English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ S ] / Sandık

Sandık tradutor Russo

1,716 parallel translation
Büyük boy sandık, on milyon alman markı, 15 dakika içinde kalkmaya hazır c-17 kargo uçağına ihtiyacımız var.
Нам нужен большой ящик, 10 миллионов дойчмарок и транспортный самолёт С17, готовый к взлёту через 15 минут.
- Sandık odası. - Emanet kasası.
Складского помещения?
Sonra sen geldin, ailemize katıldın. İlelebet mutlu mesut yaşayacağız sandık.
А потом появился ты, и стал частью семьи, и мы думали, что хорошо будет всегда.
Kalbin durdu, seni kaybettik sandık.
У тебя была остановка сердца и мы на мгновение действительно потеряли тебя.
- Başınız dertte sandık.
Я думала, ты в беде. О, агент Фрост.
Kırmızı sandık.
Красный сундук!
Sudanlılar ayrıldıklarında üç sandık ve dört kişi eksikmiş.
Когда суданцы отплывали, в итоге их было Четыре человека и три ящика.
Bir tabela vardı, bir de tahta bir sandık.
Там был знак и у меня был деревянный ящик.
İlk başta, Barrett'ın para aradığını sandık ama oradaki eşyaların hiçbirinde parmak izi yoktu.
Сначала мы подумали, что Барретт искал деньги, но его отпечатков не было на ее вещах.
Porsuk gördüğümüzü sandık.
Нам показалось что мы увидели барсука и...
Kızkardeşinlede gurur duyacağımızı sandık.
Мы думали, что будем гордиться твоей сестренкой тоже.
Shim Gun Wook olduğunu sandık...
Мы подумали, что это Сим Гон Ук,
Sana ciddi bir şey oldu sandık.
Уже подумали, что случилось что-то ужасное.
Üzerinde "Dikkatli Tut" yazan paketlenmiş bir sandık vardı.
А там лежал упаковочный ящик, на котором было написано "Наndlе With Саrе" ( "Обращаться Осторожно!" ).
- Ormana gittiğini sandık.
Думали, что пошел в лес.
K : Kafesli Sandık.
C, crate.
Öldün sandık.
[Картер] : Мы думали, ты умер.
Bu sandık nedir?
А это?
Mücevher dolu bir sandık var!
Есть сундук с драгоценными камнями!
Bu sandık da ne?
Что это за ящик?
Orada bir ışık gördüğümü sandım.
Ваше Высочество!
Çünkü ben sandım ki, bilirsin,... fıstık gibi ödül var.
Разве? А я подумал, что приз, знаете, это достаточно блестящий приз...
Tabi bir de, birilerinin annesi mavi sandığı batırdı ve artık akşam yemeğimiz de yok.
А из-за того, что чья-то мама затопила синий сундук, мы остались без ужина.
Burada olduğunu sandım, ama o çoktan gitmiş. Artık bizimle uğraşabilirsin herhâlde.
Я думал, что он был тут, но он скрылся.
Sandım ki senin kız arkadaşlarından biri.
Я думал, это одна из ваших девушек.
Evet. Kız muhtemelen olayı herkese anlatmakla tehdit ederse bu işten sıyrılabileceğini sandı.
Да. может, она думала, что сможет выбраться,
Bizim hikayenin sana ait olan kısmını dinlemeyeceğimizi mi sandın?
Вы думали, что мы не будем слушать ваши показания?
Kıyafetlerini orada gördüğümde, sandım ki...
Когда я увидела там твою одежду, я подумала что ты...
Ben de Olivia'yla tesadüfen karşılaştık sandım.
Я случайно столкнулся с Оливией.
Burada durup rekorumu kırmana izin vereceğimi mi sandın?
Ты, и правда, думал, что я спокойно дам побить мой рекорд.
Kimse iki yıl sonra üniversiteye başlayacak olan bir kız, bir köpeğin dilimizde düşünebileceğini sandığı için endişe etmiyor mu?
На минутку. Никто не поинтересовался, что девушка, учащаяся в колледже 2 года действительно думала, что собаки могут думать по-английски?
Ne sandın amcık hoşafı!
урод!
Fahişeymişim gibi elime para sıkıştırabileceğini mi sandın?
Ты думаешь, что сможешь откупиться от меня как от уличной шлюхи?
- Kızına bir şey oldu sandı.
Он думает, что с его дочерью что-то случилось.
Kızlar kaçırıldı sandım.
Я думал, что девочек похитили.
Burada güvende olur sandım ama Lumen vardı. Sonra Barry gelince biz de kaçtık.
Я думала, здесь ей будет лучше, но тут живет эта Люмен, к тому же, Барри заявился, и мы просто... сбежали.
Ne? Fahişeymişim gibi elime para sıkıştırabileceğini mi sandın?
Думаешь откупиться от меня, как от шлюхи подзаборной?
O terli spor kıyafetleri, sandığından daha değerliydi.
Это были дорогие носки из спортзала.
Bu yakınlık bize sandığımızdan fazlasının olduğunu gösteriyor.
Это сопоставление говорит нам, что с огнем связано что-то большее, но неизвестное нам.
Öylece gittiğini sandılar. Çağırılmadık çünkü kimse onu tanımıyordu.
Нам не звонили, потому что никто не знал о его существовании.
Cthulhu geldiği zaman her yerde karanlık ve zulüm olacak sandım.
Я думал, что после восстания Ктулху, настанет тьма и вечные страдания
Dükkandaki kadın hırsızlık yaptığımı sandı.
Продавщица меня сначала за воровку приняла.
Bir kızı yenemeyeceğimi mi sandın?
Думаешь, я не смогу девчонку одолеть?
Bedenlerimiz değişti diye Gil Ra Im Hanım eşyalarını dert etmesin diye çantasına, kıyafetlerine ve ayakkabılarına bakacağımı mı sandın?
В тот момент надо было думать, что тебе потребуются вещи, и таскать их с собой? Так, что ли?
Durum sandığın da karışık.
Похоже, ситуация осложнилась.
Galiba sandığımdan daha sıkı bir tekme atmışım.
Похоже, я его хорошо обработала.
Fiona'nın kalbinde uzun zaman önce söndüğünü sandığım bir kıvılcım gördüm.
Между вами зажглась искорка... искорка в её сердце, которая, как я думал, давно погасла.
Aptallık ettim. Sistemin içinden iş görebileceğimi sandım.
Как я была глупа, когда думала, что смогу работать внутри системы.
Sana söz veriyorum bu ayrılık sandığından da kısa sürecek.
Я тебе клянусь. Разлука закончится очень скоро.
Sizinle takılmak için buraya gizlice girip garson kılığına mı büründüğümü sandınız?
Я прокрался сюда, пока никто не смотрел, и прикинулся вашим официантом, чтобы побыть вместе с вами?
Anlaşılan falcılık yeteneklerin sandığın kadar da iyi değilmiş.
Выходит, предсказывать судьбу ты умеешь не так уж точно.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]