Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ A ] / Acetone

Acetone перевод на турецкий

140 параллельный перевод
Buyin'ether and acetone...
Eter ve aseton aldım.
Turpentine, acetone, benzene.
Terebentin, aseton, benzin.
Find some acetone and take off the nail polish.
Biraz aseton bul ve ojeyi çıkar.
Acetone smells of pear drops.
Aseton, keton kokar.
Acetone is what the body produces when it eats itself.
Beden çürümeye başladığında aseton salgılar.
He doesn't smell like acetone, which would indicate that he's hyperglycemic and he doesn't appear to have any head injuries.
Aseton kokmuyor. Yani hipoglisemi belirtisi yok. Baş yaralanması da görünmüyor.
Maybe he'll find some acetone.
Belki aseton bulur.
This crud that's washed with acetone and kerosene.
Malı aseton ve kerosinle yıkıyorlar.
Acetone, methyl methacrylate?
Aseton, metil alkol mü?
Acetone and peroxide
Aseton ve peroksit.
I smelled acetone the second I walked in the lobby.
Lobide ikinci yürüyüşümde aseton kokusu aldım.
Presence of acetone, methanol, all kinds of combustibles.
Aseton, metanol, her türlü yanıcı madde var.
Chloroform, methanol and acetone.
Neyle yaptın? Kloroform, metanol ve aseton.
You got acetone, xylene, toluene. You got, uh, titanium dioxide, - various hydrocarbons...
İçinde aseton, silen, tolüen, titanyum dioksit ve çeşitli hidrokarbonlar var.
Well, Mr. Compliance did in fact get the safe stuff originally, but he altered it with things like acetone, propane, other ingredients, if you get my drift.
Ama sonradan aseton, propan vesaire kullanarak o malzemeyi değiştirmiş.
Acetone, sulfuric acid, potassium permanganate.
Aseton, sülfirik asit, potasyum asit tuzu.
Calleigh, I smell acetone.
Calleigh, aseton kokusu alıyorum.
Acetone with a hint of lemon.
Hafif limonlu bir aseton.
A hair stylist, Frank she has an access to acetone, doesn't she?
Kuaförler aseton kullanırlar değil mi Frank?
Someone also vandalized his car with acetone, an ingredient you use as a hairstylist.
Birisi aseton kullanarak arabasına da zarar vermiş. Kuaförsünüz siz aseton kullanırsınız.
And we'd like to search the premises to see if we find any acetone.
Mülkünüzde aseton aramak istiyoruz.
Okay, I threw acetone on his car.
Tamam, arabasına aseton döktüm.
She poured at least four liters of acetone on Richard Laken's car.
Richard Laken'in arabasının üzerine... en az dört litre aseton dökmüş.
So, if Richard Laken was murdered while his car was being vandalized, the acetone would have still been wet and dripped on his shoe.
Richard Laken arabasına zarar verildiği sırada öldürülseydi aseton ıslak olacağından ayakkabısına damlardı.
More like naphtha or acetone.
Daha çok nafta veya aseton çıkarır gibi.
Acetone will get it all off.
- Aseton hepsini çıkaracaktır.
Maybe if you inhale some acetone remover...
Belki de aseton falan solumuşsundur.
McGee, acetone and Band-Aids - fast!
McGee, aseton ve yara bandı, hemen!
Elements like scorch marks, rate of burn, accelerants, gas, acetone, kerosene, alcohol.
Yanık izleri gibi, yanma oranı, yükselticiler, gaz, aseton, Parafin, alkol.
The arrow was coated with an acetone-based cleaner.
Ok aseton bazlı temizleyici ile kaplıydı.
Check out these acetone smears.
Şu aseton lekelerine bak.
The first box, it has barely any acetone residue on it.
Üzerinde aseton kalıntısı neredeyse yok.
Nail-polish remover is mostly acetone, which dissolves ink.
Tırnak boyası sökücü genellikle aseton olup mürekkebi dağıtır.
An explosion requires something extra, like a few bags of acetone peroxide taped to the gas tank.
Bir patlama için, fazladan şeyler yapmak gereklidir, mesela, depoya bantlı birkaç paket aseton peroksit.
We got acetone. We got sulfur. We got peroxide.
Aseton, kükürt, peroksit bulduk.
It's tricyclic acetone peroxide.
Üç halkalı aseton peroksitmiş.
Hodgins passes Zack the container of tricyclic acetone peroxide.
Hodgins, Zack'e üç halkalı aseton peroksit kutusunu veriyor.
I know how you got your cherry yesterday, daubing your wraps in acetone, smothering the guy until he passed out from the fumes.
Dün işi nasıl bitirdiğini biliyorum. Sargılarını asetona daldırıp adamı boğarak öldürüyorsun.
There's got to be more acetone around here.
Başka aseton bulunur.
One time, I had to re-up. He tells me to pick up some acetone and meet him down at the apartment down in Puerto Rican ville.
Bir keresinde, bana biraz aseton alıp onunla apartmanda Porto Ricoluların alanında buluşmamı istedi.
I'm like, "Acetone?"
Aseton gibi miyim?
Got some acetone.
Biraz aseton al.
That's acetone.
Aseton yani.
Actually, acetone could be used to make homemade chloroform.
Aslında aseton, ev yapımı kloroform yapımında kullanılır.
Also, acetone is highly tenacious.
Ayrıca aseton son derece yapışkandır.
acetone.
Aseton.
The big deal is that whoever killed your father used acetone to make chloroform.
Babanın katili, kloroform yapmak için aseton kullanmış.
You don't spill this much acetone doing your nails, Brie.
Oje çıkarırken bu kadar aseton dökülmez Brie.
Hey, Brianna Faber popped positive for both the fertilizer on the noose and the acetone on the canopy.
Brianna Faber'da ipteki gübre ve çardaktaki aseton kalıntıları çıktı.
Brianna brings the acetone.
Brianna da asetonu getirdi.
I was checking the unknown's solubility in acetone, when I guess it caught on fire.
Kimliği bilinmeyen izin asetonda çözünebilirliğine bakıyordum, galiba o ateş aldı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]