Yaslı tradutor Russo
16,356 parallel translation
Geceyi birlikte geçirmemizi olay ufku ile mi kıyaslıyorsun?
Ты сравниваешь наш секс с пересечением горизонта событий?
Babasını yeni kaybetmiş yaslı bir Kuroqi prensesi var.
Вот скорбящая принцесса Куроки, которая недавно потеряла отца.
Şimdi de salınıp duran yaşlılarımıza sevgililer şekeri.
Так, пора принимать праздничные конфетки, господа свингующие.
Tüm şehrin gözleri yaşlı.
Это город слез.
- O kadar yaşlı ve isteksiz miyiz?
Разве мы настолько стары и измучены?
Yaşlı kalbim soluk soluğa kaçıyor.
"Задыхаюсь от боли, как избавить мое стареющее сердце..."
Yaşlı ruhlu biri.
Он акселерат.
Bu kıllılar bizim yaşlı deyyusların rock şarkılarını dinlemek için şarkı başına beş dolar veriyorlar.
Эти бородачи платят по 5 баксов, чтобы послушать как местные поют рок-н-ролл.
Yoksa bu sadece yaşlı annenin dırdırına duyduğun bir tutku mu?
И всё дело в желании угомонить твою старую ворчливую мать?
O hapishane hücresindeki yaşlı bir adam sadece.
- Он старик, сидящий в тюремной камере.
Clissold Fashions'un en yaşlısı.
До не давнего времени владелец Clissold Fashions.
Yaşlı bir ahmak gibisi yoktur, bilirim.
Я знаю, седина в бороду, бес в ребро.
Ben şehre geri döndüğümde Yaşlı Tom saati 10'a vuruyordu.
Старый Том бил десять, когда я вернулся в город.
Biraz önce orta yaşlı beyaz bir adamdan bir şeyler öğrenmiş olabilirsin dostum.
Ты даже можешь чего-то набраться от этого пожилого белого мужика.
Yaşlı bir adamın itilip kakılmasına seyirci kalamam.
Я не мог просто сидеть и смотреть, как избивают старика.
- Kaba, yaşlı, esprili.
Опытнейшая.
Sadece biraz daha yaşlı.
Просто немного старше.
Kararın açıklanmasına fazla zaman kalmadı. Ve genci yaşlısı, siyahı beyazı tüm vatandaşlardan aynı şeyi duyuyorum.
Недолго осталось до приговора, и я слышу одно и то же от граждан : молодых и старых, чёрных и белых...
Atalarımdan olan o yaşlı kadın, Joan Clayton ne demişti sana.
Мой предок, старая женщина, Джоан Клейтон, что бы она сказала?
Şu hazin ve yaşlı dünyaya bir baksana.
Взгляни на этот старый грустный мир.
- Sana lazım olan yaşlı -
Нет, тебе нужен постарше...
Bir gün... Günün birinde kendi yaşıtın bir kızla olacaksın ve ona sana şarabı, otelleri, bideyi öğreten yaşlı kadını anlatacaksın.
Однажды... когда-нибудь... ты будешь с девчонкой своего возраста и будешь рассказывать ей о... старухе, которая учила тебя по поводу вина и отелей, и биде.
Yaşlı bir adamın yere yıkılmasından başka burada başka bir şeye dair kanıt yok.
Нет никаких улик, что здесь произошло что-то иное, кроме обычной смерти старика.
Kedi sidiği ve yaşlı insan kokuyor.
От неё воняет кошками и старостью.
Ah canım, senin hayatın benim gibi yaşlı bir adam için çok şaşaalı kalıyor.
Моя дорогая, ваша жизнь слишком блистательна для такого старика, как я.
Biri öldükten sonra yaşlı kadınlar toplanır ve en dokunaklı, en güzel ağıtları yakarlar.
После смерти, пожилые женщины собираются вместе и поют самые горькие и красивые причитания.
Gücün nerede şimdi seni yaşlı sürtük?
И где теперь твоя сила?
- Yaşlılarla.
– Со старейшинами.
Onun değerli yaşlı elini tutuyordum.
Я держал ее за руку.
Sakla yaşlı adam.
Потише, старикан.
Diğer yaşlıları uyandıracaksın.
Разбудишь пациентов.
Dünyanın en yaşlı, en bilgili vampirleriyiz, ve anlaşmazlıklarımızı teneffüste bahçede oynayan çocuklar gibi çözüyoruz.
Самое старое и изощренное общество вампиров в мире, и мы решаем наши споры, как дети на игровой площадке в переменку.
Yaşlıyım ve bu berbat bir durum!
Я старый, и это отстой!
Hapisteydim çünkü bir grup yaşlı bayanı öldürdüm.
Я сел в тюрьму, потому что убил компанию женщин.
Huzurevindeki yaşlılardan çaldığım eşyalar.
Их я украла из дома престарелых.
- Şu hâlinize bir bakın. Yaşlı insanlardan çalıp çırpıyorsunuz.
Посмотрите на эту парочку, ворующую у стариков.
Chris ile, insanlar sırf yaşlı diye onlardan çalmamamız gerektiğini öğrendik. Bonnie, regl dönemindeyken onunla seks yapmana izin vermedi değil mi?
Так, мы с Крисом, что даже если люди старые, это не значит, что у них можно воровать у Бонни были месячные, не так ли?
Çelimsiz yaşlı adamların kendilerini çıplak bir hâlde tartmaya geldiği yer.
Место, куда хилые старики приходят, чтобы взвеситься в голом виде.
Altına bir don falan giy, seni yaşlı moruk.
Надень нижнее бельё, старикан сумасшедший.
Bize içki almayı kabul ettin çünkü biz yeterince yaşlı değildik.
You agreed to buy us booze,'cause we weren't old enough.
Sen yeterince yaşlı değil misin?
You're not old enough?
Yaşlı ve hastaydı.
Она была стара и больна.
Yaşlı olanlarınızdan bazıları babamın meşeyi aldığı gün oradaydı.
Старики помнят тот день, когда мой отец получил посох.
Yaşlı hali ortadan kaybolmadı anlaşılan onu öldürmemişsin.
Её будущая версия не исчезла, так что полагаю, ты её не убила.
Korktuğum için, sanırım. Ondan yaşlı olduğum ve her saniye daha da yaşlandığım için. Ve böyle hissetmek istemediğim için.
Это был страх, я боялся... что старше нее и становлюсь старше с каждой секундой, и я хотел не ощущать этого.
Gençler daima yaşlılardan daha aşırı olur.
молодые всегда стрем € тс € к крайност € м сильнее, чем старые.
Yaşlı Spencer'ı kontrol edememekten korkman mı?
" ы боишьс €, что старый — пенсер будет вне твоего контрол €?
Çok gençsiniz... ama çok "yaşlı" fikirlere sahipsiniz.
¬ ы так молоды... но у вас есть настолько устаревшие идеи.
Ben yaşlı ve yorgun bir adamım.
я всего лишь уставший старик.
Yaşlı kelle avcıları için bir emeklilik plânı olduğunu sanmıyorum.
Я не думаю, что есть пенсия для отслуживших охотников за головами.
Ya kadın yaşlıysa?
А что, если она старая?
yaşlı 147
yaşlılar 28
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı cadı 18
yaşlı bir kadın 19
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlılar 28
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı cadı 18
yaşlı bir kadın 19
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17