güneşte ve yağmurda, mütevazı de olsa Tanrı şahidimiz, bizimdir evimiz.
Выпьем за жилище сквозь свет и дожди пусть оно и скромно
Güneşte yani?
Ты святого до греха доведёшь.
Dün güneşte çok kalmış olmalıyım. - Gözlerimi açamıyorum.
Наверное, вчера перегрелась на солнце, глаза не открываются.
Üstelik şimdi bu tatsız barış zamanında kaval dinleyip *, güneşte kendi gölgemi seyretmeye, çarpıklığıma yanarak vakit geçirmeye hiç niyetim yok.
стал я, как хаос, иль как медвежонок, что матерью своею не облизан и не воспринял образа её. Чем в этот мирный и тщедушный век мне наслаждаться? Разве что глядеть на тень мою, что солнце удлиняет, да толковать мне о своём уродстве?
Charles, domatesler güneşte olgunlaşırken..... niye inek gibi çalışıyorsun?
Послушай, Шарль, зачем ты вкалываешь до изнеможения, в то время, как помидоры зреют сами по себе?
Güneşte uzanmak, palmiyeler, uçan balıklar...
Валяться под солнцем, там пальмы, летающие рыбки...
Babamın kaftanı ipekten, miğferi altından ve mızrağı güneşte altın gibi ışıldar.
Одежды отца - из шелка, шлем его - золотой а его копье сверкает как золотое солнце.
Anlaşılan güneşte iyice yanmışsın.
Ты хорошо загорела.
Gördün mü, güneşte çok kalmış. Sadece bir şakaydı.
Да ты, видно, перегрелся на солнце.
" İki küçük kızılderili güneşte oturuyordu
Два маленьких индейца легли на солнцепёке.
Herkesten önce ve sonra, güneşte yanardı.
Загорал быстрее всех.
Güneşte saçları yün gibi yumuşacık olurdu.
И на солнце его волосы... -... вились. - Вились?
Güneşte uyuklayan köpeğini uyandırdığı için sokakta öksüren adamın tekiyle kavga eden adamsın sen.
Разве ты не поколотил человека за то, что он кашлянул на улице и разбудил твою собаку, лежавшую на солнце?
Güneşte Kızaran, tenimi güneşten korumayı öğretti.
Сгорающий На Солнце показал мне, как защитить мою кожу от солнечного ожога.
Meğer bazı yerlilerin ciltleri de güneşte yanarmış, Güneşte Kızaran'ınki gibi.
Мало кто знает, что индейцы, вроде Сгорающего, сами иногда получают ожоги.
Güneşte Kızaran'a, Gölge'ye ve diğerlerine kızma, oğlum.
Сынок, не сердись на Сгорающего На Солнце, Тень и остальных.
- Güneşte Kızaran?
- И Сгорающий?
- Güneşte Kızaran da mı?
- Сгорающий На Солнце?
Max, eğer California'da yaşasaydık hep güneşte olurduk.
Макс, если бы мы жили в Калифорнии мы бы каждый день играли на солнце.
Atlar güneşte kalmasın.
Я не хочу, чтобы лошади стояли на солнце.
Evet, bazı bitkiler... güneşte büyür... bazılarıysa gölgede daha iyi büyür.
Некоторые растения любят солнце, другие предпочитают тень.
Onları adlandırdığımız an, güneşte kalan bir deniz anası gibi erir, çözülür, ve anlamları kaybolur.
стоит их назвать, и их смысл исчезает, тает, растворяется, как медуза на солнце.
Aslında helyum yeryüzünde bulunmadan önce güneşte gözlenmiş.
На самом деле, гелий впервые был обнаружен на Солнце еще до того, как его нашли на Земле.
Güneşte daha Hidrojen gazı çok fazla.
Таков срок, на который у Солнца хватит водородного топлива.
Siz güneş ışıklarını, gerçek güneşte bronzlaşmayı ve berbat şarkıları seviyorsunuz!
Солнечная вспышка и ровный загар 95 % кожи, и ужасные песни!
Daha çok, güneşte kurutulmuş balık var.
Я её много насушила.
Evet, orada güneşte yanılıyor galiba.
Ты загорел в Калифорнии, да?
Starliner X-ray 370 güneşte kayboldu.
Круизный лайнер класа Икс-Рэй 370 "Титаник"
- Güneşte çok kalma.
Hе оставайся долго на солнце.
Teğmen Scheer, beysbol eldiveni ıslananlardan yenisini talep etmeden önce, onları güneşte kurutmalarını tavsiye ediyor.
"Лейтенант Шнир, нет, Шир просит тех, кто промочил обмундирование", "сначала просушить его на солнце, а затем требовать новое". " Для любителей почитать.
Nerede doğdun, güneşte mi?
Посиди-ка с рождения на солнце.
Ve, güneşte kalma.
И не стой под солнцем.
Güneşte şampanya içiyordu.
Она пила шампанское на пляже.
Güneşte kavrulmak zorunda değildin.
Тогда ты не сжаришься.
Yapma, Charlie. Güneşte durma.
Идём, Чарли, не стой на солнце как какой-то несмыслёныш.
Güneşte mi oturursun gölgede mi? - Gölgede.
Я подвину тебе кресло.
Güneşte fazla kalmış, o yüzden yalnız geldim.
Наверное, перегрелась утром на солнце.
Dizlerinde battaniye, güneşte oturuyor.
С одеялом на коленях.
Bu güneşte araçları olmadan ölü sayılırlar.
На таком пекле, без транспорта они практически мертвы.
Bilirsiniz, güneşte kurutulan domateslere bakın.
Посмотри на сушеные помидоры.
Güneşte uyuya kaldı.
Он уснул на солнце.
Gel içeri, güneşte kalma.
Пошли в дом, в тень. Салли...
Bütün gün sıcak güneşte çok fazla yürüdüler.
Они весь день спешили по жаре.
İyice güneşte kalmışsın.
- Вы можете сгореть на солнце.
Florida'ya git. Güneşte uzan. Bir hindistan cevizinin düşmesini bekle.
Езжайте во Флориду, валяйтесь на пляже.
Güneşte mi uyuya kaldın?
- Прямо на солнце? - Да.
Helen, yüzü kırmızı olanların ya çok güneşte kaldığını ya da çok içtiğini söylerdi.
Хелен говорит, у кого красное лицо, тот либо обгорел на солнце, либо перепил. Так, а ну, прекрати.
Sana bir şey söyleyeyim. Bu güneşte kurutulmuş domates şeyinden bir parçaya bir şey demezdim.
Неплохо было бы иметь долю в этой торговле сушеными томатами.
Şu güneşte-kurutulmuş domates işine gireceğim hiç aklıma gelmezdi.
Неплохо было бы иметь долю в этой торговле сушеными томатами
Bu kırıtkan barış kavallarının öttüğü zamanda, ben ne yapayım hangi eğlenceyle zaman geçireyim ki güneşte kendi gölgemi seyredip kendi çarpık bedenim hakkında atıp tutmaktan başka?
Чем я займусь в столь сладостное время, На что досуг свой мирный буду тратить? Стоять на солнце, любоваться тенью,