And ever перевод на турецкий
26,558 параллельный перевод
And ever since the day he was born, Tuesday, april the 11th, 2006, That boy has been my baby.
Ve o doğduğundan beridir 11 Nisan 2006, Salı günü, o çocuk benim bebeğim.
- Now, more than ever, I know that humanity and divinity do not mix.
Fanilikle semaviliğin karışmaması gerektiğini biliyorum.
And, two... Don't ever lie to me like that again.
Ayrıca bir daha asla bana böyle yalan söyleme.
And nothing you could do in that courtroom or anywhere will ever change that.
O duruşma salonunda ya da başka bir yerde yaptığın hiçbir şey bunu değiştirmeyecek.
Do you ever think - - and don't take this the wrong way - - that some of your soldiers may have been compromised?
Hiç düşündün mü, bunu sakın yanlış anlama bazı askerleriniz anlaşmaya varmış olabilirler.
Uh, and I wanted to say... if you ever want to talk, I know what it's like to come back and not feel like you really fit.
Söylemek istediğim eğer konuşmak istersen geri dönmenin ve uyum sağlayamamanın nasıl olduğunu bilirim.
You ever stop and wonder what kind of sicko gets happy off of watching somebody melonball their own flesh?
Hiç nasıl bir psikopatın başkasının kendini kesmesinden mutlu olabileceğini düşündün mü?
Have you ever just wanted something so bad and you didn't get it?
Bir şeyi çok istediğin ve alamadığın oldu mu? Evet.
No one would ever want Mom and Dad.
Annemle babamı kimse istemez.
I saw her at the council, and she was so... cold, so rude. Did you ever ask her something?
Hiç ona bir şey sordun mu?
No, you're a whore who's alone, and that's why you are so jealous, because I had the one thing that you will never, ever have.
Hayır, sen yalnız kalmış bir fahişesin ve bu yüzden beni kıskanıyorsun çünkü senin hiç ama hiç elde edemeyeceğin şey benimdi.
That was 11 years ago, And I've been feeding this hungry beast ever since.
11 yıl önceydi, ve o günden beri bu aç canavarı besliyorum.
And they'll take him and we won't ever know what they're up to.
Onu alırlar ve bir daha neyin peşinde olduklarını anlayamayız.
He'll take care of me, and he'll make sure my baby won't ever get taken away from me.
Bana bakacak ve bebeğimin benden alınmamasını sağlayacak.
Yeah, and we've always done the carnival together, ever since we were little.
Evet, ve karnavalı küçüklüğümüzden beri beraber tamamlardık.
- And if you're ever in Bhutan again.
- Ve tekrar Butan'a gelmen dileğiyle
Were... were you and Ryan, um, ever, uh... you know.
Sen... Sen ve Ryan hiç şey...
And I've been out there ever since, defending your name, telling the real story.
Hep işin dışındaydım, seni korudum. Gerçek hikayeni anlattım.
That's the worst video I've ever seen, and I've seen some ISIS videos.
Bu hayatımda gördüğüm en kötü video.
If your family ever needs help, end-of-the-world sort of help, call this number and ask for Casper.
Eğer ailen için yardım lazım olursa hayat memat meselesi bir yardım burayı ara ve Casper'ı sor.
And people know that they can jump on board because nobody will ever know if they did or didn't.
Ve insanlar buna katılabileceğini biliyor çünkü katılıp katılmadıklarını kimse bilemeyecek.
- Mommy, what is this ever gonna do? It's this women and girls empowerment thing, and it's annoying.
Kadınlar ve kızlar için motive toplantısı gibi bir şey, sinir bozucu.
You know, when I was a girl, no one ever really said that women had jobs, except Marlo Thomas and Mary Tyler Moore.
Ben küçükken, kadınların iş sahibi olduğundan bahsetmezdi kimse. Marlo Thomas ve Mary Tyler Moore hariç.
Since the maid first come and showed you what a dog's gizzards he ever made of it.
Hanım ilk geldiği ve sana nasıl yemek yapıldığını gösterdiğinden beri.
It's just the president has denied it ever happened, and the American news hasn't even picked up the story.
Sadece Başkan olayı inkar etti Amerikalılar haberi henüz yayınlamadılar.
Anyone who has ever licked a postage stamp and put it on an envelope in his name, I want to see them dead!
Posta pulunu yalayıp üzerinde onun adı yazılı zarfa yapıştırmış kim varsa, hepsinin ölüsünü istiyorum.
And then I want you to find anyone who ever shook his hand and kill them too!
Sonra elini sıkmış olan herkesi bulup onları da öldürmek istiyorum.
The Castaños are crazier than ever, and that wasn't part of the plan.
Castanolar ipin ucunu kaçırdılar ve bu planda yoktu.
And welcome to the first ever Grand Tour.
Grand Tour'un ilk bölümüne hoş geldiniz.
Soon Richard and I were enjoying the world's best-ever commute.
Kısa zaman sonra ben ve Richard dünyanın en iyi yolunun keyfini çıkartıyorduk.
The first-ever show, and you just mock me for my speeding ticket and then we move on?
İlk bölümde benim cezamla dalga geçip devam mı edeceğiz?
So let's get back to Celebrity Brain Crash and meet our first-ever guest.
Ünlünün Beynini Dağıtmak bölümüne geri dönelim ve ilk konuğumuzu çağıralım.
Did you ever think, Ciro... The snake is always with the Holy Virgin and never with Jesus.
Ciro acaba hiç Yılan'ın Meryem Ana ile olduğunu hiç İsa'yla olmadığını tasavvur ettin mi?
And if there's ever a situation too big for them to handle, we can step in to quash it.
Eğer onların halledemeyeceği kadar büyük bir durum olursa çözmek için biz devreye gireriz.
And that is that you don't ever figure it out, and you're always behind, and it's kind of always unfair, frankly. right?
Hayatı çözemezsin. Hep gerisinde kalırsın ve hiç adil değildir.
Okay, Harvey, you have to understand that I'm Mom, Dad, and the cops around here, and you seem like a nice kid, but the first time I ever met you, you lied right to my face.
Harvey öncelikle şunu anlamalısın. Bu evde anne de baba da polis de benim. İyi birine benziyorsun.
Nobody ever gives a shit about me and what happens to me.
Ne beni, ne başıma gelenleri umursayan bir kişi dahi yok!
I have followed every one of my passions, I've achieved everything I've ever wanted to achieve, and I'm at the very top of my game.
Tüm tutkularımın peşinden koştum başarmak istediğim her şeyi başardım ve oyunum en üst aşamasındayım.
Except with the blink drive we could pass right through it, and no one would ever notice.
Ama Anlık Sürücü'yle direkt geçebiliriz ve kimse de farketmez.
And... ever since she got back from the hospital, she's different.
Ve... Hastaneden döndüğünden beri Değişti.
Or maybe I'm the first girl that's ever turned you down, and you can't handle it.
Belki de seni reddeden ilk kız olmuşumdur ve sen bunu kaldıramıyorsundur.
And if you ever want to come back for cards or anything... Just to talk... I'm here for you.
Kart veya başka bir şeye gelmek istersen,... ya da konuşmaya senin için buradayım.
Bob Lee swore somebody set him up, and I believe him, now more than ever.
Bob Lee tuzağa düşürüldüğüne dair bana yemin etti ve ben de ona inandım. Şimdi daha çok inanıyorum.
But if you ever, ever threaten my daughter ever again, so help me God, I will bury you in your own backyard and never think about you again.
Ama eğer bir daha kızımı tehdit edersen, Tanrı yardımcım olsun, seni kendi arka bahçene gömerim, hem de gözümü bile kırpmadan.
I know this may be hard for you to believe... but everything I've ever done was for you and your mother.
İnanması güç belki senin için yaptığım her şey sen ve annen içindi.
We'll be able to measure the lung and heart capacity of the fetus more precisely than ever before, and can predict down to the hour when it'll be able to survive outside its embryonic environment.
Fetüsün akciğer ve kalp kapasitesini çok daha kesin olarak öğrenebileceğiz. Böylece embriyonik çevre dışında hayatta kalabileceği anı hemen söyleyebileceğiz.
All I ever wanted was to be a good dad and a good husband.
Tek istediğim İyi bir koca ve iyi bir baba olmaktı.
You're so close to having all your dreams come true, and you're dancing better than ever.
Bütün rüyalarınızın gerçek olmasına çok yakınsınız. Ve her zamankinden daha iyi dans ediyorsun.
The only time I've ever heard of anyone doing this was in "Fear and Loathing."
Şimdiye kadar bunu yapanı ilk defa "Fear and Loathing."'e duymuştum.
And then, Javier gets more pissed off than I've ever seen anyone get pissed off in my life.
Ve sonra, Javier şimdiye kadar hayatımda gördüğüm sinirlenen birinden daha çok sinirlenmişti.
Cricket was the only person I ever allowed myself to get close to until you, and...
Cricket ona yakın olmama izin veren..... tek kişiydi, .. senden önce,