Avraham перевод на турецкий
20 параллельный перевод
Yes, Avraham.
- Evet, Avraham.
- Avraham, this is heavy.
- Avraham, bunlar çok ağır.
Avraham, he's a good boy.
- Avraham, iyi bir çocuk o.
You're absolutely right, Avraham.
Kesinlikle haklısın Avraham.
Avraham was in a car accident.
Avraham araba kazası geçirmiş. Yaralanmış, hastanede.
- Hi, Avraham.
- Merhaba Avraham.
Avraham, the boy is in danger.
- Avraham, çocuk tehlikede.
Avraham leave the boy alone.
Çocuğu rahat bırak Avraham.
Avraham, what happened?
Avraham, ne oldu?
I love both of them, Avraham, but they are ruining my life.
lkisini de seviyorum Avraham. Ama hayatımı mahvediyorlar.
Sima and Avraham?
- Sima ve Avraham mı?
Do you want a coffee, Avraham?
- Kahve ister misin Avraham?
Honored, elevated and lauded God bless the precious soul of the dear Oren, the son of Avraham and Tzipora Torjaman.
Tanrı, Avraham'la Tzipora Torjaman sevgili oğlu Oren'in onurlu, yüceltilmiş ve övgü dolu değerli ruhunu kutsasın.
And then, you will be a member of B'Nai Avraham and the Nation of Israel.
Ve sonra, B'Nai Avraham ve İsrail Ulusu üyesi olacaksın.
Avraham Shalom was head of the Shin Bet.
Avraham Shalom Shin Bet'in başındaydı.
I think that he was to Prime Minister Yitzhak Shamir and before him, Begin, the most important person in their security circle.
Avraham bence başbakan İzak Şamir ve önceki başbakan Begin için güvenlik çemberindeki en önemli isimdi.
Avraham ben Yosef was following those clues when he was apprehended and put to death.
Avraham Ben Yusuf yakalanıp ölüme gönderildiği vakit o ipuçlarını takip ediyordu.
The map Avraham ben Yosef brought to Florence is not an original, but a reproduction, riddled with notations that only one man can decipher.
Avraham ben Yosef'in Floransa'ya getirdiği harita orijinal değil, sadece bir kişinin çözebileceği formüllerle bezenmiş bir kopya.
Avraham, why are we stopping? We're stuck, Sima. - Oohhh...
- Yolda kaldık Sima.
People weren't in awe of Avraham Shalom. They were afraid of him. They were scared of him.
İnsanlar ona saygı duymuyordu ondan çekiniyorlardı, korkuyorlardı.