Basil перевод на турецкий
893 параллельный перевод
Tonight, we have, uh, our special... House-made malfatti with vine-ripened Roma tomatoes, Parmesan, and basil.
Bu akşam yemekte özel salkım Roma domatesi, Parmesan peyniri ve fesleğenli ev yapımı malfattimiz var.
Why don't you assist Basil Rathbone and let me alone.
Basil Rathbone'la çalış. Beni rahat bırak.
Among lord henry's friends was the painter basil hallward.
Lord Henry'nina rkadaşlarından birisi de ressam Basil Hallward idi.
That's a very common butterfly, basil - limenitis sevilla.
Bu çok bayağıydı. Kelebek, Basil! bir limenitis sevilla.
Who's that at your piano, basil?
Piyanoyu kim çalıyor Basil?
Basil, you've said you liked your sitters to have someone to chat to.
Basil, modellerinin birileriyle konuşmasını sevdiğini söylemiştin.
She'll be as lovely as your sister was, basil.
Tıpkı kızkardeşin gibi olacak, Basil.
I must congratulate you, basil.
Seni tebrik etmeliyim, Basil.
That would be hard lines on your work, basil.
Bu tablona uğursuzluk getirecek Basil.
Thank you, basil.
Teşekkürler Basil.
She's all that, but i don't agree with basil.
Bunlar doğru, ama Basil'e katılmıyorum.
Don't worry, basil.
Meraklanma, Basil.
I should invite her to my house to see basil's portrait.
Onu Basil'in tablosunu görmek üzere evime davet edeceğim.
Miss vane, has sir tristan - as you've charmingly called him - ever invited you to see the portrait basil hallward has made of him?
Bayan Vane, Sir Tristan - sizin bu şekilde hitap ettiğiniz - hiç Basil Hallward tarafından yapılan portresini gösterdi mi?
His eye fell on the portrait basil hallward had painted of him.
Basil Hallward'un yaptığı portreye ilişti gözü.
What if basil hallward asked to look at his own picture?
Basil tablosunu görmek istediğinde ne yapacaktı?
What would you like me to read, basil?
Ne okumamı istersin Basil?
Good-bye, basil.
Hoşçakal Basil.
It was basil hallward's niece gladys, who had loved him since she was a child.
O da Basil Hallward'un yeğeni Gladys idi. Dorian'ı çocukluğundan beri seviyordu.
A strange sense of fear for which he could not account came over him at the sight of basil hallward and prevented him from making any sign of recognition.
Basil Hallward'u görünce hiç beklemediği bir korku hissetmeye başladı Ve Basil'i görmezden geldi Dorian!
Tell me they're untrue, and i'll believe you.
Sadece doğru olmadıklarını söyle, sana inanacağım. Yukarı gel Basil.
Come upstairs, basil. I keep a diary from day to day.
Günlük tutuyorum.
In spite of the indescribable corruption of the portrait, basil was still able to recognize his painting of dorian.
İnanılmaz değişime ve bozulmaya rağmen, Basil Dorian'ın portresini tanımayı başarmıştı.
Let us say them together.
Birlikte tekrar edelim. Çok geç Basil.
It's too late, basil. The prayer of your pride was answered.
Arzuların kabul edildi.
Gladys must never know, yet sometime, somehow, basil might reveal his secret to her, the one person in the world whose good opinion was indispensable to him.
Gladys asla bilmemeli, hiçbir zaman, hiçbir şekilde. Basil bu sırrı ona açıklayabilirdi. Gladys'in Dorian hakkındaki temiz hisleri, onun için vazgeçilmezdi.
An uncontrollable feeling of hatred for basil came over him, together with a terror of the knowledge he had given him and the use he might make of it.
Bir anda kontrol edilemez bir şekilde Basil'e karşı nefret hissetmeye başladı. Basil'in sahip olduğu sır ve onu kullanma ihtimali Dorian'a dehşet vermeye başladı. Paniğe kapıldı.
Basil had left the house at 11 : 00.
Basil evi saat 11'de terk etmişti.
It was to paris that basil had gone, by the midnight train, as he had intended.
Paris'e gidecekti.
For months, the mysterious disappearance of basil hallward was the sensation of london.
Basil Hallward'un esrarengiz şekilde kaybolması aylarca Londra'nın en çok merak edilen konusu oldu.
The man in the gray ulster who boarded at victoria station was undoubtedly basil hallward.
Victoria istasyonundaki gri paltolu adam kesinlikle Basil Hallward'du.
Scotland yard will not forget basil hallward.
Scotland Yard, Basil Hallward'u unutmayacak.
They were talking about basil's disappearance.
Basil'in kaybolması hakkında konuşuyorlardı.
What do you think happened to basil?
Sence Basil'e ne oldu?
The best thing basil did was that wonderful portrait of you.
Ama Basil'in yaptığı en iyi iş senin portrendi.
Allen campbell had shot himself, and basil... nothing could alter that.
Allen Campbell kendini vurmuştu. ve Basil... Hiçbir şey bunları geri çeviremezdi.
The knife that had killed basil hallward would kill his portrait also and free him at a stroke from the evil enchantment of the past.
Basil Hallward'u öldüren bıçak portreyi de öldürmeliydi. Ve Dorian'ı geçmişin korkunç cazibesinden kurtarmalıydı.
Look how the basil has grown. I just planted it last week.
Fesleğen nasıl da büyüdü, görüyor musun?
You will be relieved to hear that Diana and Basil's story ended happily.
Diana ve Basil'in hikayesinin mutlu sonla bittiğini duymak sanırım sizi rahatlatacaktır.
"Basil Underwood must die."
Karartma çanı çalarken,... Basil Underwood ölmeli. "
Actually, my name is Basil.
Aslında, ismim Basil.
That is the bacille de Koch that causes tuberculosis.
Bu, tüberküloza sebep olan basil de Koch.
Basil, I've been one step ahead of you since you boarded at Karachi.
Basil, Karaçi'den bindiğimizden beri senden bir adım öndeydim.
Darling, this is Basil Stafford.
Canım, bu Basil Stafford.
[Basil] You see?
Gördün mü?
I believe that sir von Basil would like to go into his room immediately. Yes, sir.
Sanırım bay Von Basil hemen kabinine gitmek istiyor.
It's your best work, basil.
Birisinin bu portredeki kadar yakışıklı olmasına inanamıyorum. Bu senin en iyi işin, Basil.
Hello, basil.
Merhaba Basil.
You sound terrifying, basil.
İyi görünmüyor Basil.
Basil was dead.
Basil ölmüştü.
Paris!
Basil geceyarısı treniyle