Addictive перевод на турецкий
428 параллельный перевод
This feeling is addictive.
- Evet. Bu son olmaz umarım. - Yine uçmak ister misin?
Sounds addictive.
Kulağa bağımlılık yapıcı gibi geliyor.
It's an addictive high, like all highs... in the long run...
Hepsi gibi, uzun vadede bağımlılık yapıyor.
Nuke, the most addictive narcotic in history.
Nuke, tarihteki en etkili uyuşturucu.
Before you began exploiting these pathetic skanks'addictive personalities, - Where were you?
Serüvenini anlatmaya başlamadan sormak istiyorum nerelerdeydin?
The weirdos breathe it on you along with pot, it's addictive.
Tuhaf yaratıklar nefeslerini üzerine üflüyorlar ikisinin arasında kalınca bunun bağımlılık yaptığı kanısına kapılıyorum.
It's 100 % % addictive and kills one out of every seven users.
Yüzde yüz bağımlılık yapıyor ve her yedi kişiden birini öldürüyor.
And it's very addictive.
Ve bağımlılık yapıyor.
( Woman ) Kissing is addictive.
Öpüşmek bağılılığı sağlar.
Are you saying you think the game's addictive?
Yani sence bu oyun alışkanlık mı yapıyor?
Specifically, I think it's psychotropically addictive.
Açıkçası psikotropik olarak bağışıklık yapıyor.
Addictive?
Bağışıklık mı?
If it's so addictive, there's only one person who wouldn't be affected.
Bu kadar bağışıklık yapıyorsa etkilenmeyecek tek birisi var.
They call it a residential treatment centre for addictive disorders.
Madde bağımlılarına yönelik bir tedavi merkezi.
What about the addictive properties of Renuyu, Mr. Daggett?
Peki "Kendinizi Yenileyin" in bağımlılık yapan özellikleri Bay Daggett.
He puts addictive chemicals in chicken making you crave it fortnightly, smart-ass!
Çünkü tavukların içine ilaç koyuyor ve 15 günde bir canın o tavuktan yemek istiyor!
Ten times more addictive than marijuana.
Marihunadan on kat daha etkili.
It's kind of addictive.
Galiba bağımlıyım.
It's so addictive, I can't get enough of it.
O kadar bağımlılık verici ki, kendimi ondan bir türlü alamıyorum.
- Oh, yeah, that was a pretty addictive video game.
- O, evet, gerçekten bağımlılık yaratan bir oyundu.
It's also highly addictive.
Aynı zamanda bağımlılık yapıcı.
- It's not addictive.
- BağımlıIık yapıcı değil çünkü.
It was absolutely addictive.
Tam bir tiryakilikti.
The experience is intense and highly addictive.
Çok yoğun ve alışkanlık yapan bir tecrübe.
Premature baldness, myopia... alcoholism and addictive susceptibility... propensity for violence, obesity, etc.
Erken yaşta kellik, miyopluk, alkolizm ve bağımlılık şiddet eğilimi, obezite gibi.
- It's addictive, you know.
- Alışkanlık yapar, bliyorsunuz.
Wait a minute. Isn't that addictive?
- Bir dakika, bağımlılık yapmaz mı?
Are they addictive?
Bağımlılık yapıcı mıdırlar?
We will present evidence of a two-year investigation conducted by the FDA, in which it found nicotine to be addictive.
FDA tarafından yürütülen 2 yıllık, sonucunda nikotinin bağımlılık yapıcı olduğu belirlenen araştırmadan kanıtlar göstereceğiz.
But this trial is not about whether cigarettes are addictive.
Ama bu davanın konusu sigaralar bağımlılık yapıcı mı değil.
Addictive or not, we're not gonna stand before you and declare Margaret Ray was a helpless victim who had no choice but to smoke.
Bağımlılık yapıcı veya değil biz karşınıza geçip de Margaret Ray'i sigara içmekten başka şansı olmayan, aciz bir kurban ilan etmeyeceğiz.
And when their umpteen experts tell you cigarettes are non-addictive or don't cause cancer, you'll know better.
Sayısız uzmanları size sigaralar bağımlılık yapmaz veya kansere neden olmaz dediğinde de siz doğrusunu bileceksiniz.
Your scientific assault on nicotine being addictive?
Nikotinin bağımlılık yapıcılığı konusundaki bilimsel atağınız.
Because we'll sell cheap books and legal addictive stimulants.
Çünkü yasal alışkanlık yaratan ucuz kitaplar satacağız.
It's addictive.
Bağımlılık yapıyor.
It's not addictive.
Bağımlılık yapıcı değil.
Because they're an addictive solution to a greater problem causing disease of both body and mind with consequences far outweighing their supposed benefits.
Çünkü bunlar akıl ve vücut hastalıklarına neden olan ve daha büyük problemlere sebebiyet veren bağımlılık yaratan ve daha yararlı olduğu sanılması sonuçlarına varabilecek bir çözümdür.
For a game of logic, you'd be surprised at how addictive it is.
Bir mantık oyunu... nasıl bağımlılık yaratıyor şaşırırsın.
- Yes or no, do you believe nicotine is not addictive?
- Evet veya hayır, nikotinin alışkanlık yapmadığına inanıyor musunuz?
I think each of you believe nicotine is not addictive... and just would like to have this for the record.
Sanırım her biriniz nikotinin bağımlılık yapıcı olmadığına inanıyorsunuz... ve bunun kayıtlara geçmesini istiyorum.
I believe that nicotine is not addictive.
Nikotinin bağımlılık yapıcı olmadığına inanıyorum.
[Wallace] You heard Mr. Sandefur say... before Congress that he believed nicotine was not addictive.
[Wallace] Bay Sandefur'un daha önce... Kongre'ye nikotinin bağımlılık yapıcı olmadığına inandığını söylediğini duydun.
Run that Sandefur piece on "nicotine's not addictive."
Sandefur'un videosundaki parçadan "nikotine bağımlılık yaratıcı değildir" e oynat
[Wallace On TV] That they had long known that the nicotine in tobacco... is an addictive drug despite their public statements to the contrary.
[Wallace TV'de] Tam aksi kamuoyu açıklamalarına rağmen uzun süredir... tütündeki nikotinin bağımlılık yaratan uyuşturucu olduklarını biliyorlardı.
I believe that nicotine is not addictive.
Nikotinin bağımlılık yaratmadığına inanıyorum.
That stimulant in your gauntlet, it must have been extremely addictive...
Kolluğundaki uyarıcı, Aşırı derecede bağımlılık yaratan birşey olmalı...
It's addictive!
Bağımlılık yaratır!
Then we add the secret ingredient that makes Slurm so deliciously addictive.
Sonra da gizli katkımızı ekliyorlar ki bu Slurmun lezzetli bağışıklığının kaynağı.
I don't have an addictive personality.
Bi kereyle bağımlı olacak değilim.
And refreshingly addictive. Mmm, mmm!
Ve ferahlatıcı bir şekilde tiryakilik yapıyor.
It's addictive.
Gün başlıyor!