Anymore перевод на турецкий
61,405 параллельный перевод
We are not in touch anymore.
Noel'de? Onlarla görüşmüyoruz.
Yeah, well, I don't want'em anymore.
Evet, artık hiçbir şey istemiyorum.
Word is, since Al died, the board isn't paying your bills anymore, and you're having to sell your custom Billy Haines furniture piece by piece just to keep the lights on.
Söylentiye göre, Al öldüğünden beri yönetim kurulu faturaları ödemediği için özel yapım Billy Haines mobilyalarını elektrikler gitmesin diye tek tek satıyormuşsun.
They're not making women's pictures anymore.
Artık kadın filmi yapmıyorlar.
You know, pretty soon, I won't even be able to shock it anymore.
Biliyor musun, yakında benim haberlerim bile kimseyi şoke etmeyecek.
You don't like it because you can't wear one anymore.
Şarkı hoşuna gitmiyor, çünkü artık bikini giyemiyorsun.
You're jealous because men don't look at you anymore and they look at me.
Erkekler artık sana değil bana bakıyorlar diye kıskanıyorsun.
Nobody wants you anymore.
Artık kimse seni istemiyor.
Nobody's watching you anymore.
Artık kimse seni izlemiyor.
You said you weren't gonna set things off anymore.
Artık şunları bir daha patlatmayacağını söylemiştin.
Not anymore, he's not.
Artık değil, hayır.
I don't think I can do it anymore, Mamacita.
Daha fazla yapamayacağım Mamacita.
Your daughter ain't a little girl anymore. "
- Kızın artık ufak bir kız değil.
But not anymore.
Ama artık değil.
You get fat or old... people don't even see you anymore.
Kilo alırsın, şişmanlarsın ve insanlar artık seni görmek bile istemez.
I guess we're not in Kansas anymore, Toto.
Sanırım artık Kansas'ta değiliz, Toto.
I don't want to pretend anymore.
Artık rol yapmak istemiyorum.
Not anymore.
Artık yapamaz.
You're not in the boardroom anymore, honey.
Artık yönetim kurulu salonunda değilsin, tatlım.
We can't use the Artax Network anymore.
Artax Ağını artık kullanamayız.
Said Polly wasn't her daughter anymore, said all these awful things to her.
Polly'e artık kızım değilsin dedi, Bu berbat şeyleri söyledi.
We don't talk anymore?
Artık konuşamıyor muyuz?
- Me, too. But that's not true anymore.
Fakat bu artık doğru değil.
It doesn't feel right anymore.
Artık doğru gelmiyor.
Not anymore.
Artık değil.
And she's not coming home until she isn't sick anymore.
Ve hastalığından kurtulana kadar eve gelmeyecek.
Juggie, I feel like I don't even know who my mom and dad are anymore.
Juggie, artık annemle babamın kim olduğunu bile bilmiyorum gibi hissediyorum.
But I don't care anymore.
Ama artık umurumda değil.
The hard part will be, and you're not gonna have to look over your shoulder anymore.
Zor kısmı bitmiş olacak ve artık her an tetikte olmana gerek kalmayacak.
- No need to be afraid anymore.
- Korkacak bir şey kalmadı.
Well, this isn't just about you anymore.
Pekala, artık bu sadece seninle ilgili değil.
Um... the guys... feel like you're not into this anymore.
Çocuklar artık ilgilenmediğini düşünüyor.
I just can't respect him anymore, you know what I mean?
Artık ona saygı duyamıyorum, anlıyor musun?
Look, we're not together anymore.
Artık birlikte değiliz.
This isn't working out anymore.
Bu ilişki artık yürümüyor.
I don't blame them anymore for Breece's death. I don't.
Breece'in ölümünden onları sorumlu olarak görmüyorum artık.
Goddamn it, this ain't about me or you anymore.
Artık bu seninle benim aramdaki bir mesele değil.
So you're not having blackouts anymore?
- Artık bilinç kayıpları yaşamıyor musun?
Well, that doesn't happen anymore, and I just miss her, you know?
Ama artık olmuyor. Şimdi onu özlüyorum.
You don't like your old dresses anymore?
Eski kıyafetlerini sevmiyor musun artık?
Just gets so cluttered, You don't know what you have anymore.
Her şey o kadar yığılıyor ki artık ne eşyanız var bilmiyorsunuz bile.
And I've got no use for them anymore.
Artık bir işe yaramıyorlar.
Like they wouldn't be something unanimated anymore.
Artık bir yerde tozlanmayı beklemesinler diye.
And then all of a sudden it's not so silly anymore.
Sonra birden o kadar da saçma gelmiyor.
Thought you didn't want to hang out anymore.
- Artık takılmak istemiyorsun sanıyordum.
- Well, I don't want to know it anymore- you wanted to understand who I am?
- Artık istemiyorum. - Kim olduğumu anlamak mı istedin?
No, not officially anymore.
Resmi olarak hayır.
But the reality is that we- - we can't have him in our lives anymore.
Ama işi gerçeği şu ki, artık hayatımızda bulunamaz.
Honestly, I can't tell anymore.
- Açıkçası artık ben de bilmiyorum.
I'm not even supposed to exist anymore.
Artık var olmamam gerekiyordu.
Even though we're not anymore.
Artık olmasak bile.