Bits and pieces перевод на турецкий
308 параллельный перевод
Well, I can't remember them very well, just bits and pieces, a phrase here and there, a look, and I think I dreamed most of my book Blood and Swash.
Pek iyi hatırlamıyorum. Sadece bazı kısımları. Arada söylenmiş birkaç söz, birkaç bakış.
All it would take would be one bullet in the blasting gelatin and we'd be in little bits and pieces.
Tek gereken patlayıcı jelatine bir kurşun, sonra küçücük parçalara ayrılacağız.
How good it is to know a man who doesn't live his life measuring time in bits and pieces.
Hayatını ufak tefek zaman işlerini dert etmeden yaşayan bir erkeği tanımak ne güzel.
A coral reef, green moss, shells... bits and pieces from all the oceans he ever swam through.
Mercan kayalığı, yeşil yosun deniz kabukları, bütün okyanuslarda dolaşmış pek çok şey.
It was I who helped graft together the bits and pieces that were stolen from the hospital.
Hastaneden tüm o organların çalınmasına yardım eden bendim.
- Bits and pieces.
- Toplama iste.
All you know are bits and pieces, you make arbitrary choices
Yaptığın tek şey, keyfi seçimlerde bulunmaktır.
We know what happened from the bits and pieces we were able to paste together... but we still have no proof.
Biz iddiaları birleştirip neler olduğunu bilebiliyoruz. Fakat yine de elimizde kanıt yok.
Only bits and pieces, really. But enough to realize he was afraid that someone in the family was going to kill him.
Bölük pörçük şeyler, ama duyduklarım aileden birinin kendisini öldüreceğinden korktuğunu anlamama yetti.
He was flying by the seat of his pants in planes that were nothing more... than bits and pieces before you even went to school!
Sen daha pantolonunu bile giyemezken o denizlerde uçuyordu Senin gibi sırtında okul eşyaları giyen biri değildi.
Bits and pieces will fall into place with increasing frequency, if you have the courage to face that terrible thing that made you forget.
Unutmanıza sebep olan o korkunç olayla yüzleşmeye cesaret edebilirseniz ufak parçalar giderek artan bir hızla yerine oturacaktır.
More background, further instructions, bits and pieces.
Daha fazla özgeçmiş, ilave talimatlar, ıvır zıvır.
It's just bits and pieces.
Bölük pörçük.
There's a storeroom there where you can leave bits and pieces, cashier's desk.
Ivır zıvırları bırakabileceğin depo var, bir de kasiyerin masası.
She hated the way we shoot movies, in bits and pieces!
O bu biçimde çalışmayı kabul etmezdi.
Your beautiful house is full of bits and pieces of balloons.
Güzelim evin altı üstü balon dolu.
- So many bits and pieces.
- Bir yığın ıvır zıvır.
Bits and pieces.
Teşekkür ederim. Buyurun.
It's just bits and pieces.
Sadece bölük pörçük şeyler.
Picking up bits and pieces.
Şunu bunu alırdı.
As for you you're tough, smart and you've got a lot of great-looking bits and pieces.
Sana gelince Sen zor, akıllı Ve mükemmel görünümlü bit ve parçaları bir sürü var.
Tales reached Avatar that bits and pieces of pre-holocaust technology... were being dug up and marched back to Scortch I.
Avatar'ın kulağına çalınana göre büyük felaket öncesi... teknolojinin irili ufaklı parçaları bulunmuş ve Scortch 1'e götürülmüştü.
Bits and pieces of religion, man.
Dinin ıvır zıvırları işte.
Bits and pieces of different creatures rather crudely sown together.
Farklı canlıların parçaları kaba bir şekilde birbirine dikilmişti.
But how tantalizing those remaining bits and pieces are.
Ama yine de elimizdeki bu az parçalar bile ne kadar çok sasirtici!
We don't want bits and pieces.
Bölük pörçük olsun istemiyoruz.
This box contains over 217 bits and pieces of information.
Bu kutuda 217 bilgi parçası var.
- Bits and pieces.
- Eh işte.
I don't know much but bits and pieces. I hear things.
Çok bilgim yok ama kulağıma bir şeyler çalındı.
And sometimes, nothing more than bits and pieces.
Ve bazen, ufak parçalardan başka hiçbir şey.
- Bits and pieces.
- Ufak tefek şeyler.
You have so many bits and pieces to pick out and cut out inside.
Dışarıdan öğrenip kendine göre yorumladığın bir sürü şeye sahipsin.
Uh... it's kind of like a dream coming back, bits and pieces.
Hatırladıklarım bir rüya gibi, kısa parçalar ve bölümler.
Just a box of bits and pieces.
Bir kutu dolusu ıvır zıvır.
She's comin'out in bits and pieces.
Toz halinde yayılıyor!
- I need a power amp, speakers, a desk, an'a few bits and pieces.
- Bir güç anfisi, kabin, bi mixer, bikaç kablo mablo.
It's like you just pasted together these bits and pieces... from your authoritative sources.
Sanki senin güvenilir kaynaklarından... bu parçaları ve taneleri birleştirmişsin.
Bits and pieces..
Parçalar.
There were bits and pieces everywhere.
Parçaları her tarafa yayılmıştı.
I can only read bits and pieces, sensei, not enough to understand the techniques.
Sadece simgeleri ve küçük parçaları okuyabiliyorum, usta, ama bu teknikleri anlamak için pek yeterli değil.
I only remember bits and pieces of it but he... the jist of it was that he was going to... impale me with his
Ufak tefek şeyler hatırlıyorum ama daha sonra şeyiyle bana...! Bilirsiniz.
What we need is bits and pieces, to make the place feel like a real HQ.
Bu mekanı gerçek bir karargah yapmak için, hangi ıvır zıvırlara ve parçalara ihtiyacımız var?
Just a few bits and pieces for you to pick up.
Alacağın bir kaç önemsiz parça.
You've made all this up out of bits and pieces in your head.
Bütün bunları kafanın içindeki kırıntılarla kuruyorsun.
Bits and pieces of previously vaporized bio-matter.
Kırıntılar ve parçalar önceden biyo-madde olarak buharlaştılar.
I've gotta see if my bits and pieces are still working.
Bazı parçalarımın çalıştığını görmem lazım.
All I remember is little bits and pieces.
Sadece bazı ufak tefek görüntüler var.
Well, I hear bits and pieces, and for the rest of it, I nod a lot.
Bahsi kazandın.
I know only bits and pieces. But I'd like to know more.
Ben az biraz biliyorum.
- It was all in bits and pieces, but he said it was supposed to happen today at the Westside Cemetery.
Batı yakası Mezarlığında.
Bits and pieces.
Ufak parçalar.