Bitter перевод на турецкий
3,182 параллельный перевод
And would see them to bitter end.
Artık bunlara bir son vereceğim.
Protocol Number 9, Merciless revenge and bitter hatred. From us emanates an all-embracing terror.
Protokol 9... Acımasız intikam ve derin nefreti Emirlikleri ve tüm teröristleri bombaladı...
Hope in this endless, bitter war.
Bu bitmek tükenmek dinmeyen savaşın umudu.
Giovanni is a bitter buffoon trying to disgrace me in order to harm our family.
Giovanni ailemize zarar vermek için beni rezil etmeye çalışan soytarının teki.
It smells like bitter almonds.
Acı badem gibi kokuyor.
just because he had sort of this nasty sort of attitude... and he was always sort of bitter.
Çünkü hoşa gitmeyen tavırları vardı ve her zaman barut gibiydi.
Lieber is a spiteful and bitter man.
Lieber kindar ve kuyruk acısı olan bir adam.
Hope in this endless, bitter war.
- Bu acı verici, ebedi savaşı bitirmenin yolu.
He's lived his entire life in the shadow of his ancestors and he's bitter.
Butun hayatini atalarinin golgesinde yasamis ve hep oyle olacak.
How can something so bitter make something so sweet?
Böyle tatsız biri nasıI böyle tatlı bir şey yapar?
I could murder a pint of bitter right now.
Bir fıçı birayı devirebilirim şu an.
Because most women that bitter you've slept with.
Çünkü sert kadınların hepsiyle yatıyorsun.
And these bitter winds means it never settles for long.
Bu keskin rüzgarlar uzun süre devam etmezler.
The angry girl with the nose ring or the bitter guy who's been naked all month?
Burnuna halka takan asabi kız mı yoksa hafta boyu çıplak dolaşan uyuz adam mı?
It's so bitter!
Çok acı dostum!
A dark chocolate mare with the same "I can't be beaten" attitude as our own chocolate mare here.
Bitter çikolata renkli tıpkı bizimki gibi "Kimse beni geçemez" diyen bir kısraktı.
The great tea leaves are too bitter, you know...
Bilirsin, büyük çay yaprakları çok acıdır
Feel the bitter chill of global ice ages.
Küresel buzul çağında keskin soğuğu hissetmeliyiz.
Vodka Martini says "bitter."
Votka martini kızgın.
It's bitter.
Acı.
Even sugar tastes bitter to me.
# Şekerlerin tadı bile acı. #
So bitter.
Çok acı.
- It'd better be, because I don't want to end up A bitter, jealous person.
- Öyle olsa iyi olur çünkü sinir bozucu ve kıskanç birine dönüşmek istemiyorum.
Tastes like bitter gourd, though.
Tadı biraz acıdır.
A bitter Turkish coffee after this and I'll be alright
Sodanın üstüne acı bir Türk kahvesi iş bitti.
Not because I got a problem with bitter, predictable, whiny, millionaire disk jockeys complaining about celebrities or how tough their life is while I live in an apartment with paper-thin walls next to a couple of neanderthals who instead of a baby decided to give birth
Abartılı yorumlarla aramın kötü olmasından değil... Ne diyeceği belli ve sızlanan milyoner dj'lerin ünlüleri eleştirmeleri veya hayatlarının zorluklarından bahsederken, ben incecik duvarlı bir dairede normal bir bebek yerine her akşam sanki "Pearl Harbor" mış gibi bir çeşit siren sesi çıkaran bir bebek doğurmaya karar vermiş neandartal komşularımla yaşamak zorundayım.
And where is the "bitter"?
Hani "Gorka" nerede?
Bitter!
- Gorka!
- Bitter!
Gorka - Gorka!
Bitter!
Gorka! Gorka! Gorka!
Bitter!
Gorka!
Bitter!
Gorka! Gorka!
As the owner you should be there to the bitter end.
Sahibi olarak sonuna kadar kalmalısın.
" If I have Alzheimer's, I will not go on living till the bitter end -
" Eğer Alzheimer'ım varsa, sonuna kadar beklemeyeceğim -
Well, I hear you're in a bitter custody dispute.
Sende kötü bir velayet davası yaşıyormuşsun.
I'm not bitter about the cards I've been dealt.
Çaldığım arabalar yüzünden pişmanlık duymuyorum.
You think a bit of better butter would make her bitter batter better?
Değirmene girdi köpek, değirmenci vurdu kötek hem kötek yedi köpek, hem kepek yedi köpek.
Similar finish to holy water, not as bitter as rock salt.
Kutsal suyu bitirmek gibi ama kaya tuzu kadar acı değil.
'Cause, you see, I like my meat a little bitter.
Gördüğün gibi yemeğimi biraz acı severim.
This drink is so bitter.
Bu çay çok acı.
So you have these people, part of the alliance of Medina, siding with their most bitter enemy to finish off the Muslim community.
Yani Medine Paktı'nın parçası olan bu insanlar Müslüman cemaati bitirmek isteyen en önemli düşmanın yanındalar.
We met this lovely couple there, but we came in a very bitter last.
Orada çok hoş bir çiftle tanıştık, ama oldukça hüzünlü bir sonla bitti.
¶ Is the bitter sting of tears
* Yakıcı gözyaşları *
For the most part he was an angry, bitter satirist.
Çoğunlukla kızgın ve mendebur bir hicivciydi.
I suppose Anna is very bitter.
Anna çok üzgündür herhalde.
What bitter hours of my existence without forgetting your eyes without hearing your voice.
Varoluşumun ne acı saatleridir, gözlerini unutmadan sesini duymadan geçen.
- Â ♪ NO MORE HOLDING BITTER GRUDGES Â ♪
Kin tutmak yoktur burada
Thanks to all the peers who accompanied us throughout the years with bitter and sweet memories.
Bu yıllar boyunca acı tatlı anılarla yanımızda olan yaşıtlarıma teşekkür ediyorum.
WEDDINGS ARE STACKED WITH BITTER, LONELY WOMEN
Belli ki yarıyor.
THIS PLACE IS PACKED WITH BITTER, DESPERATE, LONELY WOMEN. THE ONLY QUESTION IS, WHO'S GONNA WIN THE LUTZ LOTTERY?
Amaçlarının olması daima iyidir.
Not that I'm bitter.
Gücenmiş olduğumdan değil.