Yağmurda tradutor Russo
368 parallel translation
Çok güzel fakat yağmurda taksi bulamadığım zamanlar hariç.
O, очень мил, только такси не пойматть под дождем.
- Ama bu yağmurda olmaz.
- Но как можно в такой дождь?
Evimizin şerefine. Güneşte ve yağmurda, mütevazı de olsa Tanrı şahidimiz, bizimdir evimiz.
Выпьем за жилище сквозь свет и дожди пусть оно и скромно
Ressam olarak doğmuş ve bu onun için önemli olsa da, birşeyler yemesi gerek ayrıca yağmurda, karda başını sokabileceği bir çatısı olsun ister.
Она художница, возможно, талантливая. Но ей нужно есть. Кроме того, она предпочитает крышу над головой,..
Ayrıca beni o yağmurda 2 saat beklettin.
Вдобавок ты заставил меня ждать два часа под дождем.
İnsanlar her gece sırf seni görmek için bekleşiyorlar. Yağmurda bile.
Люди часами ждут, чтобы только увидеть тебя... и в дождь, и в снег.
Bu yağmurda yola çıkmayı kastetmiyorsun herhalde.
Вы собираетесь ехать под таким дождем.
Oh, tatlım benim. Bu yağmurda dışarda olan tek kişi değiliz.
Моя дорогая, я не из тех, кто может раскиснуть.
# yağmurda şarkı söylemek yağmur yağarken yalnızca şarkı söylemek #
Поём под дождем Поём под дождем
# Şarkı söylüyorum yağmurda #
Я пою под дождем,
# Şarkı söylüyorum yağmurda #
Я пою под дождем.
# Ve dans ediyorum yağmurda #
И танцую под дождем!
# Şarkı söylüyor yalnızca # # Şarkı söylüyorum yağmurda #
И пою, я пою под дождём.
Köşedeki kaldırım kahvesinde oturmak, vitrinlere bakmak, yağmurda yürümek.
Да, или посидеть в летнем кафе. Побродить вдоль витрин. Прогуляться под дождём.
Adam dün gece vakti yağmurda elinde numune valiziyle birkaç kere dışarı çıktı.
- с чемоданчиком в руке. - Ну он же коммивояжёр? Что он может продавать в три часа утра?
Çünkü adamın bütün davranışları şüpheli yağmurda gezinmesi, bıçaklar, testereler, iple bağlı bir sandık ve ortadan kaybolan karısı.
Потому что всё, что этот парень делал, подозрительно : Прогулки ночью под дождем, ножи, пилы, перевязанный сундук, а теперь и жена исчезла.
Yağmurda Paris çok tatlı kokar.
Во время дождя Париж пахнет лучше всего.
Zarif bir alet, fakat bu yağmurda ben eski şemsiyemi tercih ederim.
Простите, синьора. Гамак - слишком фривольная вещь для учителя.
Yağmurda hafif bir ışığımız vardı, aslında gerçekte..
Было очень сыро и мы не смогли бы развести огонь... А без огня, мы боялись разбивать лагерь на берегу.
- Bu yağmurda mı?
В такой дождь?
Yağmurda bile etrafta olmalılar.
ќни могут быть р € дом, даже в дождь.
Buraya gel, yağmurda kalma.
" ди сюда, спр € чешьс € от дожд €
Yağmurda ortaya çıkmazlar, değil mi?
ќни не по € вл € ютс € в дождь?
Yağmurda ıslanabilirdi.
ќна, наверное, уже промокла из-за дожд €.
Yağmurda dindi.
- Есть в офисе слишком... - Официально.
Yağmurda kalmama izin mi vereceksin?
И что же мне торчать на улице под дождем?
- Meraklanma, yağmurda bir şemsiyenin altına girerim.
А вдруг дождь пойдет? - Тогда я спрячусь под ним.
Karımla İspanya'da tanıştık. Yağmurda, ovada.
Там я встретил свою жену, в Испании, под дождём, на равнине.
Geçen günkü yağmurda üşütmüş olmalısınız.
Это, наверно, из-за того, что вы сегодня промокли.
Yağmurda ıslandı ondan çıkmıyordur.
Она намокла под дождём и теперь не снимается.
Geçen gece, o deli gibi yağmurda parka gittikten sonra.
С хождениями ночью в парк под проливным дождём.
Burada yağmurda durmuş kendi kendime konuşuyorum.
Стою тут под дождём разговариваю сам с собой.
Yağmurda şarkı söylüyorum.
"Я пою под дождём..."
Sadece yağmurda şarkı söylüyorum.
"Просто петь..." "... Под дождём "
Üçümüz ne zaman buluşuyoruz bir daha? Gökgürültüsü, yıldırım veya yağmurda?
Когда, средь молний, в дождь и в гром, Мы вновь увидимся втроем?
Çocuklar, yağmurda harıl harıl çalışıyor musunuz?
Противно под дождиком стоять, да?
Yağmurda sırılsıklam olursun.
Полина, не уходи. Самый дождь, целиком промокнешь.
Yağmurda mı?
- Она сказала, что ей жаль, и ушла.
Yani, sen olmasaydın, yağmurda, sırılsıklam olacaktım.
Я хочу сказать, что если бы не ты, я бы утонула под этим дождём.
Dün gece, o yağmurda, uyuyacak bir yerim yoktu.
Вчера вечером я мокла под дождем и мне негде было спать.
Meydanlar, caddeler parklar ve bulvarlar, ağaçlar ve korkuluklar erkekler ve kadınlar, çocuklar ve köpekler kalabalıklar, kuyruklar taşıtlar ve vitrinler binalar ve cepheleri sütunlar ve sütun başlıkları kaldırımlar, oluklar yağmurda parıldayan kumtaşından gri kaldırımlar.
На площадях, проспектах, в парках и на бульварах, деревьях и оградах, в мужчинах и женщинах, детях и собаках, в толпе, в очередях, в автомобилях и в витринах магазинов, на зданиях, фасадах, колоннах, капителях, на тротуарах, в водостоках, на плитках тротуаров, серых под моросящим дождём.
Hayalet şehirde dolaşıyorsun, bitap düşmüş apartmanların terk edilmiş iskeleleri sis ve yağmurda sürüklenen köprüler.
проходишь через призрачный город, через покинутые строительные леса вокруг выпотрошенных многоквартирных домов, через мосты, дрейфующие в дожде и тумане.
Nehir kenarındaki, rıhtım boyundaki Clichy Meydanı'nın yağmurda ıslanan kaldırımlarındaki binlerce ve binlerce sessiz nöbetçi okyanus hayallerine dalarak deniz serpintisini, setleri aşan dalgaları deniz kuşlarının tiz çığlıklarını bekliyor, fani insanlar.
Их тысячи тысяч, расставленных, как молчаливые часовые, у реки, вдоль набережных, по всей промытой дождём площади Клиши, мертвецов, увязнувших в своих грёзах, ожидающих брызг морского прибоя, могучих волн, хриплого крика морских птиц.
Beni kendi yoluna götürmek için geldin, Yağmurda demlenmiş leylakların arasından,
Сквозь влажную сирень В свои владенья
Yağmurda durma.
Не стойте под дождем.
Ne yapmamı bekliyorsun? Bu açık hava ringi. Yağmurda mı dövüşmek istiyorsun?
Хочешь под дождем драться?
Dobermanların yağmurda bile gözünden bir şey kaçmaz.
Дождь собирается. Нам нужны псы с хорошим зрением. Есть!
Bu yağmurda atlamak isterdim.
Вoт бы пpыгнуть пoд дoждём.
Yarı kör bir ihtiyara bıçak çekip yağmurda dışarı atıyorsun.
Поднять нож на полуслепого старика а затем погнать его обратно под проливной дождь.
- Orada yağmurda durma.
- Не стой тут под дождем.
Yağmurda kalsan ve soğuk alsan.
Cтоять под дождем?