Yürümek tradutor Russo
1,091 parallel translation
Üstelik o şekilde havada yürümek çok hoş.
Кроме того, очень приятно ходить как будто по воздуху.
Parkta yürümek kadar kolay olacak.
Представь, что мы вышли прогуляться по парку. Немного ниже.
Çalışmaya gitmek... dolaşmak... yürümek... bakmak, görmek.
"Spazieren" - гулять Гулять и смотреть
Yürümek çok hoş.
Прекрасная прогулка.
- Çünkü seninle istasyona kadar yürümek istiyorum.
- Потому что я хочу прогуляться с тобой до вокзала.
Anlaşılan yürümek zorundayım.
Похоже, придется идти пешком.
- Yürümek yasak.
- Не двигаться.
Yürümek sizin için zahmet olmaz mı?
Вы не против пройтись туда?
Biraz yürümek istiyorum.
Я хочу прогуляться.
Yürümek uçmaktan güvenlidir.
Безопаснее пешком.
Yürümek bile güvenli değil burada!
Здесь опасно ходить.
Darağacı kurmak. Silahların namlusuna doğru büyük bir kayıtsızlıkla yürümek.
"Чтоб эшафоты возводить и жерла пушек отливать беспечною рукой."
Doğruyu uygulamak, yürümek değildir.
Я пользуюсь своим правом не ходить.
Tek yapmanız gereken bir şey yumurtlamak sonra da çözüm için, en yakın TV istasyonuna yürümek.
Надо просто что-нибудь подпортить, а потом прогуляться до ближайшего телеканала с готовым решением.
Benimle yürümek ister misin?
Не хотите пойти со мной?
Eve dönmek için 25 km yürümek zorunda kaldım.
Пришлось 25 км топать пешедралом до дома.
Leonard, bu suda yürümek değil, yüzmek!
Это неразумно. Леонард. Леонард.
On ay alçılar içinde yatmış ve bir yıl boyunca yürümek için çabalamış.
Большая авария. Пилот и экипаж погибли. Парень пролежал десять месяцев в гипсе и еще год учился заново ходить.
O kadar çok sonar alıcısı yerleştirdiniz ki, Grönland'dan İskoçya'ya kadar yürümek mümkün.
Ваши самолеты сбросили гидроакустические буи так, что по ним можно пройти пешком от Гренландии до Исландии и до Шотландии. Будем меряться силами?
yürümek istersem, şuraya kadar giderim,
Если я хочу погулять, Я хожу здесь вокруг
Bu pislikte üç metre yürümek düz yolda 100 metreye bedel.
Восемь футов метров по грязи, все равно что 30 ярдов по хорошей дороге...
Otobüsten indiğimde, aklıma bir fikir geldi... yani, bir saniyeliğine, hiç taksi tutmamak gibisinden. Ama, bilirsin, belki yürümek gibi veya beleş arabaya binmek veya onun gibi bir şey.
когда я сошел с автобуса, я подумал, всего на секунду, что не нужно ехать на такси, а лучше пойти пешком или автостопом поехать.
48. Cadde'ye kadar yürümek isteyen var mı?
Кто-нибудь хочет прогуляться до 48 улицы?
Sarılarak yürümek gibi olduğunu düşün.
Это как объятья на ходу, очень просто.
Mina, benimle birlikte yürümek istiyorsan nefes aldığın bu hayatta ölmeli ve benimkinde yeniden doğmalısın.
Чтобы последовать за мной, ты должна умереть в этой жизни и воскреснуть в моей.
Yürümek için ehliyet mi gerekiyor?
Или я должен иметь пешеходные права?
Ben yürümek istiyorum.
Я лучше пройдусь.
Sonra da ben sana biraz hile öğreteceğim- -... kıvırtarak yürümek... petrol jeliyle ovulmuş dişlerle gülümseme... ve eski doldurma sanatı.
А потом я научу тебя еще нескольким трюкам этой профессии - приклеиванию купальника к попе, нанесению вазелина на зубы для ослепительной улыбки и древнему искусству хождения на шпильках.
Yürümek bana göre değil.
Ходить по площадям.
Şimdi geriye yürümek zorundayız.
Придётся идти пешком. Простите.
Arnie, biraz yürümek ister misin?
Арни, ты хочешь прогуляться?
- O kadar yürümek istemiyorum.
- Я не хочу так далеко идти.
- Ama şimdi, izinden yürümek istiyorum.
Но теперь я хочу пойти по твоим стопам.
Katırım çamurda yürümek istemedi.
Мой мул заупрямился и застрял в грязи.
Karada yürümek için, deniz altındaki büyülü yaşamını takas ediyor.
Она меняет свою волшебную жизнь в море на пару ног, чтобы ходить по земле.
Ama yürümek için her şeyden vazgeçmek... daha bağımsız olabilirim ama artık Elaysian olmam.
Но бросать все и идти по земле... Я могла бы стать независимой, но я перестала бы быть элайзианкой.
Yürümek ve soyunmaya ne oldu?
А что случилось с пляжем и стриптизом?
Gökyüzündeki krallıkta onun yanında yürümek.
Идти... рядом с ним в царствие небесное.
Hayır, sende yürümek istersin.
Нет, твой марш.
Bu çizmeler yürümek için
Ты в порядке, детка?
Bu çizmeler günün birinde Senin üzerine yürümek için
И они будут ходить. И когда-нибудь они пройдут по тебе.
Burdan sonrasını yürümek zorundasın.
Дальше идите пешком.
Herkes, karanlık bir sokağın sonuna kadar yürümek ister.
Каждому когда-нибудь хочется свернуть на темную улицу.
Şey diyecektim, düşündüm de eğer meşgul değilsen, belki sonra benimle... bilirsin işte, yürümek istersin demiştim.
Я тут подумал, если Вы не заняты, может мы... Пойдем прогуляемся?
- Ve neredeyse her gün Rosings'e yürümek zorunda.
И еще, он почти каждый день ходит в Росингз. Так часто?
Sürünmeyi bırak, benim için yürümek bile yeterince zor.
Мне трудно идти, не говоря уже о ползти.
Bareil'in Kahinlerle yürümek için bizden ayrılasının üzerinden üç ay geçti.
С тех пор, как Барайл ушел от нас к Пророкам, прошло три месяца.
Park boyunca yürümek, oyunun devam etmesi, kalbim, biliyorsun, yarışlar.
Я пересекаю местность, полной игры, с бьющимся сердцем.
- Evet, yürümek yasak!
- Не двигаться.
Sadece geri dönüşte yürümek zorunda kalır.
- А назад она вернется пешком.
Afrika'da yürümek ve çölleri aşmak istiyorum.
Я хотел солнца.