English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ Z ] / Zay

Zay tradutor Russo

10,288 parallel translation
Bu beni zayıflattı.
Это сделало меня слабой.
Gerçekte daha zayıfmışsın. Annen baban nerede?
Только ты стройнее в реальной жизни.
telefonun ucundaki adamın da bana ihtiyacı var, zayıf oldukları bir konu var demektir bu.
И тот голос, на другом конце провода, нуждается во мне, что значит, что у него есть слабость.
Eğer zayıflıklarını kullanmama yardımcı olabilecek birisini bulursam ben talimatları yerine getirirken...
И если бы у меня был кто-нибудь, кто помог бы мне воспользоваться этой уязвимостью, пока я исполняю его указание, мы могли бы...
1700'lerin sonlarında Fransız, İskoç ve Amerikalı tüccarlar Hudson Körfezi Şirketi'nin egemenliğini zayıflatmaya başladı... ve devam eden yıllarda bu zenginliği kontrol etmek için verilen kanlı savaşlar bunu takip etti.
В конце 17 века начали внедряться французы, шотландцы и американцы и подрывать монополию компании Гудзонова залива. В последующие годы последовали кровавые битвы за контроль над богатой отраслью. Застава.
Bizi rakiplerimize zayıf gösteriyor.
Из-за него наши конкуренты считают нас слабыми.
Zayıf.
Слабым... больным.
zayıf yönleriniz, kör noktalarınız nelerdir?
Какие у вас недостатки, с чем у вас проблемы?
Pekala dayanaklılığın zayıf noktanız olmadığını kanıtladınız.
Итак. Вы доказали, что выносливость – не ваше слабое место.
Bilgi kaynağınızla iletişime geçerken, ilgilerini, korkularını, baskı noktalarını, ve elbette ki zayıflıklarını her yönüyle bilmeniz zorunludur.
При сближении с источником, важно все о нем узнать, что им движет... их интересы, их страхи, их точки давления, и, конечно же... их слабости.
Zayıf yönünü nasıl kullanacağınızı bildiğiniz bir kişiye istediğiniz her şeyi yaptırabilirsiniz.
Когда вы поймете, как использовать слабости, вы сможете заставить его делать почти все, что угодно.
Zayıflık... herkeste vardır, ancak herkesten farklı şekilde yararlanılır.
Слабости... они есть у всех, но любой человек может быть использован различными способами
Zayıf noktasını bulmamız gerek, ki o da şu anda iki karısı olması mı?
Нам нужно узнать его больные точки, одной из которых, на данный момент, может оказаться несвязная болтовня?
Siz birilerine yaklaşırken, onlar da size yaklaşıyorlar, sizi okuyorlar, sizi kullanabilecekleri zayıflıklarınızı arıyorlar.
Всякий раз сближаясь с кем-то, они сближаются с вами, читают вас, ищут ваши слабости, чтобы их использовать.
O zayıfbiriydi
Oн был слaбым.
Birbirimizle savaşmak bizi zayıflatır.
Междоусобицы лишь ослабляют нас.
Zayıf noktanız buysa Azgeda bayrağı memnuniyetle alır.
Если это снова твоя слабость, Азгеда с удовольствием вмешается.
Bu yüzden mi ordunuz Polis'e bu kadar yaklaştı? Önder'inizin zayıf olduğunu düşündüğünüz için mi?
Так вот почему ваша армия подошла так близко к Полису, потому что вы считаете, что Командующая слаба?
Aşk zayıflıktır.
Любовь - это слабость.
Senin kadar yavaş ve zayıf biri bile beni devirebiliyor.
Даже если кто-то такой слабый и медленный, как ты может повалить меня на спину.
Onun gözünde herkes insandı. Zayıf insanlar ve su verdi.
Он видел усталого человека - и помогал ему.
Eğer çok zayıfsa, çok büyük bir risk olabilir.
Если она слабая, то это слишком большой риск.
En zayıf anlarında saldırmayı.
Ударить, когда они наиболее уязвимы.
Sen çelimsizsin. Zayıf.
Вы больны, слабы.
Sevgili Gaston'ım, sadece bir aptal fiziksel zayıflıIıkla hata yapar.
О, мой дорогой Гастон, только глупец примет телесную немощь за слабость.
Herkesin zayıf noktası vardır.
У каждого человека своя слабость.
Zayıf noktasını bulup deşmeliyiz.
У него есть слабое место, туда мы и воткнём нож.
Zayıf durumdalar.
Они слабы.
Daha iyi mücadele edebilmek için zayıflıklarımızdan kurtulmayı öğrendik.
Мы учимся избавляться от слабостей, чтобы драться ещё лучше.
Kraliçe Kwenthrith iç yavaş yüzünden iyice zayıfladı.
Королева Квентрит ослаблена гражданскими войнами.
Zayıfsın, acınasısın.
Ты слаб и жалок.
Senin en zayıf yönün bu.
Это и есть твоя слабость.
Bu süre boyunca, zayıf yönünüzü bulmaya çalıştım. Aslında çok açıktı.
Все это время я искал ваши слабости, хотя они настолько очевидны.
Zayıf yönünüz birbirinizsiniz.
Ваша слабость друг в друге.
Sağlığı zayıf.
У нее сердце слабое.
O halde zayıflıklarını değil güçlü yanlarını kuvvetlendirmeliyiz.
Тогда нужно подчеркнуть ее сильные стороны, а не слабые.
Çok zayıf görünüyor.
Он выглядит таким слабым.
Çok zayıf düştü.
Он слишком слаб.
Ama Amerika zayıf devasa hamburgerleriniz, müzik televizyonlarınız, film yıldızı başkanlarınız.
Но Америка слаба, с этими вашими Биг Маками, МТВ, президентом-кинозвездой.
Burada kendi başımızayız, Kızıl muhafızlar hiçbir yerde görünmüyorlar.
Мы здесь сами по себе, красногвардейцев нигде не видно.
Zayıflara ne de kol kanat geriyorsundur.
Какое утешение ты принесёшь слабым?
Çoğu parazitin tek amacı vardır. Konağa saldırıp zayıflatmak.
Большинство паразитов стремятся атаковать и ослабить хозяина организма.
Küçük, zayıf, önemsiz.
Он маленький, слабый, несущественный.
Eğer hayalet avcıların bir zayıflığı varsa
Значит, даже у Призрачных Всадников есть слабости.
Zayıf düştüm sadece.
Просто устала.
Zayıf noktalarımı yakıp götürdün küllerinden doğan Anka Kuşu gibiydim adeta.
Ты сожгла мою слабость, я будто Феникс восстал из пепла.
Yakınlardaki tüm dijital altyapıyı zayıf noktasını bulmak amacıyla... -... tarayan bir tür teknoloji.
Кусок оборудования для сканирования всей близлежащей цифровой инфраструктуры на предмет потенциальной уязвимости.
Andy, Dark Web'de * biraz araştırma yapmış bina yapısını zayıflatmak için özel bir asit kullanan patlama ekibi bulmuş.
Энди покопал в Теневом Интернете, узнал, что Команда Сноса пользуется особенной кислотой, которая ослабляет здание.
Yine de sanığın aleyhine kullanılan kanıtlar çok zayıf.
Да и доказательства эти Чрезвычайно неубедительны.
Tüm güçlü ve zayıf yönlerimi biliyor. Teşekkürler hayatım.
Спасибо, дорогая.
Zayıf olmak hoşuna gitmiyor.
Тебе не нравиться чувствовать себя уязвимой.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]