English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ Z ] / Zorlayın

Zorlayın tradutor Russo

155 parallel translation
Şimdi biraz daha zorlayın.
Теперь давай поработай немного.
Üst kollarla zorlayın.
Выше паруса.
Hafızanızı zorlayın hanımefendi.
Прошу, мадам, вспомните.
Zorlayın!
Включайтесь!
Kendinizi mümkün olduğunca zorlayın.
Сильнее, как можно сильнее.
Avukatınızla konuşurken ortağınızın cesedini gördüğünüzü vurgulayın ve gördüğünüz diğer şeyler için de hafızanızı zorlayın.
Когда вы будете со своим адвокатом сделайте упор на то, что вы видели труп своего партнёра и попытайтесь вспомнить все подробности.
Zorlayın biraz!
Композитор Джеймс Хорнер Навались!
Haydi, beni zorlayın.
А ну-ка проверьте меня.
* Sıkıyorsa zorlayın bizi, saat verin, izleyin bizi. *
Брось вызов нам, если ты смеешь В назначенное время, мы будем там!
Kendinizi zorlayın!
BRING IT, BRING IT.
Biraz daha zorlayın!
затормозите колеса
Zorlayın.
ѕрижмите их.
Onu çıkmaya zorlayın. Polis devamını halleder. Gidin.
Выкурим его наружу, полиция его там и арестует.
Biraz daha zorlayın.
Последний рывок.
Zorlayın, çocuklar.
Поднажмите, дети, поднажмите.
Zorlayın. Mc Donalds'ın aksine bu, arabaya servisten ne kadar hızlı geçebileceğinizle ilgili bir şey değil.
Это вам не какой-нибудь фастфуд в Макдональдсе получить на автоматической раздаче.
İnsanları bir şekilde tahmin etmeye zorlayın ki, dengeleri bozulsun.
Пытаются держать людей угадывающими в некоторой степени, держать их несбалансированными.
- İnsanlara baskı yapın, zorlayın.
- Хорошо. - Давайте, народ, активнее!
- Yemin etmemesinin sebeplerini söyletmek için zorlayın yoksa sessizliğinde kasıt arayacağım.
- Заставьте его объяснить причины его нежелания давать присягу, или я сочту за предательство его молчание.
Yollara düşün, herkesi zorlayın, davetime gelsinler, sonra belki dolar evim.
"Отправляйся ко всем и заставь их всех прийти на моё пиршество..."
Çıplaklar, perdeleme yapın, topu Q'ya geçirin, çizgileri doldurun ve zorlayın.
Парни, наступаем, отдаем мяч Кью, заполняем линии и нападаем.
ancak Ferdinand II ve Isabella öncülüğünde bir ordu.. Müslümanların sonuncularını 1492 yılında Grenada'da teslim olmaya zorlayınca 15. yüzyılda sona erdi.
но завершилась в XV веке, когда Фердинанд II и Изабелла,... во главе армии, принудили последних мусульман в Гренаде сдаться в 1492.
Bilim adamları olarak, meraklı olmalı... ve sınırları zorlayıp... esrar perdelerini aralayacak kadar da cesur olmalıyız.
Как и подобает ученым, мы должны быть любопытными... и довольно блестящими чтобы рассмотреть сквозь марево... множество чудес, которое оно от нас скрывает.
Hiçbir insanın... kendi türünün sınırlarını zorlayıp da lanetlenmeden kurtulamayacağını söyledim sana.
Я тебя предупреждал... что никто не может нарушить порядок и строй своей сущности будучи не став проклятым.
Arabanın kapısını zorlayıp açtım, ve sonra da alçakça kaçtım. Suçumu itiraf için geldim.
Я хочу чистосердечно признаться.
Oh George, her zaman çok zorlayıcısın.
Джордж, ты всегда так убедителен.
Cevapların zorlayıcıydı ve bazen de kodlanması olanaksızdı.
Ваши ответьi бьiло трудно,.. а иногда и невозможно кодифицировать.
- Gemiyi sonuna kadar zorlayın.
Выжмите все, на что он способен.
Burada gördüğümüz her şey zorlayıcı ve istem dışı bir uyarımın olduğunu gösteriyor.
- Все, что мы пока тут видели, указывает на некий принудительный стимул к действию.
Bizi bulutların üzerine inmeye zorlayıp gemiye binecekler!
Прижмут к облаку и возьмут на абордаж.
Onları istifaya zorlayın.
Заставьте их уйти в отставку.
Etkisi konusunda beni zorlayıp kimseyi yaktırmayın
Не заставляйте меня доказывать никому ничего.
Konuklarınızı merdiven tırmanmaya zorlayıp, onları garip odalara oturtuyorsunuz. Bu bir hile.
Вы заставляете стариков ходить по длинной лестнице, оставляете их в комнате, которая оказывается ловушкой!
Ana karakterin dürtülerinin açık olmadığını, hikayenin aşırı derecede karmaşık ve dolambaçlı olduğunu, konu olarak zorlayıcı ve dikkat dağıtıcı olduğunu söylediler.
Они считают, что мотивация главного героя неясна. Что история чересчур сложна и запутанна. И что теме не хватает мощности и концентрации.
Zorlayıcı. Tütünde başarabiliyorsanız her işte başarırsınız.
Если сможешь продавать табак, сможешь что угодно.
Doktor Roberts, belleğinizi biraz zorlayıp, briç masasından kaç kez kalktığınızı söyleyebilir misiniz?
Доктор, напрягите память и скажите, сколько раз Вы покидали место за карточным столом.
Aslında, bu hikayenin, Kongre'nin konuya bakış açısı üzerinde yeterince zorlayıcı bir etki yapıp, köklü değişikliklere neden olacağını düşünmüş ve buna inanmıştım.
Я по-настоящему верил и полагал, что мой доклад будет достаточно убедителен, чтобы вызвать глобальные перемены в том, как Конгресс относится к этой проблеме.
onunla ilgili konuşmayın, yazmayın endişelenmeyin, tepki vermeyin, görmezden gelmek için kendinizi zorlayın, dikkatinizi vermeyin, istediklerinize olan dikkatinizi bölmeyin.
Не пишите об этом. Не входите в группы, которые этим обеспокоены. Не противьтесь этому.
Sıklıkla, çok sıklıkla hayatımızın normal bir parçası gibi başlayan şeyler bir noktadan sonra takıntılaşır zorlayıcı olur,... -... kontrolden çıkar.
Часто - слишком часто - вещи, которые начинаются как обычная часть твоей жизни в какой-то момент превращаются в одержимость... наваждение... выходят из под контроля.
Belki bir daha ki sefere biraz daha zorlayıp, şeytanın bacağını kırabilirsin.
может в следующий раз у тебя лучше получится
Başka herhangi bir konuda, örneğin siyaset veya faiz oranları gibi, gazeteciler zorlayıcı sorular sorup cevapların verilmesi konusunda da gayet ısrarcı davranır.
В любой другой области, от политических скандалов до растущих налогов, журналисты будут задавать трудные вопросы и требовать ответов.
Biraz gerginiz, çünkü dostlarımız ve ailemiz de seyircilerin arasında ve bence tanıdığınız insanlara çalmak biraz daha zorlayıcı. İzlandalılara çalmak bence biraz garip, çünkü çok eleştireller.
я немного нервничаю, потому что сегодн € придут наши друзь €, наши семьи, близкие... я думаю что это гораздо сложней - выступать перед теми, кого ты знаешь... я нахожу это весьма интересным - играть дл € людей в " сландии,
Zaten bu son şarkının finaliydi ve bu çılgın sahne dekoru ve eşyalar görsel olarak oldukça zorlayıcıydı. Sonra televizyonunda sorun olduğunu düşündü ve kapattı.
" когда играли последнюю вещь, самый финал, сама € мощную ее часть, гораздо громче чем то, что звучало на прот € жении всего концерта, бабушка подумала, что-то случилось с ее телевизором, и выключила его.
Senato, lejyonlarını onlar aleyhine zorlayıcı biçimde kullandığını düşünüyor.
Сенат считает, что ты использовал легионы для принуждения.
Dikkatli, kendinden emin ve zorlayıcısın.
Ты сконцентрирована, уверена, неотразима.
Zorlayıcı sebepler maddesince e-postalarını okuma hakkına sahibiz.
В случае форс-мажорных обстоятельств мы можем читать его электронную почту.
İkimiz de hayatlarımızın çok zorlayıcı dönemlerindeydik ve bence kafamız karıştı.
Мы вместе пережили очень напряжённые моменты нашей жизни, и думаю, мы немного потеряны.
Dwight, sen de ona karşı agresif, saldırgan zorlayıcı olmadan satış yapmak zorundasın.
А ты будешь продавать ему бумагу, не проявляя при том агрессию, враждебность или твердолобость.
Kanıtların ağırlığı zorlayıcı efendim.
Доказательства выглядят убедительными, сэр.
Yeni ürünleri alır almaz sınırlarımı zorlayıp, daha fazla satış yapacağım.
Я сделаю главный рывок как только я всё утрясу с кое-каким новым продуктом
Bilirsin işte, pek zorlayıcı değildi, çünkü beynin, bedenin kadar atik olduğunda, bilirsin, daimi bir meydan okuma isteği duyarsın.
Итак, сделаем это. Это не будет трудно! Это очень трудно!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]