Bartender перевод на турецкий
2,471 параллельный перевод
- Not just a bartender.
- O sadece bir barmen değil.
- Bartender / model.
- Barmen / model.
You were the bartender!
Sen barmendin!
Renee, uh, we really enjoyed the drinks, and you seemed to enjoy the bartender.
Renee, biz gerçekten içkileri beğendik,... ve sen de barmenden hoşlanmışa benziyordun.
- The bartender?
- Barmen?
Renee, we really enjoyed the drinks, and you seemed to enjoy the bartender.
Renee, biz gerçekten içkileri beğendik,... ve sen de barmenden hoşlanmışa benziyordun.
The bartender came and morning found me.
Sabahleyin barmen geldi ve beni buldu.
He's a bartender.
Barmenlik yapıyor.
Excuse me. Bartender?
Barmen bakar mısın?
The bartender.
Barmen çocuk.
You're my bartender.
Sen benim barmenimsin.
I'm a bartender.
Ben barmenim.
You are a hard-working, tax-paying, very handsome, chicken-y-feeling bartender.
Çok çalışkan, vergilerini ödeyen yakışıklı, tavuğumsu hisseden bir barmensin.
Schools don't have art or music or hot lunches or books, and this is where my tax dollars as a bartender are going?
Okullarda kütüphaneler, sanat merkezleri, yemekhaneler yokken bir barmen olarak vergilerimin bunlara harcanması inanılmaz.
And kind of the bartender thing, too.
Barmenliğe de öyle.
My sexy bartender boyfriend who always helps me.
Her zaman yanında olan barmen sevgilisine.
Yeah? Then how come the bartender said you weren't there?
- O zaman barmen niye orada olmadığını söyledi?
That was the bartender.
Barmendi.
You're the bartender.
Barmen sensin.
Finally I heard a rumour about a bartender who left a body behind in a way that caught my attention -
Sonunda, bir barmenin arkasında bir ceset bıraktığı konusundaki söylentiler dikkatimi çekti.
You know I find it so strange that a high-ranking Light Fae Police Detective spends so much of his time running errands for a bartender.
Yüksek rütbeli bir Fae dedektifinin, bir barmenin ayak işlerini yapmak için bu kadar çok zaman harcamasını ne kadar tuhaf bulduğumu biliyorsun.
Oh, and bring that bartender along- -
Yanında şu barmeni de getir.
Bartender, my ass.
Barmenmiş, siktirsin oradan.
Miss Rachel Dawson is the bartender at Malibu Tavern.
Bayan Rachel Dawson, Malibu tavernasında barmen.
But then again, I'm a bartender.
Ama tekrar söylüyorum, ben barmenim.
One shooting in Brooklyn... bartender ran down the street naked with a shotgun, fell and shot off his big toe.
Brooklyn'de biri vurulmuş. Bir barmen sokakta çıplak bir halde elinde tüfekle koşup ayak başparmağını uçurmuş.
See if you can get something from the bartender.
Barmenden bir şeyler öğrenebilecek misin bir bak.
Maybe the bartender got confused.
Belki barmen karıştırmıştır.
And the bartender is a kid named Ken Marion, a college kid working shifts to pay off his tuition.
Ve barmen de Ken Marion adında okul harcı parasını çıkarmak için vardiyalı çalışan bir öğrenciymiş.
Our third vic, the bartender, was the last person shot.
Üçüncü kurban, yani barmen en son vurulmuş.
Unlike our bartender, Ken Marion... who was about to end his shift to go home and study.
Barmenimiz Ken Marion ise diğerlerinin aksine ders çalışmak için evine gitmek üzereymiş.
I saw you shoot that bartender for looking at you.
Sırf seni gördüğü için o barmene ateş edişini izledim.
When I manipulate a lonely bartender, it's disgusting. But when you manipulate a lonely state trooper, special.
Ben barda yalnız bir kadını kandırınca iğrenç oluyorum... ama o, yalnız bir polisi kandırınca özel oluyor.
You're not just doing exactly what I was doing with the bartender the other night, right?
Adama söylediklerin, benim bardaki kadına söylediklerimden çok başka değil mi?
Did you purposefully order a "Sex on the Beach" just so I'd say it to the gay bartender?
Barmene "Sex on the Beach" diyeyim diye mahsus mu bu içkiyi ısmarladın?
You can't just ask the bartender for a stamp.
Barmenden öylece etiket isteyemezsin.
Are you sure you wanna leave? 'Cause you and Nick swisher in a fight is definitely gonna make that bartender laugh.
Çünkü sen ve Nick Swisher arasındaki bir kavga barmeni kesinlikle güldürür.
The bartender.
Barmen.
All right, well, our friend the bartender here said we ought to talk to one of his waitresses, Star.
Barmen dostumuz, garsonlardan Star ile konuşmamızı söylemişti.
Do your... bartender thing.
Barmenlik zımbırtını yap.
Ask the bartender, she'll remember me.
Barmene sorun, beni hatırlayacaktır.
You could be a bartender.
Barmaid'lik yapabilirsin.
The bartender who said that Genevieve was wasted when she went with Parker to the frat house.
Genevieve'nin Parker ile parti evine giderken kör kütük sarhoş olduğunu söyleyen barmen.
Excuse me, bartender. - Oh, hello, Joy.
Merhaba Joy.
Bartender!
Barmen!
Bartender.
Barmen bey.
You're a bartender.
Barmensin tamam.
Bartender.
Barmen.
Bartender.
Barmen!
Podemski? The bartender David worked with?
Podemski mi?
You're an impressive bartender.
Etkileyici bir barmensiniz.