A goat перевод на турецкий
1,346 параллельный перевод
Although, they've got a goat that could argue Mossie Donegan's talking pig under the table.
En azından, Mossie Donegan'ın gizlice konuşan domuzu hakkında konuşabilecek bir günah keçileri var.
- Your father was a goat!
- Baban da keçinin tekiydi!
Paper says without you, we wouldn't find a goat's ass with a stick!
Gazeteler sen olmadan hiçbir şey beceremeyeceğimizi yazıyor!
Was Althaus one of the friends that made you a goat?
Althaus sizi günah keçisi yapan dostlarınızdan biri miydi?
- Yeah, there's also a goat.
- Evet, keçi de var.
- A goat?
- Keçi mi?
Ah, it's just a goat.
Sadece bir keçi.
Four dollars for a goat, we got ripped off.
Bir keçiye karşı dört dolar, kazıklandık.
My parents will never let me keep a goat.
Annemler asla bir keçi beslememe izin vermezler.
Then why did you send us a goat?
O zaman neden bize keçi gönderdiniz?
It's more like a donkey or a goat.
Daha çok eşeğe ya da keçiye benziyordur.
A goat with two heads.
İki kafalı bir koyun.
What do you think you are doing, cooking a goat?
Ne yaptığını sanıyorsun, keçi yemeği mi?
Come on. I'm not going to one of those things. What if they drug me and I wake up chained to a goat?
Ya bana ilaç verirlerse, uyandığımda kendimi bir keçiye zincirli bulursam?
A... a... and a goat.
Ve bir keçi.
Plus, the entire basket is an edible pretzel with a goat-cheese filling.
Üstelik bütün sepet keçi peynirli krakerlerle doluydu.
Just for that, I'm not gonna show you the safe way to milk a goat!
Sırf bu yüzden sana nasıl güvenle keçi sağılacağını anlatmayacağım.
You can do your victory dance or slaughter a goat, or whatever it is you do when you're happy.
Sevincini dans ederek yada keçiyi boğazlayarak kutlayabilirsin. yada mutluyken her ne yapıyorsan.
First I was a tiger, a snake, a clod, a goat with a hat, then me.
Önce kaplan, yılan, bir aptal, şapkalı keçi ve kendim oldum.
- What is that, a goat?
- Bu nedir, keçi mi?
I've learned a person can pretty much survive off of a goat,
Bir keçinin bir insanı yaşatabileceğini öğrendim.
A goat gives you company, and milk, and cheese, and, when you need it, good meat,
Bir keçi hem dosttur sana süt ve peynir verir. İyi ete ihtiyacın olduğunda keçin yanı başındadır.
-... trading me in for a goat.
-... keçi pazarlığı yapıyor olabilirdin.
It's about a goat.
Bir keçi hakkında.
It's about a goat.
Keçi hakkında.
It's really interesting, about a goat.
İlginç bir konusu var, keçi hakkında.
- You own a goat farm.
- Keçi çiftliğini denetlemeye.
Granted, the boy I know is a deplorable student and he has the ethics of a billy goat.
Kabul, bahsettiğim çocuk, öğrenci olarak içler acısı bir halde. - Ahlâk anlayışı da pek yok.
She had brains, looks, style... and the way she filled out a mohair sweater... well, suffice it to say, it was snugger on her than on the goat.
Zeki, güzel görünümlü, stil sahibi, ve o tiftikten süveterin içini, nasıl derler..... bir keçiden daha güzel dolduruyordu.
And yesterday he told me I smelled like a billy-goat.
Dün de bana teke gibi koktuğumu söyledi.
You should not drink that. What if you become a frog, or goat's feet?
Ya bir kurbağaya dönüşürseniz?
- From a goat.
Bir keçiden.
Coop, the camp goat took a shit in the infirmary. I need you to take care of that, please.
Kampın keçisi reviri pisletmiş, ilgilenmeni istiyorum.
We used to have a female goat like that.
Bunun gibi bir dişi keçimiz vardı.
You invited them to get naked... and sacrifice a small goat.
Onları, soyunmaları ve küçük bir keçi kurban etmeleri için davet ettin.
And if that looking glass gets broke... momma's gonna buy you a billy goat.
Judy Bingham öldüğü yıla yani 1988'e kadar Katie gibi olan çocuklara ders verdi. "Annesi ona bir keçi alacakmış..."
And if that billy goat won't pull... momma's gonna buy you a cart and bull.
Louis kör oldu ve şu anda Güney Kaliforniya huzur evinde yaşıyor. " Annesi ona bir at alacakmış.
The last time I saw him was about two years ago, in a court room, where some people I thought were friends of mine were making me the goat.
Onu son kez iki yıl önce gördüm. Mahkemede. Dostum sandığım insanların beni günah keçisi yaptığı yerde.
And he sports a smile despite being as helpless as a sacrificial goat... and goes around apologising to everyone is the bride's father
yardıma muhtaç olmasına rağmen, kurbanlık bir keçi... gülüşüyle gelinin babası olduğu için herkesten özür dileyerek dolanır durur.
- A three-egg omelet... with goat cheese, pancetta, cooked in a sherry olive oil.
- İçinde üç yumurta peynir, domuz eti olan ve şarap ve zeytinyağı ile pişirilmiş omlet.
So I was up at the riding school with Francesca, I fell under her spell and then finished up in a tree down by Mary Mohan, by the goat.
Binicilik okulunda Francesca ile birlikteydim onun büyüsüne kapıldım sonra da bir keçi yüzünden sonum bir ağacın dibi oldu.
Excuse me, we wanna overnight this goat to Afghanistan, please.
Affedersiniz, bu keçiyi yarın ulaşmak üzere, Afganistan'a göndermek istiyoruz.
He got a boner for this goat.
Bu keçiye kendini kaptırmış.
Honey, be a love... and move that filthy goat pelt off my husband's seat.
Tatlım, iyi biri ol... ve şu bok gibi keçi derisini kocamın koltuğundan kaldır.
Yeah, except I shouldn't'a had those two goat-cheese milkshakes.
Evet şu keçi peyniri dışında son ikisini yememeliydim.
The Black Goat with a Thousand Young.
Kutu, gençle siyah keçidir.
Was that a goat?
Keçi miydi o?
Man, it's a goat track out here.
Adamım burası keçi yolu gibi.
I was like his goat, Or some critter tethered to a post,
Onun özel keçisi gibiydim.
A few plum trees, some pastures full of goat droppings and a bunch of rebellious killers.
Birkaç erik ağacı, birkaç keçinin olduğu otlaklar ve bir grup isyancı katil.
A person has to wonder what a young city thing would see in such an old goat. What's there to like?
Gencecik bir şehirli kızın öylesi bir ihtiyar zamparada ne bulduğunu merak etmekten insan kendini alamıyor.