Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ B ] / Blades

Blades перевод на турецкий

1,111 параллельный перевод
The reason he tried hard to get the Blades... was to help me to... fulfill the last will of brother Linghu ;
Yarasa kılıçlarını almak istemesinin nedeni... Linghu biraderin... son dileğini olan klavuzları yok etme işinde bana yardım etmek istemesidir
Didn't you know... the secret on the Blades is... about the biggest treasured vault in boxer world?
Dövüş Dünyasındaki en... büyük hazinenin o kılıçlarda saklı... olduğunu bilmiyor muydun?
Wu Liang told me everything I don't believe it I thought because of the manuals... you looked for the Bat Blades l never thought...
Wu Liang bana herşeyi anlattı İnanamamıştım Kung-Fu Klavuzlarını bulmak için... Yarasa kılıçlarını aradığını düşündüm
Be sharp and listen, mister How are you fixed for blades
Kuvvetli ol ve dinle, bayım Nasılsınız sabit bıçaklarla
- How are you fixed for blades
- Nasılsınız sabit bıçaklarla
The kind with long thin blades.
Şu uzun bıçaklı olanlardan.
Buttoning your shirt, changing razor blades, catching flies.
Düğme ilikler, tıraş makinesinin bıçağını değiştirebilir, sinek tutabilirsin.
The stuff is like razor blades- - about two inches long and there's one of these every two inches.
Bu şeyler traş bıçağı gibi- - iki inç uzunluğunda ve ve her biride iki inç uzunluğunda.
Timin'chains. Bullet fires between the blades of the prop.
Kurşunlar pervanenin kanatları arasından ateşlenecek.
- Blades! Blades!
Pervaneler!
90 percent of your turbine blades are shot.
Benzin tankının yüzde doksanı boşalmış.
But if I leave the two blades there, they'll spot them and we won't be able to carry on.
Fakat tabakaları koyduğum yerde bırakırsam, foyamız ortaya çıkar. O zaman bütün makineler için sonsuza kadar bu işten vazgeçmek zorunda kalırız.
Any closer, we start eating blades.
Daha yaklaşırsak, pervaneyi yiyeceğiz.
The blades and the rudder are damaged.
Pervaneler ve dümen arızalı.
Settle this with our blades!
- Kılıçlar konuşsun o zaman!
Stick a knife between my shoulder blades.
Kürekkemiğime bıçak sapla.
- I couldn't find any razor blades.
- Jilet bulamadım da.
Razor blades.
Jiletler.
By the way, Smith, I seem to have run out of razor blades for some reason.
Bu arada, Smith, bazı nedenlerden dolayı traş bıçaklarımı bitirmek zorunda kaldım.
I wanted to ask you if you've got any razor blades?
Tıraş bıçağınızın kalıp kalmadığını soracaktım.
Razor blades.
Tıraş bıçakları.
There are bruises on her arms and shoulder blades from being pinned to the floor.
Kollarındaki ezikler var ve yere yatırıldığı için omzunda kesikler var.
I'll have to redesign the blades.
Bıçak tasarımını yeniden yapmalıyım.
Well, the repair place said that they couldn't get the chicken salad out of impaler blades, and they had to send it to the Germany, for an overall.
- Teknik destekteki adam, süpürgenin filtresinden o tavuk salatasını çıkartamadıklarını söyledi. - Ve üzerinde çalışılması için Almanya'ya gönderilmesi gerekmiş.
A WEEK BEFORE MATING, THE MALE PERUVIAN SAND CRICKET GATHERS SMALL STICKS AND BLADES OF GRASS WHICH HE USES TO BUILD A HUT-LIKE NEST.
Çiftleşmeden bir hafta sonra Perulu erkek kum cırcırböceği yuvaya benzer bir kulübe yapmak için yerden yaprak ve küçük dal parçaları toplar.
It has four blades, an awl and a nail file.
Dört bıçağı, tığı ve tırnak makası var.
The sword, according to the rules, must be sunk behind the nape... in the'cross', between the shoulder-blades.
Kılıç, kurallara göre, ensenin altında kürek kemiklerinin arasındaki bölgeye saplanmalıdır.
but if you want the retro mutagen ray, you must first face my blades.
Ama anti mutajen ışın tabancasını istiyorsan önce bıçaklarımla yüzleşmek zorundasın.
We'd have more fun chewing on razor blades... than dribbling around the Zone in broad daylight.
Traş bıçaklarını çiğneyip yutmayı... bölgeye güpegündüz gitmeye tercih etmeliyiz.
I'd rather be chewing on razor blades... than piddle around the Zone in broad daylight.
Bölgeye gündüz gitmektense... traş bıçaklarını yemeyi yeğlerim.
B Troop, fix blades...
B bölüğü, süngü tak...
I got assault knives, 10-inch blades... car stereos, compact disc players, watches, video cameras.
25 santimlik saldırı bıçakları... araba teypleri, disk çalarlar, saatler, video kameralar var.
When's the last time you changed the blades In this razor?
Bu tıraş makinesinin bıçaklarını en son ne zaman değiştirdin?
Like what, bobbing for apples with razor blades in'em?
Ne gibi, elmaları sarkıtıp bıçakla kesmek gibi mi?
- Go down to the drugstore, buy a pack of razor blades, and slash your fuckin'wrists, pinhead!
Markete git, 1,95 dolara bir paket jilet al ve bileklerini doğra sersem!
Don't look for blades or scissors.
Keskin bir şey ya da makas arama.
You eat some razor blades or glass in something they give you...
Sana verdikleri şeyin içinden jilet veya cam çıkarsa...
blades are all bent up.
Şunun haline bak.
Giant blades of grass.
Dev çim yaprakları.
Let me take the razor blades.
Tıraş bıçaklarını ben alayım.
Blades are no better than bullets.
Bıçaklar, kurşunlardan daha iyi değil.
Mexican razor blades, I don't give a shit.
Meksika tıraş bıçakları, umurumda değil.
Two toothbrushes, one hairbrush, one pot of skin cream, one bottle of liver pills, one tube of toothpaste, one shaving brush one pair of razor blades, one bottle of sleeping pills, one nasal spray,
İki diş fırçası, bir saç fırçası, bir kutu vücut kremi,... bir şişe karaciğer ilacı,... bir tüp diş macunu, bir tıraş fırçası, bir paket tıraş bıçağı,... bir şişe uyku hapı, bir tane burun spreyi,
The razor blades, Hastings.
Tıraş bıçağı, Hastings.
- Razor Blades'll do anything for you.
- Traş Bıçağı senin için herşeyi yapar.
- Down through the rotor blades.
.. - Pervanelere ateş etmeliyiz.
He was one of the city's biggest hijackers... of booze, cigarettes, razor blades, shrimp and lobsters.
Şehrin en büyük gaspçılarından biriydi. İçki, sigara, jilet, karides ve ıstakoz.
Lies and manipulation, these are the duelling'blades of the day, Jack.
Yalan ve hile, günümüzün düello silahları bunlar, Jack.
Eldona, drop those blades! Get him, get him!
Yakala, yakala.
Much stronger than our native blades.
Bizim çeliklerimizden çok daha sağlam.
# # Sharp as razor blades # # Yo, check out homeboy.
Yo, adama bak.
blade 189

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]