A lot of blood перевод на турецкий
1,267 параллельный перевод
He's lost a lot of blood.
Çok kan kaybetti.
- He's lost a lot of blood.
Dolaşım sorunu var.
He's lost a lot of blood. He's lost a lot of blood.
Çok fazla kan kaybetmiş.
You know, for a woman without a heart... Genevieve Teague certainly did have a lot of blood.
Kalpsiz bir kadın için Genevieve Teague'in kanı hayli çokmuş.
I'm sorry, but your wife's lost a lot of blood. - We're trying to control it, but...
Maalesef, karınız çok kan kaybetti kontrol altına almaya çalışıyoruz, fakat..
She's lost a lot of blood, and the transfusion didn't work... because she's infected by some weird strain of rabies.
Çok kan kaybetti, kan nakli işe yaramıyor çünkü garip bir nesil kuduz virüsü... bulaşmış.
It's a lot of blood
Bir sürü kan var.
I suppose there is a lot of blood.
- Sanırım çok fazla kan olur.
with a lot of blood was some of us there with the water putting down
"Vurulan kanlar içinde yere yığılırdı." "Bazılarımız kan gölü içinde kalırdı."
There was a lot of blood.
Her taraf kan olmuştu.
I " m losing a lot of blood.
Çok kan kaybediyorum.
- Oh, that's a lot of blood. - Yeah..
Çok fazla kan aktı.
- He's lost a lot of blood.
- Çok kan kaybetti.
He's lost a hell of a lot of blood too.
Çok da kan kaybetmiş.
He's lost a lot of blood.
Çok kan kaybetmiş.
She lost a lot of blood.
Çok kan kaybetmiş.
It's a lot of blood!
Çok fazla kan var!
Listen, you've lost a lot of blood.
Dinle. Çok fazla kan kaybettin.
Not a lot of blood.
Çok kan yok.
A lot of blood.
Çok fazla kan var.
Well, you lost a lot of blood.
Tonla kan kaybettin.
I really am losing quite a lot of blood!
Ben baya bir kan kaybettim!
She's lost a lot of blood.
Çok kan kaybetti.
Yeah, we got a lot of blood down here.
Evet, burada çok fazla kan var.
- He lost a lot of blood. - But he'll live to see Armageddon.
Çok kan kaybetmiş, ama kıyameti görür.
That's a lot of blood.
Çok fazla kan var üstünde.
He lost a lot of blood.
Çok kan kaybetmiş.
- [Derek] He's losing a lot of blood.
- Çok fazla kan kaybediyor.
You still feeling a lot of blood in your throat?
Hala boğazında kan varmış gibi hissediyor musun?
Oh, God. You lost a lot of blood.
Çok kan kaybettin.
Photo doesn't show a lot of blood at the crime scene.
Fotoğraflarda cinayet mahallinde pek fazla kan görünmüyor.
All I know is something isn't adding up, and I'd hate to see a lot of innocent people die and a lot of blood get spilled for no reason.
Bir şeyler birbirini tutmuyor. Bir sürü masum insanın ölmesini, sebepsiz kan dökülmesini istemem.
A lot of blood in the tongue.
Dilde çok kan vardır.
You've lost a lot of blood.
Çok kan kaybediyorsun.
Okay, we're losing a lot of blood here.
Evet, burdan çok kan kaybediyoruz.
You know, there's not a lot of blood on the ground for a decapitation like this.
Bak, böyle bir kafa kopmasına rağmen yerde pek fazla kan yok.
Lost a lot of blood.
Çok fazla kan kaybetmiş.
He's lost a lot of blood.
- Çok fazla kan kaybetti.
There was a lot of blood in her mouth.
- Ağzında çok fazla kan vardı.
It was just... a lot of blood.
Çok fazla kan akıyordu.
- After the car crashed, it went end over end for about a hundred feet before finally slamming to a stop up against a boulder, which crushed the driver's side door into his body, which led to a lot of blood.
Sonunda bir kayaya çarptı. Çarpışmayla, sağ kapı kurbanın vücudunu ezdi ve iç kanama başlattı.
There's his blood... quite a lot of it.
Kanı bol miktarda etrafa saçılmıştı.
There was a lot of blood.
Çok kan vardı.
You know we've got a problem with Pandey. There's a lot of bad blood.
Pandey ile aramızda uzun süredir büyük düşmanlık yaşandığını biliyorsun.
But we do need blood, and we need a lot of it preferably fresh and not frozen.
Ama kana da ihtiyacımız var, hem de çok. Donmuş değil de taze olmasını tercih ederiz.
Always taking blood this lot, sometimes you swear it is more of a hobby than a job.
Devamlı kan alıyorsunuz, bazen sizin için bunun iş değil hobi olduğunu düşünüyorum.
Look, Tom, there's a lot of bad blood between Freddie and your brother.
Dinle, Tom, Freddie'yle kardeşin arasında büyük bir düşmanlık var.
Because I've lost a lot of blood.
Çünkü çok kan kaybettim de.
That's a lot of blood.
Çok kanlı. Oh...!
There's a lot of victim's blood, but nothing conclusive.
Çoğu kurbanın kanı ama henüz kesin bir şey yok.
A lot of how-to documents - - draining blood from cattle, wartime amputation techniques.
Bir sürü "nasıl yapılır?" dokümanı sığırdan kan çekme, savaş zamanı organ kesme teknikleri.