English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ Z ] / Zıplayıp

Zıplayıp tradutor Russo

131 parallel translation
Zıplayıp duruyordu... sanırım seksek oynuyordu... ve sonra, sanki çok yorulmuş gibi... birden yere çöktü. Yüzü yaşIı birininki gibi... cansızlaştı.
Он прыгал вокруг, играл в классики, я думаю, и внезапно он сел... как если бы он очень устал... лицо его сделалось безразличным... как у старика.
Normal bir atlayış olacak. Doğruca zıplayıp karşı kıyıya atlayacağım. Anlıyorum.
В начале 16-го века для борьбы с усиливающейся религиозной неортодоксальностью
Herşey zıplayıp duruyor sanki.
У меня перед глазами всё трясётся.
Hardal tarlasında atlayıp zıplayıp etrafa göz atması ve tavşanları bulması gerekiyordu.
Так что ей приходилось подпрыгивать вверх на этом горчичном поле и очень быстро оглядываться, чтобы увидеть, где находятся кролики.
Affedersin, tatlım, ama bulaşık havluları zıplayıp, kendilerini kızların yüzlerinin ve bileklerinin etrafına dolamazlar.
Извини, милая, но кухонные полотенца не могут просто так выскочить и обвязаться вокруг лиц и запястий маленьких девочек.
- Çok yavaşsın. Ben senin yaşındayken etrafta zıplayıp dururdum.
Когда я был в твоём возрасте, я носился туда-сюда.
Zıplayıp üzerine mi atlıyordu?
Он что, прыгает на нем?
Neden bilmiyorum ama babamın "İş, kafanda duran bir şapka gibidir." sözleri kafamda zıplayıp duruyor.
Не знаю, почему, но я вдруг вспомнил слова своего отца насчет шляпьi на голове.
Her zaman camdan içeri zıplayıp soygun mu yaparsın? Senin hırsız olmadığını nereden bileyim?
Когда вы грабите дом, вы всегда проходите через окна?
Burada herkesin sıcak kaldırımdaki... kurbağa gibi zıplayıp durması lazımdı, ama nefes bile yok.
Тут много станций, лезут одна на другую,... и ничего.
Onu sonunda sandalyeye oturtabildim adam zar zor iğnenin ucunu değdirdi derken, zıplayıp bağırdı, hepsi bu.
Я усадила ее в кресло и при первом касании иглы она с визгом убежала
Evet, belki de biraz üzerinde zıplayıp suyunu çıkartırız.
А мoжет, мы нa негo нaступaть и paздaвить. Йa.
Yani bütün hafta ortada zıplayıp duracak.
- Он здесь на всю неделю?
Dövüş gibi değil. - Zıplayıp kafasının üzerine düşmene izin var mı?
- Это просто боксерский матч, а не драка.
Anlıyorsunuz, tenisin bir çeşidi olduğunu düşünüyorduk, ama ilk voleyi vurur vurmaz, Kinbori zıplayıp bu raketle vurmaya başladı.
Понимаете, мы думали, что это была версия тенниса, но как только мы дали первый залп, эти кинбори перепрыгнули через сетку и напали на нас с этими ракетками.
Tamam, 3 dediğimde zıplayıp, iskeleye koşacağız.
Надо торопиться. - На счет три прыгаем и бежим к доку.
Greg, kimse senden fazla bir şey beklemiyor. Eğer topu sana doğru atarsam zıplayıp vurabilir misin? Evet.
Грэг, от тебя, конечно, никто подвига не ждет, но если ты увидишь мяч, то сможешь ударить по нему со всей силы?
Zıplayıp duruyorsun ortalarda.
Ты всё утро только и выпендриваешься перед всеми.
Onlar.. bakıma muhtaçlar.. ... zıplayıp duruyorlar.. ve ne düşündüklerini bilemiyorsun. Bu da beni biraz korkutuyor.
Они везде лезут прыгают, и ты никогда не знаешь о чем они думают и это мне немного пугает.
Burada yazdığına göre havaya zıplayıp, peri asası ile onu gıdıklayacaksın.
По сценарию ты должен подпрыгнуть и пощекотать его волшебной палочкой.
Nasıl bir adam, yatakta zıplayıp, "Hadi kırmızılar" diye bağırır?
Какой мужик прыгает в постель крича : "Красные. Давайте"?
Bağırıp, dans edip kanepede zıplayıp keçileri kaçırdın mı?
Кричать и танцевать... прыгать на диване... и просто дурачиться?
Bir yandan dişlerini fırçalarken bir yandan zıplayıp duruyordu.
Он всё время подпрыгивал и тёр зубы. Это было ужасно.
ve biz ortalıkta zıplayıp çığlık atıyorduk. Bunu da doğru hatırlıyorsun.
И мы прыгали и скакали с воплями, тут ты тоже прав.
Lanet ibneler zıplayıp duruyor.
Ёбаные пидоры скачут и прыгают.
Hep hayal kurarız Geceleri oynarız Dallarda zıplayıp Arı kovalarız
ћы любим мечтать весь день ј ночью мы играем ћы качаемс € на ветках деревьев ѕока не разбудим пчел
Parayı ceketin cebine koymuştum ve ceket kanguruda ve kanguru zıplayıp gidiyor.
Я положил деньги в куртку, а куртку надел на кенгуру а он ускакал.
Uğurlu ceketimi ölü bir kanguruya giydirdim sonra dirildi ve paramla birlikte zıplayıp gitti.
Мне нужна ваша помощь. Я надел свою счастливую куртку на мёртвого кенгуру он очухался и упрыгал с моими деньгами.
Etrafında zıplayıp, haşır neşir olmak istemiyorum.
Я не хочу запутаться в ней прыгая на батуте.
Genellikle de kafamda bir sürü düşünce zıplayıp dururken.
Большую часть времени в голове кавардак всяких мыслей.
Çocuklarınız zıplayıp duruyorlar.
Дети прыгали туда-сюда.
- Pekala. Solun iyiydi ama zıplayıp duruyordun.
Ты бил левой, но все время двигался.
Çünkü Constance Betterton, itibarımı zedelemek ve beni ADK bünyesinden atmak sonra da amigo gibi zıplayıp bacaklarını açarak inmek için fırsat kolluyor.
чем моей ошибки, чтобы она могла разрушить мою репутацию, выжить меня из Дочерей Американской Революции, потом подпрыгнуть как девочка из группы подержки и приземлиться, размахивая руками.
Yani telekinetikler. Jet uçan daireleriyle lavların üzerinde uçuyorlar. Zıplayıp, Cirque du Soleil'de gibi oradan oraya uçuyorlar.
И они парят на своих летающих тарелках над горячей лавой, и они могу прыгать и летать, как акробаты в цирке.
Ve Donna'nın sütyensiz ortalıkta zıplayıp durduğuna eminim.
И я уверена, что Донна там внизу скакала без лифчика.
Bir aşağı bir yukarı tıpkı bir plaj topu gibi zıplayıp durduk.
Мы Мы подпрыгивали в воздухе, как воздушный шарик над стадионом.
Sen zıplayıp oynamaya devam et, kız kılıklı inek.
Гарцуй отсюда! Корова с тонкой талией!
Zıplayıp tepinecek.
Он будет играть.
- Belki zıplayıp bagajdan çıkmıştır.
Может, она выпрыгнула из багажника, где-нибудь по дороге?
- Zıplayıp çıkmadı. - Karı ölmüştü.
Да как она могла выпрыгнуть... она же дохлая.
Düşündüler ki "Belki o küçük toplar birbirinin üzerinden zıplayıp... bu deseni yaratıyordur."
Они подумали : "Может быть, эти маленькие шарики отталкиваются друг от друга и создают такой рисунок".
Hey. Evet. Bebek bütün gece, karnımda aşağı yukarı zıplayıp durdu, bu yüzden sürekli işemek zorunda kalıyorum.
Да, малышка скачет туда-сюда.
Bu akşam geldiğinde, bir cırcırböceğini kâğıt bardağın altında kıstırmıştım. Onu yere bantladım çünkü zıplayıp duruyordu.
Эй, если заедешь сегодня, я загнала сверчка под бумажный стаканчик в гостиной.
Çocuklar, Biliyorum bu isteyeceğim şey biraz saçma gelebilir, ama şimdi bu gerçekten oluyor, Üç kişilik zıplayıp-sarılma kutlaması yapalım mı?
Ребят, когда я это только придумал - показалось что будет как-то глупо... но все же такой момент... может мы втроем обнимемся и попрыгаем?
Bu ilçedeki insanların yarısı yardım amaçlı barakalarda kalıyor ve sen, alnımızın teriyle kazandığımız parayı iç çamaşırlarıyla zıplayıp duran adamları seyretmek için harcamak istiyorsun.
Половина людей в этом округе живут в трейлерах от FEMA ( МЧС ) и ты хочешь потратить немалые деньги что бы посмотреть как взрослые мужики прыгают в своем нижнем белье.
- Peki, eğer bir şeyler ters giderse sana kamerayı fırlatacağım ve zıplayıp çıkacağım, tamam mı?
Если что-нибудь случится, я брошу тебе камеру и спрыгну, ладно?
Zıplayıp sevinmesini mi?
Что она "Ура" закричит?
Ben mutluyum, kanıtlamak için ortalıkta zıplayıp duramam.
Я счастлива, но я не могу прыгать от радости все время.
Jack. Bu grupta ve her konuda yeni biri olduğumun farkındayım ama herkesin sevinçten zıplayıp birbirine sarılmasının sırası değil mi? Senin gemin.
Джек, я знаю, я новичок в этой группе, но разве в этом месте не полагается прыгать и обниматься?
- Çünkü sürekli zıplayıp duruyorsun.
Почему?
Güzel kızlar atlayıp zıplayınca hoşuma gidiyor.
Обожаю переметнувшихся пай девочек.
zıpla 130

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]