Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ A ] / And you don't want that

And you don't want that перевод на турецкий

1,809 параллельный перевод
When communication lines aren't secure... and you don't want to tip that you're relaying sensitive information... you better disguise your message. Yeah.
İletişim hatları güvenli değilse ve önemli bilgiler ilettiğinizi fark ettirmemek istiyorsanız, mesajlarınızı gizleseniz iyi edersiniz.
And now, you know, I just don't want him here. That's all. Hey.
Bunu senin için aldım.
There are teachers that you don't want to see on a bike, And there are teachers that you do want to see on a bike.
Bazı hocalar vardır, bisikletle görmek istemezsin ve bazı hocalar vardır, kesinlikle bisikletle görmek istersin.
Okay, I don't want to scare you, but a stripper came over today and told me that there's been a string of burglaries in my neighborhood, and I'm not getting my alarm installed until tomorrow,
Korkmanı istemem ama bugün bir striptizci geldi sokağımda bir sürü hırsız olduğunu söyledi ve yarına kadar hazırda bekleyen bir alarmım yok.
I don't know what your problem is, and you don't seem to want to tell me, and that's okay.
Ne sorunun olduğunu bilmiyorum. Bana anlatacak gibi de görünmüyorsun. Tamam anlarım.
You loved them, you indulged them, and you don't want to admit that maybe that's why they overstepped.
Onları sevdin, onları hoş gördün ve itiraf etmek istemiyorsun ama belki de bu yüzden sınırı aştılar.
Okay, Tommy, I want you to take that shirt off, hang it up and don't touch it.
Pekâlâ, Tommy. Üzerinden gömleği çıkarıp dokunmadan asmanı istiyorum.
And I don't want that pinned on us, do you?
Ve bunun bizim üstümüze kalmasını istemiyorum, ya sen?
Quinn, every day you ask me that, and every day I tell you the doctors don't want you moving yet.
Quinn, her gün bunu soruyorsun ve ben de her gün sana doktorların senin hareket etmeni istemediklerini söylüyorum.
I'll just have to wait 20 years and I don't want to be hurt that long so I'm gonna forgive the future you, that delightful person who's gonna come to me and say :
Bunun için 20 yıl kadar beklemem gerekebilir ve bu kadar uzun süre kırgın kalmak istemiyorum. Bu yüzden gelecekteki seni affediyorum. Yani günün birinde bana gelip de :
I should feed her vegetables, and I want to do that, but the only vegetable jars I found have pictures of either black babies or Asian babies on them, and I don't know if the pictures are random, you know,
Bulabildiğim bütün sebze kavanozlarında ya siyahi ya da Asya'lı bebekler var.
And I don't want that for you.
Ve senin için de bunu istemiyorum.
Look, I know that you're mad, And normally I don't condone violence. But if you want me to hold Grant down, then...
Bak, biliyorum kızgınsın ve normalde şiddete başvurmam, ama Grant'ı alaşağı etmemi de istersen -
Don't,'cause if you say it, we'll have to go find that dufus, and I for one do not want to crash a vampire dinner party.
Çünkü eğer söylersen gidip o salağı bulmamız gerekecek ve bir vampir partisini basmayı hiç istemiyorum.
you don't want the book to come to an end, But you close the book and you go, "God, that was great."
Okuduğunuz kitabın bitmesini istemezsiniz, ama bittiği zaman "tanrım, harikaydı" dersiniz.
If you do it now, it's only gonna be because we were talking about it, and I don't want you to do it because of that.
Yerleşme lütfen. Çünkü şimdi yerleşirsen sırf ben dedim diye yapmış olacaksın.
Tasha's hearing is on Monday, and I don't think that you want to testify, because I don't think that you want what happened in the past to come out.
Tasha'nın duruşması Pazartesi günü. Şahitlik etmek istediğini sanmıyorum. Çünkü geçmişte olanların ortaya çıkmasını istediğini sanmıyorum.
That through taking your test I just realized... and as much as I don't even really want to admit this... you do know what you're talking about.
Bu alarak sizin Test Ben sadece fark... ve kadar ben bile yok gibi Gerçekten bu itiraf etmek istiyorum... biliyorsun ne Eğer bahsediyoruz.
You know, and that's probably the reason that I don't even want to have kids now.
Hatta biliyor musun, belki de hiç çocuk sahibi olmak istemeyişimin sebebi de sensindir.
Because I don't want to look at them and blame them for not being where I want to be in my life, the way that you have always blamed me.
Çünkü onlara bakmak istemiyorum. Ve hayatımda olamadığım yerler için onları suçlamak istemiyorum. Senin, bunun için hep beni suçladığın gibi.
Look, I know that there are boundaries you don't want to cross and rules you don't want to break, but they've already been broken.
Bak, biliyorum sınırların var... Geçmeyi istemiyorsun ve kurallarını da yıkmak istemiyorsun. Ama zaten hepsi yıkıldı.
But if you don't want to do this, if you think that it's wrong, then stop talking about it and stop torturing yourself, stop torturing me.
Ama bunu yapmak istemiyorsan ve yanlış olduğunu düşünüyorsan, o zaman bunun hakkında konuşmayı, kendine ve bana işkence etmeyi bırak.
But I don't want that to be the reason why you and I stay married.
Ama bunun, seninle evli kalma gerekçemiz olmasını istemiyorum.
And I don't want you to feel that way.
Öyle hissetmeni istemiyorum.
I can't wait to start cooking for you and making things nice around here, but there are certain other wifely duties that I don't want to rush into.
... sana yemek yapmaya ve burayı güzelleştirmeye can atıyorum ama bazı kadınsal görevler konusunda acele etmek istemiyorum.
I think that getting away from here is obviously what you want and given as it's not what I want, why don't we just...
Sanırım, açıkça benden uzaklaşıp uzaklara gitmeyi düşünüyorsun benim istediğim bu değil. Neden biz...
But in this business, there are rules and principles that must be followed if you don't want to end up shot in the head.
Ancak sonunda kafana kurşunu yemek istemiyorsan bu işte uyulması gereken kurallar ve ilkeler var.
I don't want to tell her, but she's my best friend, and I'm freaking out knowing that you're at Renee's fixing her dead bolt while she's in the shower.
Ben de söylemek istemiyorum, ama o benim en yakın arkadaşım ve Renee duştayken onun kilidini tamir edeceğini bilmek beni çıldırtıyor.
I don't want you to end up like one of those football players that didn't listen to their doctor, and now it's ten years later, and they don't know how to make toast.
Zamanında doktorlarını dinlemeyip de, aradan 10 yıl geçmesine rağmen tost yapmasını bile bilmeyen o futbol oyuncuları gibi olmanı istemiyorum.
And we don't want to make the mistake of assuming that we know all of who you are...
Ayrıca bir daha olduğun gibi olmadığını zannetme hatasına düşmek de istemiyoruz.
But, Mia, if you leave, you'll hurt Ben, and you don't want to do that, do you?
Ama Mia gidersen, Ben'i inciteceksin ve bunu yapmak istemezsin, değil mi?
You don't know what to do with that paper and I don't want to hang onto your annoying cousin.
Haydi ama. O kağıtla ne yapacağını bilmiyorsun bile.
Don't you want our kids going to sleep on Christmas Eve with their hearts full of hope, their heads full of crazy cough syrup nightmares, knowing that downstairs Kris Kringle is stuffing their stockings full of joy and stuffing his belly full of milk and lutefisk that they left him?
Çocuklarımızın Noel arifesinde, onlar kalpleri umut akılları öksürük şurubunun yarattığı saçma sapan kâbuslarla dolu dolu uykularına dalarken aşağıda Noel Baba'nın onların çoraplarını eğlenceli şeylerle kendi karnını da onun için bıraktıkları bir dolu süt ve kurutulmuş beyaz balıkla doldurduğunu bilmelerini istemez misin?
Yeah, and also, you don't want to spend your spare time transplanting a face on a burn victim that's...
Evet ve boş vaktini yanmış bir insan yüzünün organ nakline de harcamak istemezsin..
No one knows. And I don't want to talk to you about Sam's... hands. If I had that man in my bed,
Naomi bilmiyor kimse bilmiyor ve sam'inki hakkında konuşmak istemiyorum... elleri eğer o adam benim yatağımda olsaydı çatıdan bağırıyor olurdum.
You can't fool him, Jane. I don't want to fool him. I want him to understand that the pain... and the loneliness, are not me.
Onu kandıramazsın, Jane onu kandırmak istemiyorum acının ve yalnızlığın... ben olmadığını... anlamasını istedim.
Like if we're robbing a check-cashing place, and you don't want me to kill that guard,
Meselâ çek bozdurma....... yerini soyuyoruz, sen benden güvenliği öldürmememi istiyorsun.
Y-you sleep with them, and then you get attached even when you don't want to, even when you specifically pick someone that you are sure that you couldn't possibly get attached, and then boom... you're hooked.
Onlarla yatarsan, istemesen bile bağlanmış olursun özellikle bağlanamayacağını bildiğin birini seçsen bile bir bakmışsın bum! Bağlanmışsın.
So, honey, we should probably look at the menu, because, you know, if the waitress comes over and I don't know what I want, that'll send her away, then it takes 20 minutes for her to come back, and that's a long time, so...
Eee, hayatım, belki de menüye bakmalıyız, çünkü, biliyorsun garson gelirse ne istediğimizi bilmediğimizden geri göndereceğiz, sonra gelmesi yirmi dakika sürecek böylece uzun bir süre geçecek, yani...
If you don't want to risk that, you put it in formalin and wait two weeks.
Bu tehlikeyi göze almak istemezsen, onu formalin içine koyar ve iki hafta beklersin.
And I don't care who you are, I don't want that in my O.R., and I do not want that around my wife, who is struggling just to hold on.
Kim olduğun umurumda değil, ben böyle bir şeyi ameliyathanemde istemiyorum. Ve böyle bir şeyi hayata tutunmaya çalışan karımın etrafında da istemiyorum.
You ignore me for 16 years, and and you expect to train me for something that I don't even want?
16 yıldır beni görmezden geldin, benden hiç istemediğim bir şeye, alışmamı mı bekliyorsun?
Um, and if you're... you know..... if you end up being one of those women that can step outside and look at what's actually going on and realise that you don't want that for your life...
Eğer..... sonunda o kadın başınıza kalırsa kafanızı pencereden dışarı çıkarıp, orda neler olduğuna bakarsınız hayattan aslında istediğinizin bu olmadığını anlarsınız.
You look back through these stories... some of which have to do with actual historical events that led to blood, guts, destruction... and you say to yourselves, " Maybe they don't want what's best for us.
Geçmişteki bu tür hikâyeler baktığınızda... ki bunlardan bazıları gerçek tarihi olaylarla ilintilidir ve kan, cesaret, yok ediş gibi şeylere götürür... ve kendi kendinize dersiniz ki ; " belki bizim için en iyi olanı istemiyorlar.
I don't want you wearing like that and being criticized by others.
Böyle giyinmeni ve başkaları tarafından eleştirilmeni istemiyorum.
And I hope you don't want that either.
Bunu sen de istemezsin, değil mi?
I don't want to look out this window and see you in that yellow vest.
Pencereden dışarı bakıp, seni o yeleğin içinde görmek istemiyorum.
I mean, it's not my idea. If you don't want to go, I'll just tell them that you don't want to go and that'll be the end of it.
Gitmek istemiyorsan, onlara gitmek istemediğini söylerim konu kapanır.
And you don't want that, do ya?
Bunu istemiyorsun, değil mi?
I want you to go out that back door and don't come back.
Arka kapıdan çık ve geri gelme.
And you don't want that.
Sende bunu istemeyeceksin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]